25 Şubat 2009 Çarşamba

Uzum - Payam

Bunlar baydi artik biliyorum ama cok tatlilar ne yapayim!

Yeteeer!

Son bir aydir biktik yagmurdan. Sanirim kumes projesi oncesi bir gemi yapmaya baslamamiz lazim. Ama o kadar hayvani nereden bulacagiz!

Dacev'le tanisma

Mocca'daki yemeklerin en sonuncusu Alman/Avrupa mutfagiydi. Davetiye maili geldiginde dogrusu biraz endiseliydim. Alman mutfagi (Sanki cok farkli yemeklerini yemisim gibi! Bir ya da iki kez iste deri topu.) benim damak zevkime uymamisti pek. Tamam biralari superdi ama yemekler, eh iste! Yine de Datca'da ender kis aksami aktivitelerimizden oldugu icin geliriz dedik. Iyi ki de gitmisiz, hem yemekler cok lezzetliydi, hem de orada Mustafa ile tanistik. Mocca'da yan masa komsumuz. Dag, tepe, cicek, bocek, domuzlar (bizim icin gordugunuz gibi cok hassas bir konu!:) derken, Mustafa Dacev'e uye oldugunu soyledi. Uzun suredir, Dacev'e bir ugrayip kendimizi tanitmak ve uye olmak istiyorduk ama bir turlu ayarlayamamistik. Gecen hafta sonu Dacev'in Datca'daki yerlerine ugradik. Uzun uzun konustuk, Datca'daki bitkilere dair derledikleri bilgileri bir araya getirdikleri bir kitaptan bahsettiler. Bir sonraki gorusmemizde bir tane ediniyoruz. Daha da heyecanlisi bahar ayinda 2. sinif ogrencileri (Hiimmmm, 2. sinif?! Eh biz epeyce tanesini taniyoruz onlarin, bu senekine bizden iyi rehber olur mu?) ile Gebekum'a yaptiklari doga gezisinden bahsettiler.

Bize giderken uyelik basvuru formlariyla birlikte 2 tane de cok guzel poster verdiler. O posterde ne vardi biliyor musunuz: Bizim Bostancik'ta Kir Cicekleri baslikli blogumuzdaki ne oldugunu bilemedigimiz 1 nolu cicek vardi ya. Iste o meger bir cesit dag orkidesiymis (Orchis mascula ya da bazilarina Orchis latifolia) . Adi da "sahlep"mis. Evet dogru tahmin ettiniz, sogani sahlep yapiminda kullaniliyormus!



Bir tane cicek daha envantere ismiyle girdi!:)

Payam'in kulubesi



Tugrul'la "sipa"lari yapar yapmaz hemen Payam'a bir kulube yaptik. Dogrusu ben Payam'in kulubeyi kullanacagini pek dusunmuyordum. Uzum'le ayakuclu basuclu yatmaya devam ederler diyordum. Ama kulubeyi iceri alip icine de minik battaniysini yerlestirince, Payam iceri atlayiverdi ve icerde delirmeye basladi! Simdi de ara ara girip ya uyuyor, ya da oyuncagini iceri alip oynuyor. Sanirim kulubeyi disari cikarinca, problem olmayacak. Ama hala Onder'in dedigi gibi Uzum'un sicakligini arayip onun yanina gider mi bilmiyoruz. Test edilecek bir kac haftaya...

24 Şubat 2009 Salı

Bu da Yakisikli Sipa

Tahta kesme tezgahi icin buldugum ikinci plan cok daha basarili oldu. Bu sefer 2 saat icinde, ustelik fena da durmayan bir sey cikarabildik ortaya.



Ancak, malzeme biraz pahali. Ayaklari biribirine baglayan kucuk destek tahtalarini goruyorsunuz. Onlar icin bir tane bulasik makinesi alip, kutusunun icinden cikan tahtalari kullanmaniz gerekiyor :-)

Meraklisi icin tasarim burada.

Bu tasarimda ayaklarin yere bastigi yer disinda egri bir kesim yok, cok kolay. Ayaklarin egimini nasil bulacagimi once kestiremedim. Sonra aklima gonye (L seklinde marangoz cetveli denebilir herhalde) kullanmak geldi. Sipanin tapesindeki 5x10'u yan yatirip, ayak olarak kullanacagim 5x10'u ona dayayarak nasil bir aci ile acildigini ortaya cikardim. Ardindan da gonyenin L'sin bir tarafini yere koyup, ona dik cikan tarafi ile ayagi cizdim. Bir de asil tasarimda tepe icin 3 tane ayni boyda 5x10'dan parcayi birlestirip I seklinde bir parca hazirliyordu. Ben onu hem daha az tahta harcamak, hem de agirligini azaltmak icin degistirdim. Tam ayaklarin gelecegi yerde I yaptim, kalan yerleri bos biraktim. Umarim yapisal bir zayifliga neden olmamisimdir.

Asagidaki fotogafta sipalarin kullanildigi ilk proje: kedi kulubesi...

23 Şubat 2009 Pazartesi

Subat Kapidan Baktirdi...

Ocak sonu Subat basi havalara girmistik, artik disarida kahvalti yapiyoruz diye. Sonra havalar bir sogudu, pir sogudu. 2-3 gunluk bir sogumadir gecer diye bekledik ama pek de gececegi yok. Bugun meteoroloji'den hava taminine baktim, yine onumuzdeki 5 gun icin geceler 4'ler, 5'ler. Daha ilk kisimiz oldugundan "Subat'lar burada sert gecer" sonucu icin biraz erken ama en azindan burada kisi cok da hafife almamamiz gerektigini ogrendik. Her zaman degilse bile demek bazen boyle de olabiliyor.

Karavanin kapisini kapatinca icerisi minik bir elektrik sobasi ile gayet guzel isiniyor ama disaridaki camli bolme cok soguk oluyor. Iceriye tasiyamadigimiz bitkiler durumdan hic memnun degil. Hem onlari kurtarmak hem de elektrik kesintilerine karsi onlem almak uzere tuplu bir isitici almayi planliyoruz.

Siniflari Ayiriyoruz



Kizlan'in cocuklari ile derslerimiz tam gaz devam ediyor. Havalar soguk gittiginden ve muhtarin burosunda isitma tertibati olmadigindan fena usuyoruz!

Bu pazar gunu karisik son dersimizi yaptik. Onumuzdeki haftadan itibaren kucukler ve buyukler olarak ikiye ayriliyoruz. Kucuklerin her biri 10 kaplan gucunde kaos yaratabiliyorlar cunku. En azindan buyukleri kurtarmis olacagiz :-)



Grup boyle buyukken en verimli belli bir konu uzerinde konusmak oluyor, formal ders calismak yerine. Ilk 45 dakika bu sekilde geciyor. Sonra cozulemeyen problemler vs. Dersi mutlaka isim sehir, kelime turetme gibi bir oyunla bitiriyoruz.

Gecen hafta basket topu, portakal vs ile gunes, dunya, ay, gece/gunduz, mevsimler vs. konusmustuk. Mevsimlerin olusmasinda dunyanin ekseninin egik olmasinin etkisini buyukler bile pek anlamamis. Fener yardim ile guzel bir demo yapmis olduk.



Bu hafta da solunum konustuk, oksijen alip karbondioksit verdigimizi (pis hava diyorlar) buyukler hemen soyledi. Onlara haftaya kadar arastirmak icin odev verdik, "icimiz pis mi de soludugumuz temiz havayi pisletiyoruz, ne oluyor iceride?" diye. Ipucu olarak da onlarla ates yakmayi, yakmak icin nelere ihtiyac oldugunu, atesten cikan dumanin icinde ne oldugunu falan konustuk. Haftaya mum, bardak vs. getiricekler, yakacak disinda ates yakmak icin baska birsey de gerekiyor mu, kendi gozlerimiz ile gorecegiz.

20 Şubat 2009 Cuma

Datca'da Kar Var...

Duyumlarimiza gore Datca'ya kar yagmis bugun, lapa lapa. Biz daha yuksegiz aslinda ama buralarda yagmadi. Keske bugun Datca'ya isimiz dusmus olsaydi da gorebilseydik!

Birkac gundur epey soguktu zaten ama gece kaclara dustugunu ben bir turlu algilayamamisim. Kar haberinden sonra disaridaki bitkilerin bazilarindaki mutsuzlugun nedeni belli oldu.

19 Şubat 2009 Perşembe

Selale...

Bunca yagmur sonunda selalelerimizi harekete gecirdi. Video kalitesi oldukca kotu, umarim neye baktiginizi anlayabilirsiniz.

Doganin Nefesi

Meyvelitepe'nin gunlugundeki son yaziyi okudugumdan beri dusunuyorum; Doga ile kavga etmeyi kesip gunun birinde barisabilecek miyiz acaba...

Boa yilanlari nasil gogsunun etrafini sardigi kurbaninin her nefes verisinde sarmalini biraz daha sikilastirirsa, biz de dogayi ve dolayisi ile kendi yasam alanimizi oyle boguyoruz. Dogal bir alan insan eliyle ya da degil, bir sekilde tahrip olursa (ki tahrip olmayi da biz insanlar tanimliyoruz), hemen onu aliveriyoruz elinden. Hic biraz da geri verdigimizi gormedim, cigerlerine tekrar azicik hava alabilsin diye :-(

Aslinda burada klasik "insanlar kotu, diger canlilar cok iyi" gibi birsey savunmuyorum cunku insan da aslinda diger canlilarin yaptigindan farkli birsey yapmiyor. Bakteriden agaca tum canlilar tuketirken bir denge falan gozetmiyorlar. Bizim gozledigimiz denge, tek tek canlilarin bilincli davranisindan degil, onlarin tuketme, yoketme guclerinin zayif olusundan kaynaklaniyor. Avladiklari/yedikleri seyin tumunu tuketemeden (genellikle) onlari da tuketen birsey (baska bir bitki, hayvan, dogal felaket, vs.) gelip dengeyi kuruyor. Bazen bu dengenin kurulmasina zaman yetmiyor, bir adaya yabanci bir hayvanin gelip kisa bir surede yerli hayvanlari tamamen yoketmesi ve yiyecek birsey kalmayinca kendisinin yokolmasi orneginde oldugu gibi.

Ama insan davranislarinin sonuclarini biraz daha iyi anladigini, karmasik plan yapabildigini iddia etmiyor mu? O zaman insandan bir parca daha ongorulu davranmasini bekleyemez miyiz? Gorunen o ki cevap hayir, ama yine de umudumu hepten kaybetmek istemiyorum.

18 Şubat 2009 Çarşamba

Hava Durumu

Yagmurlar artik rahatsiz edici olmaya basladi. Iyice hizlanirsa minik doluya donusuyor. Agaclarin diplerindeki canaklarda surekli su var, agaclar icin iyi olmasa gerek. Ruzgar da 10 gunde bir oldukca sert esiyor.

Bostancigin ust girisine cikan yol camur oldugundan arabayi neredeyse 10 gundur alt giriste birakiyoruz. Ozellikle alisveris sonrasi elde yuklerle, hele bazen yagmur altinda eve cikmak hic hos olmuyor. Neyseki ayrilisimizdan donusumuze kadar kopeklerimiz (yagmurda bile) bizi kapinin onunde bekliyorlar. Boyle karsilanmak cok guzel oluyor, eve yuruyus onlarin esliginde daha az bayiyor.

Aslinda ust girisin yolunun kisin problem olacagi belliydi. Ama usenme/erteleme hastaligi yuzunden "dur bakalim bir kis gecsin, cok da yagmur olmaz herhalde" diye kendimi kandirdim. Ote yandan koydekilere soruyorum, bu sene gercekten de abartmis durumda, normalde bu kadar yagmur olmuyormus.

17 Şubat 2009 Salı

Acaba icinde ne var?

Bizimkiler gecen gun yururken bir kaplumbaga ile "bu bulmus, bu koklamis, bu da cevirmis" oynadilar :-) Neyse ki Zeytin ceviremeden mudahale ettik!

Fotografta Layka koklarken...



Kaplumbaganin sessizce kaderine razi oldugunu sanmayin, oldukca korkutucu bir sekilde tisliyordu!

Çam'lardaki diger tirtillar

Bu sabah yuruyusumuzde cam agaclarinda gordugumuz ag toplarindan birini parcalayip icine baktik. Icinden daha once gordugumuz yesil tirtillardan degil, daha tuylu ve kahverengimsi tirtillardan cikti. Sanki tek tek koza yapmak yerine hep beraber buyukce bir tane yapmislar.



Yukaridakini yazdiktan sonra biraz internet arastirmasi yaptim, asagiya cam kese tirtili ile ilgili buldugum kucuk bir paragrafi koyuyorum. Meger koza degil, larvalarin buyudugu bir keseymis bu. Anlasilan kelebekler topraktan cikacak:

"Diğer ismi Çam Kese Böceği; bu böcek pupa olmak için Nisan ayında toprağa iner ,ağacın köküne doğru ve Temmuz –Ağustos(Akdeniz sıcak olduğu için daha erken) aylarında pupa ergir kelebek çıkar (zararsız dönemi) ve yine yumurtlar tırtıl v.s Nisana kadar yine gelişir.Kesenin içinde yaklaşık 300 tırtıl 10 c derecede yaşar ve bu tırtıllar kendi biyolojik periyotlarına göre belli saatlerde KATARLAR halinde çıkarlar ve iğne yaprakları yerler ve yedikten sonra populasyonları için başka keseler de örüp taşınabilirler."

16 Şubat 2009 Pazartesi

Agave Americana

Bostancik'ta bol miktarda dev bir succulent cinsi olan Agave Americana var (tahminlerimiz gore yani, dun google yaparak resimlerden biz o sonuca vardik). Ozellikle derecegimizin kenarlarinda. Anavatani Meksika imis, buralara nereden geldi acaba?

Gercekten 2 metreye varan kollari ve ölürken actigi 8-10 metrelik agac gibi cicekleri ile muhtesemler. Biz ciceklerini goremedik ama biri yere tamamen devrilmis, digeri ise yavas yavas egilmis 2 cicek agacimiz var. Bunlardan birinin bu dev ciceklerden birini uzattigini gormek cok heyecanli olacak. Boyutlarini daha iyi algilamaniz icin ilk resimde arkadan gecen kopegimiz Uzum'e dikkat.



Dunyanin en cirkin sipasi (sawhorse)

Ufuktaki marangozluk projeleri icin epeydir bir tahta kesme tezgahi (sipa) yapmayi planliyordum. Bu pazar birkac saatimi alir en fazla diye giristim ama tecrubesizlik, aletlerin yetersizligi, vs. derken hem umdugumdan cok vakit aldi, hem de rezalet birsey cikti ortaya. 5x10'larin ayaklarini egimli bir sekilde kesmeye kalkinca hatirladim ki bendeki daire testere 5.5 cm. den daha derin kesmiyor. Isin icinde normal testere, hatta keser falan girdi. Ustune 4 mm.lik matkap ucu kirildi, elektrikli tornavidanin pili bitti, falan. Velhasil basit bir tezgah epey yipratti. Hemen daha farkli bir tasarim buldum internetten, cunku bunlar genellikle cift olarak kullaniliyor, bir tane daha yapmamiz lazim. Umarim bu sefer daha kolay cikariz icinden.

12 Şubat 2009 Perşembe

Bademler ciceklendi

Badem agaclarimiz yaslarina ve bakimsizliklarina ragmen cicek acmaya calisiyorlar. Tepesi kesilmis ana govdelerin altindan fiskirmis dallari kesip birer ikiser dal birakmistim. O miniciklerde bile biraz cicek var! Baygin baygin da kokuyorlar!






Ciceklerle donanmis saglikli badem agaclari cok guzel gorunuyor, ozellikle Mesudiye, Palamutbuku taraflarinda ama havalar bir turlu izin vermedi, gidip fotograflarini cekemedik. Yavas yavas da zamanlari geciyor!

Tirtillar


Tepelerde gezintilerimizden birinde bazi kucuk cam fidanlarinda toplanmis tirtillar gorduk. Cifter cifter karsilikli gecmisler, tam aralarina da birer cam ignesi almislar. Bu fotografi ne yazikki cilgin esen ruzgarlar yuzunden gunler sonra, asil aktivite ve sayilari azaldiktan sonra cekebildik.

Uzum'u Payam'dan kurtarmali


Artik aksam iceriye almak uzere Payam'i nerede arayacagimizi biliyoruz. Dun aksam Uzum'un yaninda onu bu vaziyette bulduk. Tam Pinar ile "Eh rahat gorunuyorlar, artik burada yatsin geceleri" demeye kalmadi, isiktan uyanip azmaya basladi. Uzum'un boynuna saldirip, dort ayagini boynuna dolayip bir yandan da kulagini kemirmeye calisiyor. Uzum de oye sabirli ki, boynunu egip oylece bekliyor. Baktik ona rahat vermeyecek, kendimizi feda edip yine aldik iceri.

Iki ucu ... bogurtlen

Bogurtlenlere girismistim birkac gun once. Araya yagmurlu gunler girince kaldi. Bugun havayi guzel bulunca en arap saci yerden baslayayim dedim, en azindan bir gedik acarim diye. Icinde zavalli bir asma cok fena bogulmus. Bu bogurtlen cok ilginc bir bitki. cok uzun surgunler uzatiyor ve bunlar eger topraga varirsa ucunu batirip kok haline geliyor. Ilk karsilastigimda cok komik olmustu, dali cekiyorum iki tarafi da bagli, bakiyorum bir taraf toprakta, hah diyorum koku bu taraf demek. Obur tarafa dogru ilerliyorum, orada da ana govdeye giriyor. Insan elde dal kafasini kasimaya basliyor!



Ilk fotografta surgun'un uzunlugunu goruyorsunuz. Kabaca benim arkamda ana govdeden ayriliyor ve epey ilerde topraga giriyor.



Burada da topraktan cikardigim surgunun ucunu kok haline gelmis goruyorsunuz.

Bir cift cicek desenli cizme



Insanin arkadaslarinin olmasi ne guzel!

Elif T. bu cizmeler nasil isime yaradi burada bu kis, biliyor musun? Kulaklarin cinladi mi hic? :)

6 Şubat 2009 Cuma

Biraz da ev ciceklerimizden havadisler



Baktim bizim Bostancik kir cicekleri cosmus, blogda hemen yerlerini almis, ben de orkide, "menekse" ve kaktusden haber vereyim dedim. Meneksem yeni yapraklar acmaya basladi. Hem de cok mutlu bir sekilde. Bardaktakiler de azar azar koklerini sacaklandirmaya basladilar.



Orkidemin tomurcuklari cok guzel; parlak, minik sekerler gibiler! Insanin cani tadina bakmak istiyor!:)



Bu da bir cesit kaktus. Adini yakinda bulabilirim sanirim. Neyse, hani su civcivi "pet" (adi da Saduş'tu) yapip, sofrada elleriyle besleyen tanidiklarimiz vardi ya, iste onlar yaz ortasi iki kok olarak vermislerdi. Birini saksiya, digerini de direk topraga dikmistim. Her ikisinin de tepesinde su anda daha cok sag taraftakinde gorulen yesil yapraklardan cicek seklinde birer tane vardi. Cok uzun sure bir hareket olmadi. Bir hafta kadar sonra topraga dikileni Zeytin ve Uzum tepeden isirip, topragindan da cikarmis. O zaman onu da saksiya digerinin yanina gecirmistim. Isin ilginci tepedeki yapraklar gidince, bir kac gun icinde bir suru minik yaprak verdi. Ne yazik ki o zamanki fotografini cekmedim. Sagdaki iste o kok. Yagmurlarla o cicek sekilindeki yapraklar gevsedi, acildi, soldaki ise o yapraklarin aralarindan sari cicekler acti.

Sonradan Tugrul bizim ansiklopedide okudu; kaktusler dikilmeden once bir kac gun acikta bekletilmeliymis, o anactan koparilan yer kurumaya baslasinmis. O zaman daha iyi tutarmis. Bir nevi travma yasatmak iste. Aynen Uzum ile Zeytin'in yaptigi gibi!:)

Duzeltme: Asortik Krep'e tesekkurler; benim kaktus dedigim bu cicek, aslinda sukkulent (succulent) imis. Adi da "aenium arboreum" mus. Kislari 1-1.5 ayda bir sulanmak istermis. Anlasilan, bizim yagmurlardan dolayi yapraklari biraz deforme oldu! Bitkinin guzel fotograflari yine Asortik Krep'in onerdigi su sitede var.

Bostancik'ta kir cicekleri

"Havalar isindi mi ne?" derken birden farkettik ki aslinda 1-2 haftadir bahar buralara gelmis bile! Sabah disari ciktigimizda bizi yoncalarin ciceklerine akin etmis ari ugultusu karsiliyor.

Arazide uzun suredir tarim yapilmadigindan bitkilerde buyuk bir cesitlilik olusmus. Budama bahanesi ile Bostancigin kosesini bucagini yeni yeni kesfediyoruz. Bahar ile birlikte cok degisik cicekler acmaya basladi. Sizlere bunlardan bir secme. Umuyorum zaman icinde bunlarin isimlerini ogrenecegiz.

Ciceklerle ilgili biraz bilgi vereyim. 1, 6, ve 7 numaralar karavanin oldugu yerden bakildiginda arsanin ortalarina dogru soldaki bir kum yigintisinin uzerinde. Oradaki toprak sanki bir yerlerden getirilmis, yigilmis gibi. Oldukca cakilli. Daha dun bu tepeyi duzeltip, oradan aldigimiz toprakla da arsa icinde yol vs. icin kullanalim demistik! Bu sabah, inadina bakin bende ne guzellikler var dercesine bu cicekleri gozumuze soktu o tepecik. Simdi Pinar'la epey ciddi bir pazarlik yapmak gerekecek tepeyi duzeltme fikrini hayata gecirmek icin! 5 numara sanirim dugun ciceginin bir turu. Cicegini farkettikten sonra, yaninda yoresindeki topraga baktik. Ciceksiz yaprakli halleri dolu yer. Yapraklari da cok guzel.

Yurumek artik akrobatik bir hal aldi, nereye baksak cicek acmaya hazir bitki dolu!







5 Şubat 2009 Perşembe

Budamak...Cok...Zor...



Gecenlerde agac dikimi icin bize fikir vermeye gelen koyden biri, bu dikenli yaratiga yabani armut dedi. Ben de Bostancik'ta mevcut tum agac benzeri seyleri budama aktivitemin bir parcasi yaptim onu. Ancak oylesine dikenli ve oyle fena biribirine girmis ki, epey bir budamadan sonra bile yanina yaklasmak cesaret istiyor...

4 Şubat 2009 Çarşamba

Mim 161/5: Bostancik'da boyle garip oluyor

Evren'in BasitBirYasam'ini okurken, Mim: 161/5 baslikli bir yazisina denk geldim. En yakininizdaki kitabin 161. sayfasi 5. cumlesi ne der diye sormus. Evren'in yazisindaki ve ona gelen yorumdaki cumleler cok guzel. Ben de o hevesle en yakinimda duran kitaplari aldim yanima:
1. Contracting Your Home: "This extra insulation makes a more efficient and quieter air system".
2. Moving towards balance- 8 weeks of yoga with Rodney Yee: "Upward Bow Pose". Pozu gosteren cok guzel bir fotograf ve "Rise up on your toes, then ground your heels- while keeping your lower back long" (Ben ne zaman yeniden yoga yapacagim?:((
3. Bereketli Olsun: Cikolatali sos tarifi. Malzemeleri saymazsaniz, 5. cumle yok!:)

Bu asamada, yakin cevremi biraz genisletip basucumuzdaki kitaplari aldim elime:
4. The Best American Science Writing 2005: The Biology of Hope makalesi: "The differences between high placebo and low placebo respondents are interesting in another way, too."
5. The Crucible: 161. sayfa yok (Bu kitaptan guzel bir cumle bulacagima umutluydum!:)

Artik pes ettim, oyunu zaten biraz cigrindan cikardigimi da farkederek. Evren'e yazmak uzere actigim yorum sayfasini iptal edip, Bostancik'ta yazmaya karar verdim.

Bu egzersizin en ise yarayan tarafi, yoga kitabini basucu kitaplari arasina katip, yeniden baslama surecini hizlandirmam olabilir!

Sizin de 161/5'inizi merak ediyorum ama israr yok!:)

Payam abartti

Payam'i aksam yemegi oncesi disariya cikariyoruz. En az birkac saat disarida kaliyor. Iceride olursa huzurlu bir yemek hazirligi ve aksam yemegi mumkun degil, kedisi olanlar bilir nerelere ne hizda erisebildiklerini. Ayrica aksam 9-10 gibi iyice bir azma moduna giriyor, disarida kurtlarini da dokmus olur diye bazen disarida kalma suresini uzatiyoruz. Hos, pek bir ise yaramiyor, girince yine yildirim gibi saga sola atliyor, ozellikle benim ellerimin hali icler acisi.

Neyse, dun aksam artik iceri alalim diye disari ciktik, Payam ortada yok. Acaba yine kopeklerden birinin yerini kapip uyuyusa mi gecti diye kontrole basladim. Zeytin'inkinde Zeytin var. Uzum'unkine baktim. Bu ikisi (Uzum dipte, Payam girise yakin) kardes kardes yatiyorlar. En iyi ikisi anlasiyor zaten. Neredeyse oynamaya basladilar, ama bu derece samimiyet beklemiyordum dogrusu.

3 Şubat 2009 Salı

Asigim ben asik

Bu aralar bizim evde bir baska buyuk ask yasaniyor. Ne yazik ki tek tarafli!:)



Payam, guzelik uykusuna gecmeden once boyle, cok hisli bir sekilde Boncuk'a bakiyor. Berikinin umrunda bile degil!

2 Şubat 2009 Pazartesi

Bademler

Bostancikta 20 kadar badem agacimiz var ama hemen hepsi yasli ve hasta. Kimi epey dibinden kesilmis, sagindan solundan bir suru surgun vermis, kimileri buyuk agac olarak duruyorlar (gerci bademler oyle cok buyuk agaclar degil zaten) ama epey bir dali kurumus. Koyden sordugum biri agaclari kesmek yerine kuruyan yerlerini kesip kalanlarini olabildigince idare ettirmeyi onerdi, bana da mantikli geldi.

Bu haftasonu badem budamaya giris yaptik. Oncelikle budamasi kolay (yere yakin) dipten surmus olanlara giristik ama kesmeye el varmiyor cunku ciceklenmeye baslamislar. Insan uzerinde patlamaya hazir yapraklari gorunce kiyamiyor. O yuzden aslinda kesmem gerekenden daha az kesebiliyorum ve bitkiye de iyilik yapmiyorum. Seneye budama isini daha erkene alip daha acimasiz kesecegim.