29 Temmuz 2012 Pazar

Portakal Suyu



Kaynak: AfiyetOlsun
Bugun kendimize epeydir hakettigimiz tatili verdik ve denize gittik. Turkuaz denize karsi keyif yaparken bir musteri sıkma portakal suyu istedi. Bu mevsimde portakal suyu istemek kimin aklina gelir dedim kendi kendime. Orada calisan genc cocuklardan biri portakallari cikardi, sıkma makinasini da. Bir masaya yerlesti basladi sıkmaya. Derken, buyuk ihtimal burali, 13-14 yaslarinda bir genc kiz "bu mevsimde portakal mi kaldi yahu" diyerek yanimizdan gecmez mi?! Hangisine sasiracagimi bilemedim; bu yasta portakalin kislik  bir meyva oldugunu bilmesine mi, yoksa bu yasta mevsiminde yemeyi ozumsemis olmasina mi? Burali dememin sebebini herhalde tahmin ettiniz; sehirde yasayan bir cocugun neyin ne zamanda yetistigi bilgisine sahip olmasini mumkun gormuyorum artik. Markete gittiginde her daim biber, domates, patlican, portakal, elma, vs. var. Simarikligin zirvesinde her mevsim canimizin cektigi herseyi yemeyi bir hak olarak goruyoruz. Ve bunun icin de ne gerekiyorsa yapilmali diye dusunuyoruz.


Ben de sorgulamadan aynen boyle dusunuyordum bundan 4-5 yil oncesine kadar. 6-7 yil kadar once yedigimiz hayvanlara yapilanlari okudukca uzunca bir sure et yemez oldum, ardindan kozmetik urunler icin testte kullanilan hayvanlara yapilanlari okudukca kozmetikten vazgectim. Hatta bir noktada saglik sektorunde hayvanlara cektirilenleri ogrenince caresizlik icinde tedaviyi rededebilecek kadar cesur ve tutarli miyim, sınırım hangi hastalik diye aklima geldikce gunlerce agladim. Kendim icin peki de ya cocugum olsaydi dedim kendi kendime. Cevabi cok zor sorular bunlar.

Derken buraya tasindik. Iste o noktada bir de gida ve doga isin icine girdi. Okumalar arttikca sadece hayvanlara karsi degil tum dogaya karsi ne kadar acimasiz oldugumuzu gordum. Tugrul'un deyisiyle doganin bilegini bukmeye inat etmisiz.


Nereye kadar? Ne zaman hatirlayacagiz bizim de doganin bir parcasi oldugumuzu? 

DogaKesif'te asagidaki cizimi gordugumde "hah bundan guzel anlatilamazdi problem" diye dusunmustum ve hep buradan paylasmak istemistim. Zamani bugunmus!

DOGAL DONGU





22 Haziran 2012 Cuma

Yabani mi desem öncü mü?



Bostancik'a yabani bitkilerin her sene giderek artan sayida gelisini heyecanla izliyoruz. "Hairy vetch", yabani murdumek ve adini bilemedigim baklagil ailesinden pek cok bitki, semsiyegillerden bir dolu cicek, ve pek cok uzun uzun, envai renkte cicekli dikenler... Yazin yesil kalan calilar, buralilarin cipcik dedigi ot kumeleri. Simdi fotograflarini cekmedigime hayiflaniyorum!:( Kusurum affola. Bunlari tek tek kayit altina alacagim, soz!

Kisaca demem o ki, ilk aldigimizda yazin sapsari bir gorunume burunen arazi, sayelerinde artik renkli bir gorunumde. Siralarini savip da kurudukca bicilip yatiriliyorlar. Kurak Akdeniz ikliminde topragi iyilestirmek icin hepsi ellerinden geleni yapiyorlar. Biz de baklagil ailesinden tek ve cok yillik bitkiler, cali, ve agac dikerek sureci hizlandirmaya calisiyoruz. Tabi bizim diktiklerimiz bizden destek beklerken bu kendiliginden gonullu olarak cikan oncu bitkiler o kadar gucluler ki inanilmaz! Doga isini biliyor, bunu kabul edip onunla birlikte calismak en kolayi aslinda. Ihtiyacimiz olan sey sabir (ah o ne zor is!) ve zaman!

Bu oncu bitkilerden bir tanesi de semsiyegillerden bir guzel. Gecen gun ilginc bir durumda gordum bir tanesini. Fotograflarini DogayiKesfederken'de bulabilirsiniz.

13 Mayıs 2012 Pazar

Serada misafir

Bu sabah seradaki bitkilere bakim yaparken bu "ufakligi" gordum. Aslinda sonbahardan beri kurbagalarimiz eksik degil. Aksamlari birisinin ustune basacagim tedirginligiyle yuruyusum bir garip oldu. Ayuska'nin dikkatini ise ters cevirip biraktigi kaplumbagalar kadar cekmiyor nedense.

Ilginctir, bakarken fotograftaki detaylari hic farketmedigimi farkettim! Oldukca yakisikliymis...

18 Nisan 2012 Çarşamba

Akdeniz’li Permakültürcüler Ilk Defa Biraraya Geliyor

Turkiye Permakultur Enstitusu'nun bir duyurusunu paylasmak istedik:

Birinci Akdeniz Bölgesel Permakültür Buluşması’nda permakültürün aktif uygulayıcıları ve hocaları yeni bağlantılar kurup, bölgedeki deneyimlerini paylaşacak. Akdeniz bölgesinde işbirlği, bölgedeki nüfus baskısı ve iklim koşulları sonucu yaşanan muazzam toprak kaybı nedeniyle özel önem taşıyor. 17-21 Temmuz 2012 tarihlerinde Marmariç’te düzenlenecek Buluşma sırasında bölgedeki başarılar ve sonuç vermeyen çalışmalar paylaşılıp kayda alınacak.

Türkiye Permakültür Ensititüsü, Buluşma öncesinde iki önemli etkinliğe daha evsahipliği yapıyor:

Permakültür Tasarım Sertifikası Kursu

Permakültür’ün uluslararası düzeyde etkin ve deneyimli uzmanları Mustafa F. Bakır ve Rhamis Kent 30 Haziran – 12 Temmuz 2012’de İstanbul’da. Bireysel küçük alanlardan bölgesel büyük arazilere kadar verimli sistemler kurma stratejileri öğrenmek için Permakültür Tasarım Sertifikası kursuna katılarak permakültür tasarımcısı olma yolunda ilk adımınızı atabilirsiniz!

1. Akdeniz Bölgesel Permakültür Konferansı

Birinci Akdeniz Bölgesel Permakültür Konferansı 14 Temmuz’da kıtaların, iklimlerin ve kültürlerin kesişme noktasında! Akdeniz ve Ortadoğu’daki önde gelen permakültür uygulayıcılarının sunumlarıyla katılacağı Konferans “Toprak” teması etrafında şekilleniyor. İlk defa düzenlenen bu etkinliğe katılıım ücretsiz.

Ayrıntılı Bilgi ve Başvuru için: www.rpc2012.com

15 Nisan 2012 Pazar

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 7

Yine camur karma zamani. Bu sefer banyo binamiza ek duvar yapiyoruz (binanin her isi bitmis gibi!).



Banyonun yaninda, gunde birkac kez gececegimiz yol uzerinde, bir fide baslatma yeri yapalim dedik. Hazir batisi banyo duvari tarafindan kapatilmis, kuzeye de bir duvar yaparsak oldukca korunakli bir yerimiz olacak diye dusunduk. Tabii bu biraz bahane, aslinda earthbag tekniginin basit bir uygulamasini gormek icin bahane uyduruyorum!

Eldeki mevcut yem vs. cuvallarinin boyutlari biribirine yakin olanlarini ayirdik. Hafif bir temel kazdik. Yanyana beser cuvallik 2 sutun halinde duvari bitirdik. En alttaki 2 tanesine micir tabir edilen cakil koyduk, suyun tabandan tirmanmasina karsi bir onlem olarak. Sonrakilere ise o sirada zaten yagis ile nemlenmis olan topraktan doldurduk. Bu teknigin en guzel yani, cuvallar kalip gorevi gordugunden, topragin neminin, kil, kum oraninin, vs. cok da kritik olmayisi. Topraklari doldururken bitmis boyutlari biraz anali kuzuluya benzeyecek sekilde yaptik ki her sirada cuvallar biribirinin uzerine az da olsa binebilsin. Burada 1-2 cumle ile yazarken hersey kolay gorunuyor da topragi kazilan yerden buraya el arabasi ile tasimak, cuvallara doldurmak, doldurulurken sikistirmak, dolu cuvallari (herhalde 50 kg'a yakin oluyordur agirligi) yerlerine yerlestirmek oldukca agir is. Ama bir o kadar da basit bir is. Agir isi gorecek adamlari bulduktan sonrasi oldukca rutin ve hizli.



Duvarin etegine camur harc ile mini bir tas cephe yaptik, daha cok gorunus butunlugu icin, hem de suya karsi dis camur sivayi yerden biraz yukaridan baslayabilmek icin.



Duvarin uzerine kayrak taslari koyduk, ardindan da kaba camur sivasi ile sivadik (fazla elenmemis toprak ve kum ve iri saman).



Son olarak yine binaya uydurmak icin kirec/kum siva ile sivadik. Sonunda aylardir bekledigimiz renklendirme asamasina gelmistik. Kirec badanaya oksit sari toz boya katarak duvarlari, ayni karisima biraz da toprak kirmizisi katarak kose suslerini boyadik. Ortaya soyle birsey cikti.



Gerek duvarin tas temelinin uzerinde, gerekse banyo kapisinin basamaklari etrafinda kullandigimiz deniz kenari taslari havayi oldukca degistirdi.

3 Mart 2012 Cumartesi

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 6

Sonunda Kasim ayi geldi ve bizi hafiften panik sarmaya basladi cunku binanin dis cephesini hala yagmura dayanikli hale getirmis degiliz. Her ne kadar bir miktar sacagimiz varsa da buranin yatay yagan deli yagmurlari icin saka gibi kaliyor. Bir iki oncu yagmurda binayi alelacele branda ile ortuyoruz ve sonunda saglam bir yagmurla camur sivanin akip gidecegi kabusundan kurtulmak icin dis cepheye kirec kum karisimi bir son kat sivaya basliyoruz. Yardimcim ensem tutulmasin diye sicak tutarak bana maddi, manevi destek oluyor.



Sivayi duzgun bir sekilde uygulamak epey deneyim gerektiriyor. Biz tum insaat boyunca ilk denemelerimizi hep gozden uzak bati duvarinda yaptik. Ozellikle sivada bunu yapmis oldugumuza seviniyorum ortaya cikan hali gordukce.

Sonunda dogramalarin girecegi yerler ve koseler disinda bina kirec siva ile kaplanmis oluyor. Artik branda koy - branda kaldir iskencesine son.



Aralik ortasi itibari ile 2 pencere ve 1 kapimiz takiyoruz. Insanin marangozluktan anlayan arkadasi olmasi buyuk sans! Dogramalar yapilirken yardim etmeye, en azindan seyretmeye gayret ettim, zevkli is....



Son olarak, koseleri ve dograma cercevelerini kirec siva ile bir kez daha kapatiyoruz, hafiften kabartip susleme havasi vererek. Iceride daha cok is var ama en azindan artik kis yagmurlarina haziriz.

28 Şubat 2012 Salı

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 5

Sonunda isin en zevkli yani, duvar yapimi zamani geldi. Fotograf tarihlerine bakinca insaata neredeyse iki ay ara vermis oldugumuzu anliyorum. Agustos ve Eylul misafirlerimizi yolladiktan sonra Eylul sonu gibi tekrar ise koyulmusuz.

Onceki yazida da bahsettigim gibi oncelikle ahsap karkasi onden ve arkadan kaliplara alarak sikistirilmis toprak teknigini denedik ama harcanan toprak miktari gozumuzu korkuttu. Batiya bakan bir pencerenin altindaki dar bir kolonu bitirdikten sonra bizim buralarda da uygulanan bagdadi benzeri bir teknigi denemeye karar verdik. Boylece ayni zamanda yerel olarak bol ve bedava bulunan kargilari da kullanabilecektik.

Normalde ahsaba citalar hem distan, hem icten cakiliyor ve arasi da uygun bir malzeme ile dolduruluyor. Binanin dis cephesini hizlica bitirebilmek icin ilk asama olarak sadece disa kargilari cakip sivayarak brandadan kurtulmaya karar verdik.




Yukaridaki fotografta, yanyana bazi denemeler goruluyor. En sagda kargilarin disardan sivanmis hali, ortada ise yine distaki kargilerin hem icerden hem disardan sivanmis hali. Bu denemeler sirasinda camurla calismayi, onu kargilara en saglam bicimde tutturmayi ogreniyoruz. Icerden ve disardan iki kisi ayni anda sivamanin en saglam sonucu verdigine karar verdikten sonra denemeleri bitiriyor ve binayi kargilarla kaplamaya basliyoruz.




Bu arada yaklasan sonbahar ve olasi yagmurlari dusunerek catiyi kapamaya oncelik veriyoruz. Sectigimiz malzeme metal levhalar. Hem dayanikli, hem uygulamasi kolay, hem de buradan toplanacak suyun kalitesini olumsuz etkilemiyor.




Bir dezavantaj yagmur sirasinda cikan ses ama bu bina surekli yasanan ve uyunan bir bina olmayacagindan bunun bizim icin problem olmayacagini dusunuyoruz. (Bugun itibari ile yagmurda binada olmanin ses acisindan rahatsiz edici olmadigini soyleyebilirim. Ama yagmur durdu mu, yoksa devam ediyor mu farkinda olmamak imkansiz :-)

Yasemen ve Pinar icerden ve disardan ekip siva calismasi yaparken...




Siva ilerliyor, yavas yavas dis cephe kendini gostermeye basladi. Kayinvalidem insaati denetliyor.




Kayinvalide sonunda biz caylaklara dayanamayip, camur sivanin inceliklerini gostermek icin isi ele aliyor.




Binanin dis cephesi ilk kat (iri elenmis toprak, iri elenmis kum, ve iri saman) bitti. Bu asamaya gelmek gunler surdu cunku hem camuru hazirlamak hem de duvara uygulamak sabir ve zaman istiyor.




Son fotograf daha ince elenmis toprak kum ve daha kucuk saman parcalari ile hazirladigimiz ikinci siva katini gosteriyor. Fotografta pek belli olmamakla birlikte kullandigimiz kargilarin farkli boyutlari bazen duvarda komik bombelere neden oldu. Her toprak yapinin olmazsa olmazi duvarlarindaki kabartma desenlerdir. Bizimki de mecburen balina kabartmalari olacak!




Insan elenmis toprak, kum ve samanin ayri ayri yiginlarda hazir bir sekilde bekledigi kurs ortamlarina imreniyor dogrusu. Cunku emegin cogu topragi kazma, el arabalari ile toprak, kum tasima, farkli eleklerle bunlari eleme gibi hazirlik ameleligine gidiyor. Iste burada bol elemanli ekiplerin degeri ortaya cikiyor.

15 Şubat 2012 Çarşamba

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 4

Tuvalet insaatimizin bloga aktarilmasi da ayni insaatin kendisinde oldugu gibi yavas yavas ve uzun araliklarla oluyor. Boylece yapim surecini sizinle daha gercekci bir sekilde paylasmis oluyorum galiba.



Gordugunuz gibi binanin zemini yavas yavas beton taslarla dolarken bir taraftan da cevre tas duvar yapimi basliyor. Bu tas duvarlar tasiyici olmaktan cok gorunus icin. Bir de tabii yagmura karsi temele yakin kismi daha dayanikli hale getirebilmek icin. Harc olarak sadece camur kullaniyoruz. Buranin yandan serpen tufan yagmurlarina karsi ne kadar dayanacagini da merak ederek. Ama bu yaziyi yazdigim Subat ortasi itibari ile camurun bekledigimizden cok cok daha iyi bir performans gosterdigini soyleyebilirim. Neredeyse normal uzeri yagisli gecen bir kis sonrasi hala sapasaglam duruyor, ustelik de bizim acemi isciligimize ragmen.



Zeminde birakilan bir bosluga yerlestirilmis olan PVC gider borulari. Bunlara lavabo ve dus suzgeci takilacak.



Binaya elektrik kablosu ve su borusunu zeminin hemen altindan minik bir kanal icinde goturuyoruz. Ancak yuzeye cok yakin oldugundan ileride kaza ile zarar vermeyi biraz olsun engellemek icin kullanilmis bir drenaj borusunun icinden geciriyoruz.

Sol tarafta binanin guney duvarindan cikan PVC gider borusu goruluyor. Buradan cikacak olan dus ve lavabo suyu, hemen altindaki bir muz cemberinin icine dokulecek. Muzlarin ortasindaki organik madde ile dolu cukur (mulch basin) minik bir gri su aritma sistemi gorevi gorecek. Bu binadan siyah su cikmiyor cunku bildiginiz gibi kuru (composting) tuvalet kullaniyoruz. O atik bu binadan kovalarla cikip kompost yiginina ekleniyor.

Dikkatli bakinca koseden koseye teller goreceksiniz, binanin yanal kuvvetlere karsi direncini artirmak icin. Normalde bunu 5x5 cm tahtalarla yapacaktik ama sikistirilmis toprak (rammed earth) teknigini denemeye karar verdigimizden dikmeler arasina bu tahtalari yerlestiremeyecegimizi dusunerek kalin tel cozumunde karar kildik. Fotografta bizden uzak (bati) duvarinda tahta kaliplar arasinda bu teknigin uygulamasi baslamis durumda.



Zemini topraktan yapmaya karar verdik. Bildigimiz samanli camuru (cob) ilk katman olarak seriyoruz. Uzerine daha sertlestirici ve koruyucu katmanlar yapacagiz ama yine yaziyi yazdigim an itibari ile bu haliyle bile gayet guzel isliyor. Camurun yapimdaki kolayligi, dayanikliligi ve guzelligini boyle kucuk bir ornek insaatta deneyimleme sansimiz oldugu icin cok sansliyiz. Oyle gorunuyor ki bundan sonra ev insaatlarinda bile, gerekli tedbirleri almak kaydiyla, camuru gonul rahatligi ile kullanabilecegiz.



Tabii bu arada gunler hizla geciyor, yaz misafirlerimizin gelme zamanlari yaklasiyor. Binayi bitirip onlara yetistirme umidimizi kaybedince daha gercekci olup duvarlari gecici olarak branda ile kaplamaya karar veriyoruz. Amac binayi hizlica kullanima sokabilmek.

On planda insaat ekibinden Deniz ve oglu. Arkada ise bina duvarlarinin dibinde taslarla doldurulmus drenaj kanallarini gorebilirsiniz.

11 Şubat 2012 Cumartesi

Okumayi ogreniyorum

Himmmm, insan beyni ne ilginc calisiyormus!


Desem de bakmayin, canim fena sikildi benim....

9 Şubat 2012 Perşembe

Birlikte Yatmanın 4 hali

Git öte

Ayakuçlu başuçlu

Yanyana

Cancana

7 Şubat 2012 Salı

Hasar raporu

Dun cooook heyecanli bir gundu! 1-2 gundur ciddi bir lodos firtinasini beklemedeydik. Ogleden sonra saat 3:00 civari ruzgar iyice sertlesmeye baslamisti. Son kontrolleri yaparken, yurdun ustunu orten naylon ortude (yurdun en ust ortusu yirtildigi icin yagmurdan korumak amaciyla naylon bir ortunun altinda kisi geciriyor!:( bir yirtik farkettik. Onu tamirle ugrasirken bir gumburtu koptu.Tugrul gurultuye dogru kosturdu, ve ardindan beni cagiran sesini duydum. O arada meger kac kere seslenmis ama ruzgardan duymak ne mumkun! Tas evin yanindan asagiya dogru kostururken gordugumde bir gariplik hissettim ama ne oldugunu anlayamadim. Bir saniye sonrasinda gordugumu algiladim: Ankaralilar (bu gezici kumesteki tavuklarin lakabi) citlerin icinde bir kosede toplasmis duruyor. Kumes citin disinda hendekte yan yatmis duruyor, Tugrul da hendegin icinde, kos kos diye bana sesleniyor. Inanamadim. Bu kumesi tasirken kollarimin nasil titredigini hatirladim o anda. Kumesi yere sabitleyen 2 demir kaziga ragmen ruzgara nasil oyuncak gibi gelmis oldugunu dusunmek beni  gunun geri kalani icin fena halde korkuttu.



Sansimiza gun hala aydinlikken bu olay oldu. Tavuklar icinde olsaydiyi dusunmek dahi istemiyorum. Hemen kumesin saginda solunda daha bir kac hafta once diktigimiz fidanlara baktik. Buyuk bir sans eseri kumes o 3 fidanin ustunden ucup ortalarina inmis. Hendek olmasaydi herhalde epey bir mesafe yuvarlanip giderdi diye dusunuyoruz. O hengamede aklima yumurtalar geldi!:) Nasil olduysa o ucustan 1 tane yumurta saglam cikmis. Kumesi nereye, nasil tasiriz diye dusunurken bir ses daha geldi. Arkamizi dondugumuzde, Nala'nin kulubesinin catisini yerde ters donmus gorduk. Hemen ilerisine baktim; Ayuska'ninki de ayni vaziyetteydi. Onu sonraya birakip kumesi hendekten zor bela cikarip tas evin arkasina tasidik. Kollar titreyerek tabi. Bir yandan da gozumuz yaklasan firtinada. Datca'nin ustu kararmis. Tepemizde esen ruzgarlar iyice azmis. Tekrar yurt tamirine donduk. Bitiremeden, gozumuz Datcalilara (sabit kumesteki tavuklarin lakabi) ilisti. Disardalar! Citleri devrilmis. Kostur kostur bu sefer o kumese. Tugrul demir kaziklarla citleri sabitlemeye calisti. O kosturmalar sirasinda bir baktim, tavuklarin alanini genelde ayiran, kargilardan dogal cit de koyvermis! Tugrul'la Datcalilari iceri sokup yurda geri donerken o citi de tamir ettik. En sonunda yurdun naylon ortusunu tamir ettik, ruzgarin yonunu dusunerek daha degisik bir sekilde sabitledik. Geri donup kopek kulubelerini pergolenin altina tasidik. Hafiften yagmur tapirdamaya basladi. Aksam ezanini duydum. Eyvah dedim, son 15 dakika! Bir baktim Ankaralilar citin kenarinda dip dibe dizilmisler, bize bakiyorlar nerede evimiz dercesine. Kostur kostur Ankaralilari yeni evlerine tasidik. Karanlikta goremiyorlar, mecburen biz teker teker onlari tuneklerine oturttuk. Yagmur siddetlenmeye baslarken eve kendimizi attik. Tugrul internetteki bir hava durumu sitesinden ruzgarin 90 km/saat hizina ulastigini ogrendi. Sabaha ne bulacagiz korkusu basti icimizi. Sabaha karsi disari ciktigimda, kubbe kumesin ortusunun acilmis oldugunu gordum, ruzgar kimbilir nerelere atti bunu, Tugrul'u uyandirip soylesem mi diye dusunurken Tugrul da kalkip geldi!:) Yapacak bir sey yok, hadi yatalim geri dedik. Sansimiza kumeslerinin ic ortusune bir sey olmamis. Boylece islanmadilar.

Bu sabah korka korka disari ciktigimizda baskaca bir hasarin olmadigini gorduk sevincle. Sadece bir agacimizin dallari kirilmis, onu da budadik.

Sonucta herkes sag ve salim. Bir sonraki lodos firtinasi icin dersler bir koseye not edildi hemen.

Sahi hala ara ara durup, koca kumes ucarken keske gorebilseydik diye hayiflaniyoruz Tugrul'la.

27 Ocak 2012 Cuma

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 3

Ahsap direklerin gecme yerlerini hazirlanmasindan sonra is onlari bir araya getirmeye geldi. Daha onceki yazida yerlerine yerlesmis gibi gorunen direkler olcumler alindiktan sonra yerde birlestirilmek uzere cikarildi. Genellikle araya tutkal surup sonra da iri vidalarla biribirine vidaladik ama marangozlukta kendimize daha guvenecek bir hale gelince tutkal kullanmamaya da karar verdik.



Ahsap iskeleti duvar yuzeyleri seklinde bir araya getirdikten sonra hep beraber kaldirip yerine yerlestirdik. Kalabalik olmanin yarari, az kisi ile yapilacak is degil.



Burada kritik olan noktalardan biri, direklerin her iki duzlemde de yere tam dik olmalarini saglamak. Bunu, uzun 5x5 siriklari iskenceler yardimi ile direklere tutturarak ve bu sirada ileri geri oynatarak ve biraz zorlanarak basardik. Fotografta gorulen diagonal siriklar bunlar ve gecici olarak ordalar.

Ardindan cati merteklerini yerlestirdik. Yavas yavas binanin sekli ortaya cikmaya basladi.



Gordugunuz gibi cati normale gore biraz dik. Bunun iki nedeni var:
1. Guneye bakan catiyi olabildigince dik yapip, ileride uzerine konabilecek bir gunes kollektoru icin gerekli egimi hazir etmis olmak,
2. Catinin yuksek oldugu noktaya mini bir asma kat yapip 200-300 litrelik bir su deposu yerlestirmek ve boylece icerideki musluklarda yukseklik farkindan yararlanarak yeterli su basincini elde etmek.

Artik sira binanin tabanin yukseltmeye geldi.



Isin en yorucu ve zevksiz kismi bu idi diyebilirim. El arabasi ile epey uzaktan cakil tasindi, zemine yaklastikca cim taslari kullanildi. Bunlar daha once patika icin kullandigimiz ama sevmedigimiz beton taslardi ve bu sekilde ortadan kaldirmak isimize geldi (Kalanlarin buyuk cogunlugu da da yurt icin yaptigimiz platformda kullanildi). Dolgu ameleliginden sonra bir daha dolgu zemin yapmaya tovbe ettik.

16 Ocak 2012 Pazartesi

"Tree hugger"in kokeni

Kaynak: Tree Identification

Ingilizcede "tree hugger"; dogayi seven, korumak isteyenleri asagilamak amaciyla sikca kullanilan bir terim. Turkceye "agac kucaklayan" diye birebir tercume edilebilir. Gecenlerde bir makalede bu terimin ortaya cikisi anlatiliyordu. Sizce bu terim ne zaman kullanilmis ilk? Benim ilk tahminim 60lar olmustu. Yanlis! Siz de eger o civarlarda tahmin ettiyseniz, gidin geriye. Cooook daha gerilere, ta 1730'a.

Hindistan'da bir kasabada, bir sarayin yapiminda kullanilmak uzere kesilmek istenen agaclarini korumak isteyen Hinduism'in Bishnois sektine bagli 294 erkek, 69 kadin icin kulanilmis bu terim ilk. Ve gercekten de bu insanciklar ormancilar tarafindan agaclara sarili sekilde katledilmisler. Olumleri bosa olmamis, herhangi bir Bishnoi koyunde agac kesimini yasaklayan bir karar yayinlanmis. Su anda kalani tamamen col olan bu bolgede bu koyler, agaclariyla birer vahaymis. Bununla kalmamis, bu olay 70lerde kuzeydogu Hindistan'da "Chipko" (yapisma, sikica sarilma) hareketine de ilham kaynagi olmus. Bir grup koylu kadin, kesilmek uzere isaretlenmis agaclarin cevresinde sarilarak halka olusturmuslar. Birkac yil icinde bu taktik tum Hindistan'a yayilmis. Sonunda Himalaya bolgesinde agac kesme konusunda zorunlu reformlara yol acmis.

Siddet icermeyen pasif direnisi ifade eden bu terimin simdilerde asagilamak amaciyla kullaniliyor olmasi da bir taktik olsa gerek! Isin kotu tarafi makalenin kalaninda dogayi, dogal yasami koruma amaci guden bazi gruplarin Brezilya'da, Zimbabwe, Kongo ve Malawi'de silahli, siddete dayanan yontemler izledigi ve bunun zaman zaman yerel insanlarin kazayla olmelerine yol actigi, ve bu sebeple de yerel destegi kaybettiginden bahis vardi.

Makale su paragrafla bitiyordu:
"Insanlarin yasadiklari topragi korumak istemesi hic de sasirtici degildir. Ve Bishnois'ler ve Chipko hareketini baslatan insanlarda oldugu gibi, cogu zaman topraklari icin hayatlarindan vazgecmeye razidirlar. Kusandiklari silah ise sadece kendi iki kollaridir."

Makalenin orijinalini burada okuyabilirsiniz.

12 Ocak 2012 Perşembe

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 2

Ahsap olarak en kotunun bir iyisi kalitede kara cam sectik. Buralarda en kolay bulunan agac bu. Agaclar calismasin (donmesin/bukulmasin) diye ozellikle kurusunu tercih ettik ama agaclarin bize gelmesi ile ahsap isine baslamamiz arasinda gecen 3-4 haftada gunesin altinda bukulmeler oldu. Durum bazilarinda o kadar kotu idi ki yeniden birkac tane satin almak zorunda kaldik.

Agac isinde marangoz bir arkadasimiz bize ogretmenlik yapti. Onceden hazirladigimiz sketch-up cizimlerine gore dikmeleri bicmeye ve uclarini kaziklarin icine girecek sekilde yontmaya basladik. Dikmeleri yerlerine gecici olarak yerlestirdikten sonra da ahsaplarin biribire gececegi yuvalari hazirlamaya basladik.







Bu isleri, bilerek ve isteyerek, testere, skarpela, rende gibi el aletleri ile yaptik. Marangoz atolyesine hic bulasmadan nasil birsey ortaya cikarabilecegimizi gormek istedik.

Resimlerde gordugunuz gibi ince is isteyen detaylar cok duzgun olmadi ama bizim isimizi gordu. Yuksel teyzenin hep dedigi gibi "sarilip da yatmayacagiz ya!".



10 Ocak 2012 Salı

Dogal Mimari/Insaat Denemeleri - 1

Bu sene permakultur acisindan Turkiye'de oldukca hareketli bir yil idi. Hem tasarim sertifikasi kurslari, hem permakulture giris kurslari, hem de cesitli konulara odaklanan calistaylar yapildi. Ilk permakultur Turkiye bulusmasi Kazdaginda, Bayramic'te yapildi. Bu kurslardan biri de yine Bayramic Yenikoy'de gerceklestirilen ekolojik mimari ve dogal insaat kursu idi.

Dogal mimari konusu bizim de bastan beri cok ilgilendigimiz bir konu, ozellikle de ciftlikte kumesten cite, depodan agila cesitli yapi ihtiyaclari ortaya ciktikca okumalarimiz iyice artmisti. Penny Livingston-Stark ve Janell Kapoor'un ogretmenligini yaptigi ve hem teorik hem de pratik dopdolu gecen bu kursa katilmayi cok istedik ama ciftlik izin vermediginden ne yazikki sadece fotograflarina gipta ile bakmakla yetindik. Fakat bu kurs ve fotograflar aslinda tam zamaninda yetismisti cunku Haziran basindaki kurstan kabaca 1 ay once biz de dogal mimari ile ilgili kendi deneme insaatimiza baslamistik. En azindan elimizdeki fotograflardan yararlanarak, ozellikle duvarlarda cesitli denemeler yapabilecektik.

Bu yazi dizisinde sizlere Bostancik'in bir kosesinde bir ornek uygulama olarak insaa etmeye basladigimiz tuvalet/banyo kulubesinin hikayesini anlatacagiz.

Gectigimiz bahar Datca'da yasayan ve dogal mimari ile ilgilenen arkadaslarla bir suredir bir araya gelmeye basladik. Hepimiz epeydir yaptigimiz okumalar, video seyretmelerden bayilmis, pratik bir deneyime susamis halde idik. Ornek proje arayisi ile bizim tuvalet/banyo binasi ihtiyacimizi bir araya getirerek mayis ayinda temeli attik.

Yapi teknigini ahsap karkas ve bagdadi (icten distan citalar, arada dolgu malzemesi, uzeri camur siva) olarak kabaca belirledik ama insaat ilerledikce degisiklikler yapmamiz gerekebilecegini de bir kenara yazdik.

Karavana yaklasik 20m. uzaklikta bir yer belirledik. 2mx2m bina oturum alanini, drenaj icin her taraftan yaklasik 50cm daha ekleyerek (yani 3mx3m.) bir miktar kazdik. Kazdigimiz alan egimli oldugundan duz bir yuzey elde etmeye calistik.

Daha sonra sira 4 koseye, 10x10 direkleri icine sokacagimiz galvanizli kaziklari cakmaya geldi.





Taban cok sert bir kil kayasi oldugundan kaziklari balyoz yardimi ile ve de yere tam dik olarak cakmak oldukca zorlu oldu. Kaziklardan birini gidebileceginden daha fazla zorlayarak egdik ve degistirmek zorunda kaldik.



Cakmaktan daha zor olan, dort kazigi tam bir kare olacak sekilde yerlestirmekti. Dik ucgende hipotenusu hesaplamayi neyseki hala unutmamisiz :-)



Tum kaziklar cakildiktan sonra kaziklarin etrafi bir drenaj kanali gorevi gorecek sekilde taslarla dolduruldu. Artik ahsap karkasi catmaya haziriz.

7 Ocak 2012 Cumartesi

Yagmurlu Mevsimde Karavana Siginis

Bugun oldukca yagmurlu ve ruzgarli bir gun. Her kis 4-5 kere bizi gun boyu iceriye kapayan gunlerden. Zorunluluklar disinda burnumuzu disariya cikarmiyoruz. Iceriye sigacak kadar hayvanimizi da yanimiza aldik. Su anda kedilerden biri yatagin uzerinde, digeri karsi kanepede, kus tezgahin uzerinde, Ayuska da ayagimizin dibinde. Zavalli Nala'cik ve tavuklar disarida kaldi. Ama Nala da kuru pergolenin altinda lastiginin icinde, battaniyesinin ustunde. Pek sikayetci degil durumdan. Tavuklar ise zaten yagmuru pek sallamiyorlar.

Kestaneler tavaya kondu, film de baslamak uzere...