22 Şubat 2010 Pazartesi

Bostancik'ta bahar

Bu cicekler guzellikleriyle benim basimi donduruyor hep!

Fotograf cekerken farkediyorum ki uzaktan cekimlerde goz daha iyi goruyor ama yakin cekimlerde ise, gozumle gormedigim detaylari sonradan fotografa bakarken goruyorum!

Size bizim badem agacimizdan ve yeni yeni ciceklenmeye baslamis baklalarimizdan fotograflarla basbasa birakiyorum. Sahi, gecen sene 1 tane bile badem yiyemedik agaclarimizdan. Gecen sene yok senesiymis bu sene var senesi. Gorecegiz bakalim.







21 Şubat 2010 Pazar

Sivi Altin

Biliyorsunuz Bostancik'ta denemeler yapmaya pek merakliyiz. Ozellikle de denemeler permakultur ile ilgili olursa. Permakultur diyor ki "Atik denen sey aslinda kullanilmamis kaynaktir." Ve yine diyor ki "Iyi tasarlanmis bir permakultur sisteminde sistemdeki elemanlardan birinin ciktisini, digeri icin girdi olarak kullanacak sekilde donguler olmali, disardan girdiye fazlaca ihtiyac duyan, ve disariya cikti/atik gonderen lineer sistemler yaratmayin."

Hayvanlar ve bitkiler beraberce guzel donguler yaratiyorlar ama biz bu isi biraz daha ileri goturup kendimiz de dongunun bir parcasi olmaya karar verdik :-)

Belki biliyorsunuzdur idrarimiz bitki/toprak besleyicisi olarak aslinda altin degerinde. Zaten sivi altin diyorlar. Bir suru para dokup satin alinan gubrelerden eksigi yoksa fazlasi var. Ayrica saglik yonunden bir sakinca olusturmuyor. Bu konuda kisa bir internet arastirmasi yaparsaniz cok etkileneceksiniz. Biz normalde sivi altini (boyle soyleyince daha az rahatsiz edici oluyor!) zaten kompostta kullaniyorduk ama bitkiler uzerindeki etkisini gozlemeye karar verdik. Aslinda bu denemeyi gecen sene misir uzerinde yapmis, gayet basarili sonuc almistik ancak sanirim bundan bahsetmemistim. Bu sene daha kontrollu bir deney yaptik. Arpa ektigimiz bir bolgenin yarisina 1/5 oraninda sulandirilmis sivi altin uygulamasi yaptik (aslinda tembel isi once sivi altin, ardindan da 4-5 kati kadar su). Diger tarafa havalar zaten yagisli gittiginden ek birsey vermedik. 2-3 gun arali 4 uygulama sonunda (her seferinde kabaca 2 litre sivi altin) 2 bolge arasinda gozle gorulur bir fark olustu.

Fotograflamaya calistim ama ne yazik ki fotografta hemen hic belli olmuyor. Ya ben beceremedim, ya makina dandik, ya da bu tur farklar goz/beyin icin cok bariz ama fotografa gecince kayboluyor. Artik benim sozume inanacaksiniz.



Fotografin kabaca tam ortasina gelen kisimda (agac dallari ile cevrilmis alanin sag alt kosesine dusuyor) cevreye gore daha yesil ve daha iyi gelismis olan arpa bolgesi goruluyor.

Aslinda deneyi biraz daha uzatip farki fotografta da ayiredilir hale getirmek mumkundu belki ama benim acimdan net bir fark ortaya cikinca diger arpalarin azotsuzluktan sararmalarina etik olarak daha fazla izin veremezdim!

20 Şubat 2010 Cumartesi

Seyyar Kumes - Devam

Kumesin ikinci kismi da geldi ve hemen kumes teli ile kaplanarak devreye sokuldu. Fotograflardan da anlasilacagi gibi bu parcanin bir basindaki ucgen kisim bos birakildi. Boylece tahtadan yapilmis ilk parcanin karsisina getirilerek bir butun halinde kullanilabiliyor. Bu tasarim sayesinde kapi yapma derdinden kurtulmus olduk.





Biraz kullaninca hemen "bir daha yapsak nerelerini farkli yapardik?" degerlendirmesi yaptik:
1. Tahtadan yapilan ilk parca biraz agir oldu. Bu parcanin kumes telli acik kismini atarak daha kisa yapmak daha iyi olurdu. Yani toplam net uzunluk 1.5 metre civari olsa, 90-100cm'lik kismi tam kapali alan (yumurtlama ve geceleme alani) geri kalan 50-60 cm.lik kisim da yagmur ve gunesten korunacak sekilde sadece catisi kapali alan. Biz yemligi de tepeden kanca ile bu bolume astik ki yagmurdan islanmasin. Kumes teli olan uc kismini atmak, bu yemlige kolay erisim acisindan da faydali olur cunku su anda acik ucundan iceriye epey bir uzanmak gerekiyor yemlige erismek icin.
2. Kapagin menteselerini yukari koyduk, yani yukariya aciliyor. Yumurta var mi yok mu bakmak icin kapagi tamamen acmak gerekiyor. Kapak asagi acilsa soyle bir aralayip bakmak mumkun olacakmis.

Bunun disinda tavuklar hayatlarindan gayet memnunlar. Daha onceki yerlerini kolayca terkedip yenisini kullanmaya basladilar. Yine de bazen bir tanesini eski yerde buluyorum aksam olurken ve kucakta yeni yatagina yatiriyorum :-)



Tavuklarda inanilmaz bir eselenme kapasitesi var. Birkac gun icinde bahcenizde en zarar gormeyecegini dusundugunuz bitkilerin dibindeki koklerin aciga cikmis oldugunu farkedebilirsiniz. O yuzden bahce buyuklugune ve ne cesit bitkiler olduguna gore tavuklarin ne sekilde dolasacagi iyi dusunulmeli. Eger korunacak bitkiler bahcenin kucuk bir kisminda ise ve tavuklarin serbest gezmeleri isteniyorsa en iyi cozum, bitkileri koruma altina almak. Durum bazen tersi oluyor ve tavuklari belli bir alana koymak gerekebiliyor. Tabii zaman zaman cikarmak kaydiyla. Ama bu durum cok ideal degil cunku:
1. surekli bulunduklari yerde tum yasami yok ediyorlar. En iyisi bu durumu bastan kabullenip tabana saman gibi birsey sermek.
2. zaman zaman ciktiklarinda elde bir sopa gozleri surekli onlarin uzerinde tutmak lazim. Kasla goz arasinda muzurluk yapiyorlar.

Tasinabilir kumes, eger alan buyukse ama tavuklarin kontrollu gezmeleri istemiyorsa daha uygun. Anladigim kadari ile asil kullanim amaci bir anlamda tavuklari calistirmak. Diyelim belli bir yerde minik bir bahce yapilacak. Once tavuklarin bu alani eselemesi, havalandirmasi, orada bulunan yabani ot tohumlarini yemeleri ve bu arada da orayi gubrelemeleri isteniyor. Kumes oraya tasiniyor birkac gunlugune ve tavuk ekibi ise basliyor.

Biz henuz bu amacla kullanmadik. Su siralar tavuklarin kumeslerinin bulundugu genis alani cevirdik, icinde serbest gezebilir hale getirdik. Yani tasinabilir kumes simdilik sabit duracak. Yakinda yeni bahce yeri hazirlama isleri basladiginda tavuk ekibini kullanmaya baslayacagiz diye dusunuyorum. Bakalim randiman alabilecek miyiz?

Son olarak yukaridaki degerlendirmeler isiginda hafif degistirilmis olculeri vereyim meraklilar icin:
1. Ilk birim 150 cm uzunlugunda, tamaminin catisi kapali. Bir ucu kapali geceleme ve yumurtlama alani (100 cm). Bu kisimin disaridan erisim icin kapagi var (Ucgenin yerden 20 cm, tepeden de 30 cm kadar kismi sabit, kapak arada. Ucgenin tam tepesinde havalandirma icin bir delik biraktik.
2. Geceleme kismin diger tarafi da yine ustten ve alttan kapali, tavuklar ortadaki bos kalan yerden girip cikiyorlar. Bu sefer alt kisim 20 degil 30 cm., bunun uzerine biraz enlice bir cita konunca burasi da tunek olarak kullanilabiliyor. Ayrica buna dik olarak, yani kapak ile tavuklarin giris deligi arasina boylamasina bir tunek koyduk. Folluk icin kapagin hemen arkasina bir koseye uygun buyuklukte bir karton kutu yerlestirdik, ici saman dolu. Ayrica tum geceleme yerinin de ici 3-4 parmak saman dolu.

Tasinabilir kumes konusunda atlanmamasi gereken bir detay, bu kumeslerin altlarinin acik oldugu. Kolay tasinabilmesi acisindan da ozellikle hafif yapiliyor. Yani tavuklara zarar verecek hayvanlarin girisine karsi guvenli degil. Buna ek olarak bizim 2 parcali planda 2 parca arasinda minik bosluklar kaliyor, tavuk sigmasa da gelincik gibi hayvanlar ittirerek iceri girebilir.

3 kopegimiz yuzunden bu konu bizim icin oncelikli degil. Uzum zaten tavuklarin yanibasinda yatiyor. Diger ikisi de Uzum'un sinyali ile hemen duruma mudahale ediyor. Kopeklerimiz olmasa bulundugumuz yer itibariyla coktan birkac tavugumuzu cakallara kaptirmistik herhalde. Yani eger tavuklarinizin can guvenligini baska turlu saglayamiyorsaniz bu tasarimi kullanmayin.

Sanirim yeterince aciktir, yine de eger buna benzer birseyler yapmaya kalkar da bazi sorulariniz olursa sorun yardimci olmaya calisayim.

Son tavsiyem, tavuk beslemek icin ideal sartlar beklemeyin, en azindan 3 tane tavuk hemen her yerde olur. Onlari hayatiniza kattiginiza sonradan cok memnun olacaksiniz :-)

19 Şubat 2010 Cuma

Araba Lastiginden Kopek Minderi

Daha onceki fotograflarda buyuk olasilikla gozunuze carpmistir kopeklerin icinde yattigi lastik ama dikkat etmeyenler icin bir kez daha vurgulayayim dedim cunku cok kullanisli ve kopekler tarafindan da paylasilamiyor. Bu tip minderlerin evcil hayvan dukkanlarida ne kadar pahaliya satildigini bilenler bu ucuz cozumun degerini daha iyi anlayacaktir. Ev ortaminda 1 kopek icin hadi neyse de ciftlikte 3 kopege boyle bir masrafi makul bulmak mumkun degil.

Baktik lastikten minder cok populer, 2 tane daha yaptik, cocuklar gibi kavga etmesinler diye. Yapimi cok kolay. Bir lastik tamircisinin attigi lastiklerden buyukce bir tane aliyorsunuz. Nereye atacaklarini sasirmis olduklarindan size bir de tesekkur edecekler! Yanaklarindan bir tanesini buyukce keskin bir bicakla kesip cikariyorsunuz.



Tabanina eger istenirse biraz mukavva ile dolgu yapilabilir.



Uzerine de eski bir battaniye/kilim ortunce minderiniz hazir. Icine girip, tekerlegin yuvarlagina vucutlarini oyle guzel uyduruyorlar ki!

Sogan ekimi


Foto: Wikipedia

Gecen gun Yuksel teyzelere ugradim. Onlar da corek, ve murdumekli lahana sarmasi yapiyorlardi. Meger ertesi gun sogan ekimi varmis, ogle yemegi icin hazirlikmis bu pisen yemekler de. Bu murdumekli lahana sarmasinin ne dehset lezzetli bir yemek oldugunu daha once yazmis miydim acaba? Lahananin ici murdumek, bulgur, dereotu, maydanoz, nane, bol sogan ve bir miktar da salca ile hazirlaniyor. Sonra da havucu (Kizlanca lahanaya sarilan ic) az, lahanasi bol gevsekce sariliyor. Ben bu "havucu az " lafini ilk duydugumda bir de kucuk havuc rendelemistim kendim denerken!:) Neyse isim yoktu, ben de Yuksel teyze ve gelinine yardim ettim sarmaya. Ayrilirken Yuksel teyze "isiniz yoksa yarin sabahtan bir ugrayin sogan ekimine, gormus olursunuz" deyince ertesi sabahin plani belli oldu. Biz kopekler vs. derken 1-1.5 saat gec gittik. Gittigimizde isin cogu bitmisti. Biz de Tugrul'la birer arik ektik. Digerleri biz arigin birini haketmekle ugrasirken 2. ariklarini coktan bitirmislerdi. Is erkence bitti, donuste Yuksel teyzelerde beraber bir gun once hazirlanan yemekleri yedik. Aman allahim yine lahana nefisti! Bugun ise butun gun bacak kaslarimi, ozellikle ust tarafindaki kaslarin her birini hissettim butun gun!:) Eeee, kolay degil bu isler! Pazarda bir daha sogan da neden bu kadar pahali demek yok artik!

17 Şubat 2010 Çarşamba

Ah ne olacak bu isin sonu!


Foto: Kate Raynes-Goldie

Dun arka arkaya, Amerika'da cocuklarin beslenmesi hakkinda 2 TED konusmasi seyrettik. Iki konusmaci da asci; Ann Cooper ve Jamie Oliver. Ann Cooper'in konusmasi Turkce altyazili. Uyarmadi demeyin, super hizli konusuyor. Insani cok yoruyor!

Konusmalarin sonunda Amerikali cocuklar icin iciniz aciyor. Koyumuzdeki cocuklar icin bir problem yok (henuz- daha gecen pazar, verdigimiz derse gelen cocuklardan biri bize enginar bitkisini tarif ediyordu! Ben daha bu sene ogrendim.) ama buyuk sehirdeki Turk cocuklarinin da gidisati buyuk alisveris merkezleri ve oradaki yiyecek katindaki secenekler sayesinde bence ayni sona dogru hizla ilerliyor!

Umarim bu tren raydan cikmadan durdurulur.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Datca'da Kompost Kovasi

Datca Cevre Dernegi (DACEV) organik atiklarin degerlendirilmesi calisma grubu olarak Datca'da kullanilabilecek birkac farkli tip kompost sistemi prototipi gelistirmeye karar vermistik. Bunlardan ilkini (yazlik ev bahcesi tipi) gectigimiz cumartesi devreye soktuk. Bu maceramizi Dacev'in blog'unda okuyabilirsiniz.

Yuksel teyzelerde bir aksam


Kaynak: Yenice Orman Isletme Sefligi sitesi

Gecen gunku acayip ruzgarda elektriklerimiz gitti. Ustune yagan yagmurlarla karavana disardan cekilen elektrik kablosunda da bir problem olunca koye aksam elektrik geldiginde bizde hala elektrik yoktu. Mum isiginda otururken Yuksel teyze aradi. Elektrik gelmis gelmesine de dusuk voltajda gelmis, Yuksel teyzenin de TV'yi calistiramayinca sinirleri bozulmus, "e hadi gelin de oturalim kuzinenin basinda" dedi. Biz de elimizde fener, ve pazardan aldigimiz kestanelerle dustuk yollara. Gittigimizde, mis gibi kuzine yakilmisti. Kestaneleri Tugrul cizdi ve attik tepsi ile kuzineye. Portakal geldi ortaya bir koca tabakta. Oturduk konusuyoruz los isikta, pat elektrik tumden gitti. Ne gam! Yaktik mumlari, doktor amcanin (Yuksel teyzenin kocasi) pazar anilari, domuz beki anilari derken laf geldi onlarin cocuklukta dinledikleri masallara. Bögbörek (boyle duydum!:), Arzu ile Kamber'in asklari, cakal ve canavarin (ben hikayeyi dinlerken anlamamistim, Tugrul canavarin kurt oldugunu soyledi.) hikayesini uzun uzun anlattilar. Saati 10:30 ettik- onlar icin epey gec bir saat. E biz kalkalim artik dedik, doktor amca "bak gelmeseydiniz saat 7:30'da ben yatmistim, yine gelin" dedi. Elimizde fener dustuk bu sefer evimizin yoluna.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Tasinabilir Kumes

Her iste oldugu gibi ciftcilik konusunda da teoriyi pratige gecirirken hesapta olmayan sorunlar cikiyor. Materyal bulabildigimiz olcude bitkilerimizin dibinde tabaka ortuleme (malclama) yapmaya gayret ediyoruz. Bu ortulerden en fazla memnun olanlar tavuklar. Hele en ust katman olarak saman kullandiysak hemen partiye basliyorlar. Uzaktan bagirarak kacirma egitimine cevap veriyorlar gibi. Ama arkani dondugun anda tekrar eselenmeye kosuyorlar. Bu yuzden onlari daha kisitli bir sekilde bahce icinde gezdirme olayina oncelik vermeye karar verdik.

Inceledigimiz "chicken tractor" tasarimlarindan bazilarini sentezleyerek, biraz da kendimizden katarak ortaya asagidaki seyyar kumesi cikardik.

Ilk fotografta Yuksel teyzenin torunu Ece kapagi test ederken. Bize yapim sirasinda vida vererek, metrenin ucunu tutarak ve en onemlisi biz sikilmayalim diye gazeteden haberler okuyarak (henuz birinci sinifin ilk donemini bitirdi ve okumayi cok iyi beceriyor) bize cok yardim etti.



Kapali kismin uzerini kiremit altinda kullanilan gecirimsiz membran ile kapladik. Ne kadar uzun omurlu olacak, gorecegiz.





Kumesi daha kolay tasinabilsin diye 2 kisim olarak tasarladik. Burada gordugunuz kabaca 2/3'u kapali (gecelemek ve yumurtlamak icin) ve 1/3 acik (telli) ilk bolme. Yapinin bir ucu acik, ikinci kisim yapildiginda (bu ayni sekilde ama tamamen telden olacak) ilkinin acik ucuna takilacak. Boylece tavuklarin gezme alani buyuyecek. Simdilik elimizdeki hareketli tavuk citlerini ikinci kisim yerine kullaniyoruz.

9 Şubat 2010 Salı

Dag cayi, dag karanfili

Cumartesi gecesinden beri yagan yagmur bir ara verdi de dag cayinin soz verdigim fotografini cekebildim. Bu sene henuz ciceklenmediler.



Asagidaki fotografta, gecen seneden kuruttugumuz ve cayini yapip ictigimiz ciceklerini goruyorsunuz.



Yaninda da dag karanfili fotograflari bonus. Dag karanfilinin enfes bir kokusu var. O da soganli bir bitki. Hadi size bir de Kizlanca bir sifat ogreteyim: "beppe beppe". Dag karanfilinin cicekleri iste tam oyle!:)



Bu da tohumlari. Tabi ki topragiyla bizim arsaya gocurduk, ama tohumundan da ekmeyi denemek istiyorum.

5 Şubat 2010 Cuma

Ot avciligi

Bir kac gundur Yuksel teyzelerle ot toplamaya Emecik'in arkasindaki kiyi seridine gitmeye calisiyorduk. Istanbul, Ankara'nin kari kisi buraya gozden yas getirten bir poyrazli soguk olarak geldi. Bu sene 2. kez boyle bir soguk oluyor. Dun soguga ragmen hadi gidelim dedi Yuksel teyze, ve oglu Ozgur, "biraderi" Nuriye teyze ile birlikte dustuk yollara. Herkes bizim arabanin o yollardan gidebileceginden biraz kuskulu ama bir sey olmaz dedik. Emecik taraflari bizim buradan cok farkli. Ciddi ormanlik, her yerinden sular fiskiriyor. Yaz kis akan dereler, cesmeler varmis. Yol gercekten de epey bozuk. Taslik, dereler de bazi yerlerde yolu ciddi bozmus. Epey bir tirmandik, inise gecmeye baslamistik ki, yolun ortasinda koca bir tas gorduk. Ozgur gecen gelislerinde buna benzer bir tasin yolun ortasinda gun boyunca kaldigini, gecen onca arabadan birinin de inip tasi yoldan almadigini gulerek anlatiyordu. Biz de tasin solundan gecelim dedik. Gectik de, ama biraz sonra Tugrul bir sey oldu tekerlege galiba dedi! Bir indik ki tekerlekte belki bir 6 cm. kadar yarik var! Meger yolun diger kenarinda tekerlegin yanina denk gelen tas, Tugrul'un deyisiyle "tas devrinde mizraklarin ucu olarak kullanilabilir bir sivrilikte" imis. Bagajdan cikti stepne, kriko, vs. Tekerlegi cikarttik. Stepne insani guldurecek boyutlarda, motorsiklet tekerlegi daha buyuktur herhalde! Sonucta biz hatunlari biraktilar, Tugrul ve Ozgur tekerlegi degistirmek icin geri donduler. Biz yurumeye basladik. Yuksel ve Nuriye teyzenin heybeleri ve omuzlarinda capalari, benim sirt cantam ile. Manzara nefis, her yer cildirik yesil, cicek dolu. Bana otlari, agaclari ogretiyorlar yolda. Derken soganli oldugu kesin bir cicek gordum yol kenarinda. Egilip kokladim. Cok hafif, pek hos bir kokusu var. Meger bizim dagda yetismeyen tur "şalep"mis (Kizlanca). Devam ettik yola ama benim aklim kaldi geride. Yuksel teyzenin capasini kaptim, yanindan yoresinden kazarak onu cikardim yerinden ve bol topragi ile koydum bir posetin icine.

Bu noktada bir aciklama yapmam lazim. Tugrul ile bu sonbaharda bizim arkada dolasirken rastladigimiz ve arsamizda olmayan yabani bitkilerden 3-4 kok cikarip arsaya dikiyoruz. Buralara ne zaman ne olacagini bilmiyoruz. Amac dogal bitki ortusunu en azindan bizim arsada yasatmak.

Bizde gecen sene yazdigim gibi bir tur salep zaten var, bu da ona arkadas geldi.





Umarim yerinden memnun kalir.

Bizim yuruyuse donersek; ben elimde poset, kostura kostura Yuksel teyzelere yetistim. Az hizli degiller! Derken birden Yuksel teyze hop diye durdu ve basladi: "Burasi Mus'tur, yolu yokustur, giden gelmiyor, acep ne istir"! Bitirdi sarkisini ve "iste ben boyle, hic durmam Pinar yururken, sarki, siir okurum hep" dedi. Daha lafini bitirmeden Nuriye teyzenin diger yanimda Kurtulus Savasi ile ilgili bir siir okumaya basladigini duydum. Gozler kapali, kafa dik, eller yaninda. O anda ilkokul 1. siniftaki hali gozumun onune geldi. Eminim bugun de ayni heyecan icinde okuyordu siirini. O bitirir bitirmez bu sefer Yuksel teyze basladi Ey cumhuriyet diye baska bir siire! Hafizalarina inanamadim. Benim aklimda ne bir siir var, ne de sozlerini bildigim tek bir sarki! Bu 60'in ustundeki iki hatun inanilmaz!

Neyse, sarkilar, siirler, turkulerle inisi bitirdik. Kiyida basladik Sevketibostan (kenger) Yuksel teyzenin deyisiyle "avlamaya". Onlar irilerini, ben de miniklerini aradik. Ben yine arsada dikmek uzere toprakli topladim. Arada sari ot ve deniz otu da bulduk. Hatta gisiyak da.



Biz heybeleri, posetleri doldurmaya yakin Tugrul ve Ozgur arabanin tekerlerini degistirmis geldiler. Onlar da avciliga yardim ettiler bir sure ve ne yazik ki bizim Datca'da saatli bir isimiz oldugu icin erken donmek zorunda kaldik. Yuksel teyzenin getirdigi meyve heybesi oldugu gibi geri dondu. Ama havalar isindiginda Ece'yi de alip hem ot avciligi hem de piknik yapmak uzere bir daha gelmek icin sozlestik.

Datca donusu yine gunes battiktan sonra, bu sefer ustelik poyrazdan dona dona butun getirdigimiz sevketibostan, deniz otu ve salepi arsanin cesitli yerlerine diktik. Artik aliskanlik oldu, arsaya her bitki dikisimiz aceleyle, zamansizlikla ve karanlikta!:)