29 Temmuz 2012 Pazar

Portakal Suyu



Kaynak: AfiyetOlsun
Bugun kendimize epeydir hakettigimiz tatili verdik ve denize gittik. Turkuaz denize karsi keyif yaparken bir musteri sıkma portakal suyu istedi. Bu mevsimde portakal suyu istemek kimin aklina gelir dedim kendi kendime. Orada calisan genc cocuklardan biri portakallari cikardi, sıkma makinasini da. Bir masaya yerlesti basladi sıkmaya. Derken, buyuk ihtimal burali, 13-14 yaslarinda bir genc kiz "bu mevsimde portakal mi kaldi yahu" diyerek yanimizdan gecmez mi?! Hangisine sasiracagimi bilemedim; bu yasta portakalin kislik  bir meyva oldugunu bilmesine mi, yoksa bu yasta mevsiminde yemeyi ozumsemis olmasina mi? Burali dememin sebebini herhalde tahmin ettiniz; sehirde yasayan bir cocugun neyin ne zamanda yetistigi bilgisine sahip olmasini mumkun gormuyorum artik. Markete gittiginde her daim biber, domates, patlican, portakal, elma, vs. var. Simarikligin zirvesinde her mevsim canimizin cektigi herseyi yemeyi bir hak olarak goruyoruz. Ve bunun icin de ne gerekiyorsa yapilmali diye dusunuyoruz.


Ben de sorgulamadan aynen boyle dusunuyordum bundan 4-5 yil oncesine kadar. 6-7 yil kadar once yedigimiz hayvanlara yapilanlari okudukca uzunca bir sure et yemez oldum, ardindan kozmetik urunler icin testte kullanilan hayvanlara yapilanlari okudukca kozmetikten vazgectim. Hatta bir noktada saglik sektorunde hayvanlara cektirilenleri ogrenince caresizlik icinde tedaviyi rededebilecek kadar cesur ve tutarli miyim, sınırım hangi hastalik diye aklima geldikce gunlerce agladim. Kendim icin peki de ya cocugum olsaydi dedim kendi kendime. Cevabi cok zor sorular bunlar.

Derken buraya tasindik. Iste o noktada bir de gida ve doga isin icine girdi. Okumalar arttikca sadece hayvanlara karsi degil tum dogaya karsi ne kadar acimasiz oldugumuzu gordum. Tugrul'un deyisiyle doganin bilegini bukmeye inat etmisiz.


Nereye kadar? Ne zaman hatirlayacagiz bizim de doganin bir parcasi oldugumuzu? 

DogaKesif'te asagidaki cizimi gordugumde "hah bundan guzel anlatilamazdi problem" diye dusunmustum ve hep buradan paylasmak istemistim. Zamani bugunmus!

DOGAL DONGU





22 Haziran 2012 Cuma

Yabani mi desem öncü mü?



Bostancik'a yabani bitkilerin her sene giderek artan sayida gelisini heyecanla izliyoruz. "Hairy vetch", yabani murdumek ve adini bilemedigim baklagil ailesinden pek cok bitki, semsiyegillerden bir dolu cicek, ve pek cok uzun uzun, envai renkte cicekli dikenler... Yazin yesil kalan calilar, buralilarin cipcik dedigi ot kumeleri. Simdi fotograflarini cekmedigime hayiflaniyorum!:( Kusurum affola. Bunlari tek tek kayit altina alacagim, soz!

Kisaca demem o ki, ilk aldigimizda yazin sapsari bir gorunume burunen arazi, sayelerinde artik renkli bir gorunumde. Siralarini savip da kurudukca bicilip yatiriliyorlar. Kurak Akdeniz ikliminde topragi iyilestirmek icin hepsi ellerinden geleni yapiyorlar. Biz de baklagil ailesinden tek ve cok yillik bitkiler, cali, ve agac dikerek sureci hizlandirmaya calisiyoruz. Tabi bizim diktiklerimiz bizden destek beklerken bu kendiliginden gonullu olarak cikan oncu bitkiler o kadar gucluler ki inanilmaz! Doga isini biliyor, bunu kabul edip onunla birlikte calismak en kolayi aslinda. Ihtiyacimiz olan sey sabir (ah o ne zor is!) ve zaman!

Bu oncu bitkilerden bir tanesi de semsiyegillerden bir guzel. Gecen gun ilginc bir durumda gordum bir tanesini. Fotograflarini DogayiKesfederken'de bulabilirsiniz.

13 Mayıs 2012 Pazar

Serada misafir

Bu sabah seradaki bitkilere bakim yaparken bu "ufakligi" gordum. Aslinda sonbahardan beri kurbagalarimiz eksik degil. Aksamlari birisinin ustune basacagim tedirginligiyle yuruyusum bir garip oldu. Ayuska'nin dikkatini ise ters cevirip biraktigi kaplumbagalar kadar cekmiyor nedense.

Ilginctir, bakarken fotograftaki detaylari hic farketmedigimi farkettim! Oldukca yakisikliymis...

18 Nisan 2012 Çarşamba

Akdeniz’li Permakültürcüler Ilk Defa Biraraya Geliyor

Turkiye Permakultur Enstitusu'nun bir duyurusunu paylasmak istedik:

Birinci Akdeniz Bölgesel Permakültür Buluşması’nda permakültürün aktif uygulayıcıları ve hocaları yeni bağlantılar kurup, bölgedeki deneyimlerini paylaşacak. Akdeniz bölgesinde işbirlği, bölgedeki nüfus baskısı ve iklim koşulları sonucu yaşanan muazzam toprak kaybı nedeniyle özel önem taşıyor. 17-21 Temmuz 2012 tarihlerinde Marmariç’te düzenlenecek Buluşma sırasında bölgedeki başarılar ve sonuç vermeyen çalışmalar paylaşılıp kayda alınacak.

Türkiye Permakültür Ensititüsü, Buluşma öncesinde iki önemli etkinliğe daha evsahipliği yapıyor:

Permakültür Tasarım Sertifikası Kursu

Permakültür’ün uluslararası düzeyde etkin ve deneyimli uzmanları Mustafa F. Bakır ve Rhamis Kent 30 Haziran – 12 Temmuz 2012’de İstanbul’da. Bireysel küçük alanlardan bölgesel büyük arazilere kadar verimli sistemler kurma stratejileri öğrenmek için Permakültür Tasarım Sertifikası kursuna katılarak permakültür tasarımcısı olma yolunda ilk adımınızı atabilirsiniz!

1. Akdeniz Bölgesel Permakültür Konferansı

Birinci Akdeniz Bölgesel Permakültür Konferansı 14 Temmuz’da kıtaların, iklimlerin ve kültürlerin kesişme noktasında! Akdeniz ve Ortadoğu’daki önde gelen permakültür uygulayıcılarının sunumlarıyla katılacağı Konferans “Toprak” teması etrafında şekilleniyor. İlk defa düzenlenen bu etkinliğe katılıım ücretsiz.

Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru için: www.rpc2012.com

15 Nisan 2012 Pazar

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 7

Yine camur karma zamani. Bu sefer banyo binamiza ek duvar yapiyoruz (binanin her isi bitmis gibi!).



Banyonun yaninda, gunde birkac kez gececegimiz yol uzerinde, bir fide baslatma yeri yapalim dedik. Hazir batisi banyo duvari tarafindan kapatilmis, kuzeye de bir duvar yaparsak oldukca korunakli bir yerimiz olacak diye dusunduk. Tabii bu biraz bahane, aslinda earthbag tekniginin basit bir uygulamasini gormek icin bahane uyduruyorum!

Eldeki mevcut yem vs. cuvallarinin boyutlari biribirine yakin olanlarini ayirdik. Hafif bir temel kazdik. Yanyana beser cuvallik 2 sutun halinde duvari bitirdik. En alttaki 2 tanesine micir tabir edilen cakil koyduk, suyun tabandan tirmanmasina karsi bir onlem olarak. Sonrakilere ise o sirada zaten yagis ile nemlenmis olan topraktan doldurduk. Bu teknigin en guzel yani, cuvallar kalip gorevi gordugunden, topragin neminin, kil, kum oraninin, vs. cok da kritik olmayisi. Topraklari doldururken bitmis boyutlari biraz anali kuzuluya benzeyecek sekilde yaptik ki her sirada cuvallar biribirinin uzerine az da olsa binebilsin. Burada 1-2 cumle ile yazarken hersey kolay gorunuyor da topragi kazilan yerden buraya el arabasi ile tasimak, cuvallara doldurmak, doldurulurken sikistirmak, dolu cuvallari (herhalde 50 kg'a yakin oluyordur agirligi) yerlerine yerlestirmek oldukca agir is. Ama bir o kadar da basit bir is. Agir isi gorecek adamlari bulduktan sonrasi oldukca rutin ve hizli.



Duvarin etegine camur harc ile mini bir tas cephe yaptik, daha cok gorunus butunlugu icin, hem de suya karsi dis camur sivayi yerden biraz yukaridan baslayabilmek icin.



Duvarin uzerine kayrak taslari koyduk, ardindan da kaba camur sivasi ile sivadik (fazla elenmemis toprak ve kum ve iri saman).



Son olarak yine binaya uydurmak icin kirec/kum siva ile sivadik. Sonunda aylardir bekledigimiz renklendirme asamasina gelmistik. Kirec badanaya oksit sari toz boya katarak duvarlari, ayni karisima biraz da toprak kirmizisi katarak kose suslerini boyadik. Ortaya soyle birsey cikti.



Gerek duvarin tas temelinin uzerinde, gerekse banyo kapisinin basamaklari etrafinda kullandigimiz deniz kenari taslari havayi oldukca degistirdi.

3 Mart 2012 Cumartesi

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 6

Sonunda Kasim ayi geldi ve bizi hafiften panik sarmaya basladi cunku binanin dis cephesini hala yagmura dayanikli hale getirmis degiliz. Her ne kadar bir miktar sacagimiz varsa da buranin yatay yagan deli yagmurlari icin saka gibi kaliyor. Bir iki oncu yagmurda binayi alelacele branda ile ortuyoruz ve sonunda saglam bir yagmurla camur sivanin akip gidecegi kabusundan kurtulmak icin dis cepheye kirec kum karisimi bir son kat sivaya basliyoruz. Yardimcim ensem tutulmasin diye sicak tutarak bana maddi, manevi destek oluyor.



Sivayi duzgun bir sekilde uygulamak epey deneyim gerektiriyor. Biz tum insaat boyunca ilk denemelerimizi hep gozden uzak bati duvarinda yaptik. Ozellikle sivada bunu yapmis oldugumuza seviniyorum ortaya cikan hali gordukce.

Sonunda dogramalarin girecegi yerler ve koseler disinda bina kirec siva ile kaplanmis oluyor. Artik branda koy - branda kaldir iskencesine son.



Aralik ortasi itibari ile 2 pencere ve 1 kapimiz takiyoruz. Insanin marangozluktan anlayan arkadasi olmasi buyuk sans! Dogramalar yapilirken yardim etmeye, en azindan seyretmeye gayret ettim, zevkli is....



Son olarak, koseleri ve dograma cercevelerini kirec siva ile bir kez daha kapatiyoruz, hafiften kabartip susleme havasi vererek. Iceride daha cok is var ama en azindan artik kis yagmurlarina haziriz.

28 Şubat 2012 Salı

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 5

Sonunda isin en zevkli yani, duvar yapimi zamani geldi. Fotograf tarihlerine bakinca insaata neredeyse iki ay ara vermis oldugumuzu anliyorum. Agustos ve Eylul misafirlerimizi yolladiktan sonra Eylul sonu gibi tekrar ise koyulmusuz.

Onceki yazida da bahsettigim gibi oncelikle ahsap karkasi onden ve arkadan kaliplara alarak sikistirilmis toprak teknigini denedik ama harcanan toprak miktari gozumuzu korkuttu. Batiya bakan bir pencerenin altindaki dar bir kolonu bitirdikten sonra bizim buralarda da uygulanan bagdadi benzeri bir teknigi denemeye karar verdik. Boylece ayni zamanda yerel olarak bol ve bedava bulunan kargilari da kullanabilecektik.

Normalde ahsaba citalar hem distan, hem icten cakiliyor ve arasi da uygun bir malzeme ile dolduruluyor. Binanin dis cephesini hizlica bitirebilmek icin ilk asama olarak sadece disa kargilari cakip sivayarak brandadan kurtulmaya karar verdik.




Yukaridaki fotografta, yanyana bazi denemeler goruluyor. En sagda kargilarin disardan sivanmis hali, ortada ise yine distaki kargilerin hem icerden hem disardan sivanmis hali. Bu denemeler sirasinda camurla calismayi, onu kargilara en saglam bicimde tutturmayi ogreniyoruz. Icerden ve disardan iki kisi ayni anda sivamanin en saglam sonucu verdigine karar verdikten sonra denemeleri bitiriyor ve binayi kargilarla kaplamaya basliyoruz.




Bu arada yaklasan sonbahar ve olasi yagmurlari dusunerek catiyi kapamaya oncelik veriyoruz. Sectigimiz malzeme metal levhalar. Hem dayanikli, hem uygulamasi kolay, hem de buradan toplanacak suyun kalitesini olumsuz etkilemiyor.




Bir dezavantaj yagmur sirasinda cikan ses ama bu bina surekli yasanan ve uyunan bir bina olmayacagindan bunun bizim icin problem olmayacagini dusunuyoruz. (Bugun itibari ile yagmurda binada olmanin ses acisindan rahatsiz edici olmadigini soyleyebilirim. Ama yagmur durdu mu, yoksa devam ediyor mu farkinda olmamak imkansiz :-)

Yasemen ve Pinar icerden ve disardan ekip siva calismasi yaparken...




Siva ilerliyor, yavas yavas dis cephe kendini gostermeye basladi. Kayinvalidem insaati denetliyor.




Kayinvalide sonunda biz caylaklara dayanamayip, camur sivanin inceliklerini gostermek icin isi ele aliyor.




Binanin dis cephesi ilk kat (iri elenmis toprak, iri elenmis kum, ve iri saman) bitti. Bu asamaya gelmek gunler surdu cunku hem camuru hazirlamak hem de duvara uygulamak sabir ve zaman istiyor.




Son fotograf daha ince elenmis toprak kum ve daha kucuk saman parcalari ile hazirladigimiz ikinci siva katini gosteriyor. Fotografta pek belli olmamakla birlikte kullandigimiz kargilarin farkli boyutlari bazen duvarda komik bombelere neden oldu. Her toprak yapinin olmazsa olmazi duvarlarindaki kabartma desenlerdir. Bizimki de mecburen balina kabartmalari olacak!




Insan elenmis toprak, kum ve samanin ayri ayri yiginlarda hazir bir sekilde bekledigi kurs ortamlarina imreniyor dogrusu. Cunku emegin cogu topragi kazma, el arabalari ile toprak, kum tasima, farkli eleklerle bunlari eleme gibi hazirlik ameleligine gidiyor. Iste burada bol elemanli ekiplerin degeri ortaya cikiyor.

15 Şubat 2012 Çarşamba

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 4

Tuvalet insaatimizin bloga aktarilmasi da ayni insaatin kendisinde oldugu gibi yavas yavas ve uzun araliklarla oluyor. Boylece yapim surecini sizinle daha gercekci bir sekilde paylasmis oluyorum galiba.



Gordugunuz gibi binanin zemini yavas yavas beton taslarla dolarken bir taraftan da cevre tas duvar yapimi basliyor. Bu tas duvarlar tasiyici olmaktan cok gorunus icin. Bir de tabii yagmura karsi temele yakin kismi daha dayanikli hale getirebilmek icin. Harc olarak sadece camur kullaniyoruz. Buranin yandan serpen tufan yagmurlarina karsi ne kadar dayanacagini da merak ederek. Ama bu yaziyi yazdigim Subat ortasi itibari ile camurun bekledigimizden cok cok daha iyi bir performans gosterdigini soyleyebilirim. Neredeyse normal uzeri yagisli gecen bir kis sonrasi hala sapasaglam duruyor, ustelik de bizim acemi isciligimize ragmen.



Zeminde birakilan bir bosluga yerlestirilmis olan PVC gider borulari. Bunlara lavabo ve dus suzgeci takilacak.



Binaya elektrik kablosu ve su borusunu zeminin hemen altindan minik bir kanal icinde goturuyoruz. Ancak yuzeye cok yakin oldugundan ileride kaza ile zarar vermeyi biraz olsun engellemek icin kullanilmis bir drenaj borusunun icinden geciriyoruz.

Sol tarafta binanin guney duvarindan cikan PVC gider borusu goruluyor. Buradan cikacak olan dus ve lavabo suyu, hemen altindaki bir muz cemberinin icine dokulecek. Muzlarin ortasindaki organik madde ile dolu cukur (mulch basin) minik bir gri su aritma sistemi gorevi gorecek. Bu binadan siyah su cikmiyor cunku bildiginiz gibi kuru (composting) tuvalet kullaniyoruz. O atik bu binadan kovalarla cikip kompost yiginina ekleniyor.

Dikkatli bakinca koseden koseye teller goreceksiniz, binanin yanal kuvvetlere karsi direncini artirmak icin. Normalde bunu 5x5 cm tahtalarla yapacaktik ama sikistirilmis toprak (rammed earth) teknigini denemeye karar verdigimizden dikmeler arasina bu tahtalari yerlestiremeyecegimizi dusunerek kalin tel cozumunde karar kildik. Fotografta bizden uzak (bati) duvarinda tahta kaliplar arasinda bu teknigin uygulamasi baslamis durumda.



Zemini topraktan yapmaya karar verdik. Bildigimiz samanli camuru (cob) ilk katman olarak seriyoruz. Uzerine daha sertlestirici ve koruyucu katmanlar yapacagiz ama yine yaziyi yazdigim an itibari ile bu haliyle bile gayet guzel isliyor. Camurun yapimdaki kolayligi, dayanikliligi ve guzelligini boyle kucuk bir ornek insaatta deneyimleme sansimiz oldugu icin cok sansliyiz. Oyle gorunuyor ki bundan sonra ev insaatlarinda bile, gerekli tedbirleri almak kaydiyla, camuru gonul rahatligi ile kullanabilecegiz.



Tabii bu arada gunler hizla geciyor, yaz misafirlerimizin gelme zamanlari yaklasiyor. Binayi bitirip onlara yetistirme umidimizi kaybedince daha gercekci olup duvarlari gecici olarak branda ile kaplamaya karar veriyoruz. Amac binayi hizlica kullanima sokabilmek.

On planda insaat ekibinden Deniz ve oglu. Arkada ise bina duvarlarinin dibinde taslarla doldurulmus drenaj kanallarini gorebilirsiniz.

11 Şubat 2012 Cumartesi

Okumayi ogreniyorum

Himmmm, insan beyni ne ilginc calisiyormus!


Desem de bakmayin, canim fena sikildi benim....

9 Şubat 2012 Perşembe

Birlikte Yatmanın 4 hali

Git öte

Ayakuçlu başuçlu

Yanyana

Cancana