22 Haziran 2010 Salı

Elim sende



Tavuklar sabah ilk is ve aksam ustu gunes batmadan onceki bir saat serbestler. Su anda tavuklar, cibiler ve horoz (tek basina) birer grup olarak yasiyorlar. Sabah once cibiler aciliyor, ardindan tavuklar kumeslerinden gezici kumeslerine dogru "guduluyorlar". Aksam da tersi bir hareket oluyor. O saatlerde tam bir curcuna yasiyoruz. Yeni aldigimiz 5 pilic (tavuk diye alip da buyuk ihtimal yine horoz cikacak pilicler) cibileri kosturuyor, bunu goren anne o pilici bir guzel dovuyor. Horoz hala kapatildigi yerden duruma "got got" diyerek mudahele ediyor. Darma da caktirmadan, bitkilerin arasinda kaybolarak tavuklari izliyor. Onun pesinde Payam oluyor ve Darma bakmazken havada ucarak Darma'nin ustunden geciyor ve o arada penceyi patlatiyor. Darma 3-4 takla atip tislayarak Payam'a baktiginda Payam hic bir sey olmamis gibi yerde yatarak uzaklara bakiyor. Badem de Darma'nin pesinde. Daha once Payam'a da bulasiyordu ama ondan penceyi yiyince simdi tum sevgi ve ilgisini Darma'ya yoneltmis durumda!

Tavuklar yerlerine yerlesip de Darma'yi iceri alinca durum biraz sakinlesiyor. Icerde Darma huy degistiriyor. Peter Sellers'in Pembe Panter'ini seyredip hatirlayanlar bilirler, Mufettis Clouseau ve kahyasi Kato'nun iliskisi gibi bir durum var aramizda. Karavana girip yurumeye basladigimizda Darma nereden saklandiysa oradan ucarak bacaklarimiza atliyor. Eger yakalarsa dislerini bileklerimize geciriyor, iskalarsa yerde taklalar atarak tekrar bir koltugun altina saklanip ikinci hamle icin uygun zamani bekliyor. Coooook zevkli!

Gordugunuz gibi ciftlikte herkes birilerinin pesinde kosturup duruyor. Biz mi? Bir turlu yakalamayi beceremedigimiz Bostancik islerinin pesinde!:)

20 Haziran 2010 Pazar

Darma'dan havadisler

Eveeeet, ufakliga isim koyduk: Darma. Disiler daha mi tatli oluyor nedir? Sakin Payam duymasin da sanki Payam'in ufakligindan daha sevimli. Ya da Payam artik iyice "adam" oldu, minikligini unuttuk.



Bizim diger hayvanlarimiz gibi gobek acikta uyumayi seviyor. Gerci Badem'in hala oyle yattigini gormedim. Sahi, Badem de tekerlek yatagi aninda cok sevdi ve icinden cikmiyor. Zeytin'in %70'ini ancak doldurdugu tekerlegin icini butunuyle kapliyor hatta biraz top olmak zorunda kaliyor.

Bizim kiz su icmeyi cok uzun bir sure ogrenemedi. Kati mamalari yemeyi bize gelisinden bir kac gun icinde ogrendiyse de su icmek konusunda tembellik yapti. Sonunda bu boyle olmayacak deyip su vermeyi kestik. Kucuk bir cay tabaginda su biraktik. Gunun sonunda baktik hala direniyor, dayanamayip tekrar enjektorle verdik. Bu aralar sicaklik normalin 7-8 derece ustunde 38 C'lerde geziyor. Egitimi sonbahara birakalim dedik ama cay tabagindaki suyu dolu tutmaya karar verdik. Derken dun bir baktim tipir tipir iciyor suyu. Ama sanirim yetmiyor ki elime enjektoru alinca deli gibi atliyor uzerime. Boylece destekli bir sekilde devam ediyoruz.



Badem'le arasi giderek daha iyilesiyor. Darma, Badem yaklasinca direk gobegi aciyor. Badem de kuyruktan baslayip gobege kadar bir hamlede yaliyor. Dun oyle bir haldeydi ki Darma'yi yikamak zorunda kaldik!



Bazen kucagimda boyle "ben delirdim" diyerek cildiriyor.



Bazen de sakinlesip boyle guzel pozlar veriyor.

Onumuzdeki gunlerde bir Ankara yolculugum var. Ah, bir yolunu bulsam da gotursem diyorum ama yol cok uzun! Mecburen, Ankara'da kalisi kisa kesecegim!:)

18 Haziran 2010 Cuma

Durum 3-3

Bostancik ahalisine bir hatun daha katildi; boylece durumu esitledik. Adi Badem, ama biz aramizda "Yarmagul" diye cagiriyorduk onu. Henuz 2 yasinda. Bizim Zeytin ve Uzum'le 6 aylikken, Ankara'da tanisip onlari fena bunaltmisti. Oyle ki, Zeytin kurtulusu kendini Tugrul'un kucagina atmakta bulmustu. Badem Tugrul'unkilerden bize bir hediye. Aynen Layka gibi.



Biraz (!) kocaman ve cokca heyecanli. Simdiye kadar butun hayvanlarimiza disi olsun erkek olsun, "kizim" demek dogal gelirken Badem'e "kizim" demek zorluyor. Iriligi ve hareketliligi yuzunden zaptetmek epey zor oluyor. Ara ara Layka'dan dayak, Payam'dan pence yiyor, ama laf aramizda hakediyor. Layka'yi kisa surede hayatindan bezdirecek gibi duruyor. Surekli pesinde. Ha, bizim ufaklik kedi ile arasi mi nasil? Onu kuyrugundan tutup havaya atip tutacak bir oyuncak gibi algiliyor. Bu fotografta gerci tadina bakilasi bir tatli gibi de goruyor olabilir!:)



Alisma, alistirma suresi umdugumuzdan kisa olacak. Umarim bir sakatlik cikmadan beceririz.

5 Haziran 2010 Cumartesi

Bizim kiz entel



Tuvalette gazete okur.

4 Haziran 2010 Cuma

Mercimek hasadi

Bu sene bugday, arpa, nohut, mercimek ektik. Denemek icin, ufak alanlar. Gecen haftalarda mercimekler oldu, hatta yavas yavas kaplarini kurutup yerlere sacilmaya basladilar. Bir sabah orakla bictim. Arpa, bugday haric hasat sabah saatlerinde yapilirmis ki nem kaplarin acilmasini onlesin de icindekiler sacilmasin. Kesilen mercimekler, bir sure de guneste bir hararin (buyuk cuval) ustunde beklediler. Yuksel teyze bize nasil ayiklanacagini gosterecegini soylemisti. Biz de onun uygun oldugu bir vakti beklemeye basladik. Yuksel teyze poyrazin estigi bir gun olmali dediyse de dun ogleden sonra aradi, islerini bitirmis, e hadi sizin mercimegi halledelim dedi. Ortanca oglu da bize katildi. Sandilar ki cok is var!:) Eve gelip de gorunce miktari, cok gulduler.

Yere onlardan getirdigimiz kilimi serdik, Yuksel teyzenin yine evden getirdigi kalin dallarla basladik kucuk obekler halinde mercimekleri dovmeye.



Aslinda sapi daha ince, ele kolay gelir, ucu daha kalinca bir sopa/dal olmaliymis. Bundan sonraki hasatlara bir tane yapmali. Dovdukce, mercimekler kaplarindan cikmaya basladilar. Sonra, Yuksel teyze dovulen sapi ile karisik mercimekleri bir elege koydu. Basladi guzel guzel sallamaya. Ust tarafta saplar biriktikce onlari atti, en sonunda da ruzgara arkasini donup elegi bosaltmaya basladi. Ruzgar saplari ileriye savurdukca, mercimekler yere dusmeye basladi. Tabi ruzgarli bir gun olmadigi icin, ara ara ruzgar duasi yaptik.

Ne kadar mi hasadimiz? Tam 1 kg!:)

3 Haziran 2010 Perşembe

Ciftlik hayati

Insan dogaya yakin yasamaya baslayinca, hersey daha bir yogun yasanmaya baslaniyor. Yagan yagmur, esen ruzgar biraz daha fazla endise ile izleniyor, gece yildizlar daha bir cok, daha bir parlak, insani alip icine yutuverecekmis gibi gorunuyor, yeni filiz veren fidan, basini topraktan kaldiran tohum daha bir cosku veriyor (en azindan simdilik!:), dogumlar, olumler daha sik olmaya basliyor.

Gecen gun iki cibimizde rahatsizlik basladi. Birinin gozune bir sey olmus, goz kapaginin cevresinde renk degisti, hayvancik surekli kasiyor, rahatsiz. Digeri ise kardeslerinden uzakta kanatlari dusurdu, kara kara dusunmeye basladi. Tugrul bu durumu gorunce, bu iyiye isaret degil dedi. Hemen diger cibilerden ayirdik. Yuksel teyze suyunun icine aspirin katin dedi, veterinerimiz ise antibiyotik. Evde antibiyotik vardi. Payam'in aylardir iyilesmeyen bacagindaki iltihabi kurutmak icin kullaniyoruz. Sicacik bir kutu icine koyduk, agzina damlalikla su ve yem verdik. Ertesi gune cikmadi ne yazik ki.

Diger cibimizde ise durum cok daha garip. Veterinerimiz goz cevresinde uyuz olabilir, goz kalemi ya da gazli kalem ile boyayin dedi. Evdeki gazli kalemi aldik elimize, cibiyi yakaladik. Dikkatimi cekti, goz kapaginin alti sarkiyor ve orada bir sey gorunuyor. Bana bir sey kacmis gibi geldi. Tugrul da onaylayinca, aldim elime cimbizi, Tugrul da kafasini sabitlemeye calisti. Ben tuttum tutabildigim kadar gozun icinde gordugum seyi, bir yandan da hayvanin gozunu cikarsam yasamini devam ettirme olasiligi nedir diye dusunuyorum. Cekmeye basladim, cektikce geldi, cektikce geldi! Inanilmaz bir sey; belki 1 cm. bir kalin ot parcasi hayvancagizin gozunden cikti! Bu sefer basari!:) Kostura kostura annesinin yanina gittigini gormek cok hostu.

Baktigimiz hayvanlarin boyutlari buyurse yapmak zorunda kalacagimiz seyleri dusunmek bile istemiyorum su anda! Aramizda kalsin, sanirim bu tecrubeden sonra Tugrul danadan vaz gecti!;)