29 Mayıs 2009 Cuma

Tavuklara Cit

Pilicler ortada dolasmaya basladilar. Bir suredir disaridaki saatlerini yavas yavas uzatiyoruz. Bugun ilk defa sabahtan beri disaridalar. Arada acaba Payam yanlarina mi gitti diye panikle kosturuyoruz ama neyseki simdilik bir kayip yok. Arsa icinde ekip bicilen alanlar genisledikce (ileriye donuk olarak) bu alanlarin hepsini etrafina cit/tel yapmak hem cirkin olacak hem de pahali. Onun yerine tavuklari sinirlayabilecegimiz gezici bir cit sistemi mi yapsak diye dusunuyoruz. Bunu gundelik kullanimi kolay/pratik, hesapli nasil becerebiliriz, onerilere acigiz. Internette yurtdisinda bunla ilgili epey cozum var satilan. Ama ne ucuzlar, ne de onlari edinmemiz pratik. O yuzden biraz yerel uydurmalar yapmamiz gerekecek.

28 Mayıs 2009 Perşembe

Sebze bahcesinden haberler

Ogrencilik zor is! Aslinda bizim full-time Yuksel teyzelerin yaninda bu yaz staj yapmamiz lazim ki isin pratigini alalim. Herhalde aksamlari yattigimiz yeri pek begeniriz oyle bir durumda!:)

Neyse, gelelim haberlere. Ektigimiz butun tohumlar (bamya, borulce, sonradan diktigim fasulye, barbunya, top kabak) pek guzel cimlendiler. Yuksel teyzenin aman cikmaz bunlar diyerek 4-5'er ektigi bamyalarin hepsi cikti! Dun Yuksel teyze ile biraz da uzulerek seyreltme yaptik. Yuksel teyzenin patlican fideleri cok mutsuz. Pek bir gelisme yok. O yuzden de patlican fideleri satin aldik. Onlari da viyolden cikarip dikerken korkarim biraz yuzeye yakin dikmisim, bugun capalama ile ustteki topragi cogalttim.

Onumuzdeki sene icin not: Arigin egik kenarindan gelerek ama, fidenin kokunu arigin dibine dikecegim, fidenin sapi da egime yaslanacak!

Bir kac tane biber fidesinde cicekler var, yalniz soyle bir canlanamadilar. En iyi durumda olan, ister inanin ister inanmayin benim domates fideleri! Saplari bir guzel kalinlasti, yapraklarin rengi duzeldi. Boyuna degil, enine gidiyor. Bu asamada beklenen de o. Umarim gelismeye boyle devam ederler.



Daha once de okudugum, ama sevgili Meyvelitepe'nin sebze adalarindaki guzel goruntunun iyice alevlendirdigi istekle ariklarin bos kalan yerlerine feslegen ve kadife cicekleri diktim. Topragimiz cok iyi degil. Her ne kadar yillardir tarim yapilmadigi icin kimyasal gubre ve zehirlerden arinmis olsa bile, kalite olarak cok iyi degil. Onumuzdeki bir kac sene boyunca yesil gubre, sarma, organik gubre ile guclendirmeyi umuyoruz.

Dun fidelerin diplerini capaladim. Bu hareket cok onemli. Fidenin cevresindeki topragi havalandirmak, su gecisini artirmak, bitkinin cevresindeki yabani otlari topraga gommek gibi birkac islevi var. Ilk dikim sirasinda sirtini egime vermis olan fide, bir tarafi acikta gibi duruyordu. Bu capalama sirasinda, arigin ortasina kaymis gibi oluyor. Fidenin cevresindeki toprak seviyesi de ayni oluyor.


Capalama oncesi


Capalama sonrasi


Capalama sonrasi, biraz sarma (keci gubresi) ile leonardit ilavesi yapacagim.

Kuru kalmasin

Ozgur (Yuksel teyzenin kucuk oglu) bir kac haftadir baliga cikiyor. Her gun eve balik getiriyor. Daha once hic duymadigim, buralara has bir balik cinsi giriyor sepetlere: sokkan. Buyukleri 15 cm, kucukleri 7-8 cm civarinda, yassi, sirtinda zehirli dikenleri olan, tehlike aninda o dikenleri acip kocaman olan bir balik. Gayet de lezzetli.

Hafta sonu, Ozgur'e sepetlerden balik toplamasina yardima gittik. Yuksel teyze ve torun Ece de geldiler. Biz Ozgur'u son sepetin orada biraktik. Ozgur denize girip sepeti kiyiya getirdi, baliklari bosaltip, sepete yeni yemleri (ekmek ve kabak- kabagin cekirdeklerine bayiliyorlarmis!) koyup, sepeti geri denize birakti, o yuzerek biz de araba ile bir sonraki sepetin oldugu noktaya gittik. 3 sepeti var Ozgur'un. Ece ve Yuksel teyze de kiyida "bedel" (bir cesit deniz salyangozu!:) topladilar. O gun Yuksel teyze, donuste bir onceki gunden temizlenmis baliklari (sen yapamazsin diyerek- cok dogru bir teshis!:) bize tatmamiz icin verdi. Verirken de baligi bize parayla satmadigini ama boyle durumlarda alanin ortaya 50 kurus, 1-2 TL gibi bozuk para birakmasinin ve birakirken de "kuru kalmasin" demesinin adetten oldugunu soyledi. Bu gibi bir suru durum varmis. Mesela koyun/keci alan kisinin, hayvanin parasina ek olarak, yine kuru kalmasin diyerek az bir miktar coban icin birakmasi, parayla alinan yogurt/sut kabinin icinde bir miktar bozuklukla donmesi gibi. Anladigim kadariyla, bereketi kurutmamak icin yapilan bir hareket. Peki, bizde kac para bozuk cikti dersiniz? 35 kurus! Her telefon acisimda, "nasilsin Yuksel teyzecim" dedigimde, "bomba gibiyim Pinarcigim" diyen Yuksel teyzem, her zamanki olumlu bakis acisi ve sevimliligiyle, "ne guzel, hem de iki tane bozukluk, sagolasin a kizim" dedi!

Bir dahaki sefere bozuk para cantam hazir!;)

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Cibi'lere Takviye

Bugun birden farkettim ki pazar gunu 1 gunlukken aldigimiz civcivler 4 gunluk olmus bile. Havadisi daha fazla geciktirmeyeyim dedim. Pilicleri (artik pilicler) aldigimiz yere 4 cochin almaya diye gittik ama yeterli sayida cikmayinca ikisi brahma oldu, bir de buyuk cochin horoz (3-4 haftalik) hediye. Dogum gunleri 23 Mayis 2009. Kucuk civcivler super sevimli, cikintilari olan ping pong toplari gibi.



Cay tabagindan su icmeyi nasil ogrendiklerini videoya cekmistik ama cok kotu olmus :-(

Bugun brahma piliclerin sirtlarinda tuysuz bolgeler ve bazilarinda yaralar gorduk. Galiba yeni cochin horoz oralarini didikliyor. Gecici bir durum mu, hayvanda bir gariplik mi var bilmiyorum. Her ihtimale karsi simdilik digerlerinden ayirdik. Umarim surekli ayri tutmak zorunda kalmayiz.

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Cibiler ve Kopekler

Bizim haytalarin tavuk oldurme macerasindan sonra civcivlerimize ne yapacaklar acaba diye nasil endiselendigimizi hatirarsiniz. Simdilik hersey yolunda, Layka bazen cok yakindan koklamak istiyor ve beni biraz killandiriyor. Uzum ise herseyle oldugu gibi onlarla da oynamak derdinde. Payam ise biz ortamdayken hiic ilgilenmiyor ama ona guvenim yok. Kedilerin ne kadar iyi rol yaptigini biliyorum. Ustelik Bostancikta kertenkele birakmadi. Bu iste tam bir uzman.





Tembel Payam

Hani cocuklar carsi gezerken bir sure sonra yorulup kucak diye tutturur, kendini tasitir ya. Bizim Payam da kendini kopek zannettiginden tepelere yuruyuse geliyor bizle. Donuste de bitap dusup kendini yerlere seriyor. Mecburen kucaga alip tasiyoruz beyzadeyi. Eger tum yolu kendi donmeye kalkarsa eve vardigimizda dakikalarca kendine gelemiyor!



Ekime Devam

Bu haftasonu (17 Mayis) sebze bahcemiz Bostancik'in baska bir yerine atladi. Bu sefer arik modeli degil ocak modeli yaptik. Yani herb'ler (bunun turkcesi ne acaba?) icin dikdortgen alanlar. Dereotu, maydanoz, semizotu ektik. 2 ocagi da cilek icin ayirdik. Ayrica ocaklarin cevrelerine misir ektik, yalniz yemelik degil, patlatmalik.

Sectigimiz alan biraz egimli oldugu icin ocaklari setler halinde hazirladik. Damla sulama hortumunu epey ugrasarak serdik ama Yuksel teyze cok seyrek olmus dedi. Herhalde en azindan baslarda hortumla sulama destegi gerekecek.



Dun karpuz, kavun, 2 cesit domates ve salatalik fidelerimiz geldi. Pinar fideleri almaktan donerken Yuksel teyze ve torunu Ece'yi getirdi. Daha once diktiklerimize artik su vermeli miyiz, ne durumdalar bir bilenden ogrenelim dedik. Sebze bahcemizin topragi pek iyi olmadigindan bunlara sakin cok su vermeyin demislerdi, o yuzden biraz kasilmis vaziyetteyiz su verme konusunda! Su verme zamani gelmis, hemen sulamayi actik, Pinar ve Yuksel teyze hemen dometesleri diktiler.

Bu sabah da kavun, karpuz ve salataligi zeytin agaclarinin dibine diktik. Yalniz orada soyle bir yanlislik yapmisiz: Gectigimiz cuma gunu (15 Mayis) yine agac diplerine karpuz ve kabak cekirdekleri ekmistik, hazir damla sulama var diye. Ama aradan gecen zaman icinde hatirlariz sandigimiz cekirdeklerin yerlerini unuttuk, Ustelik de bu arada surekli su vermedigimizden Yuksel teyze bunlar artik cikmaz dedi. Bakalim ne olacak, simdilik oncelik fidelerde. Cekirdeklerden de cikan olursa ne ala.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Ooooh mis!

Bugun 2 romork yanmis (himmmm, acaba?) keci gubresi aldik.

Hatirlar misiniz, hani bir kac yazi oncesinde, karavanin disini actigimizi soylemistim. Arkamdaki pencereden laptopimin monitorune yansiyan goruntuden bahsetmistim. Tahmin edin bakalim, simdi o arkamdaki pencereden gelen hafif esinti hangi kokulari getiriyor?:)

Ben "miniminnacik bir zeytinim"



Gecikmeli "zeytincik" fotografi. Bakalim fotograftaki sakli, cesitli buyuklukteki zeytinleri bulabilecek misiniz?

12 Mayıs 2009 Salı

Omophlus proteus'un sahneden cekilisi

Sevgili Meyvelitepe'nin inanilmaz bir sekilde ismini buldugu bocek hafta sonundan beri ortalardan pek yok. Aynen Yuksel teyzenin oglunun dedigi gibi, geldi, bir kac hafta kaldi ve sonra da kayboldu. Zeytin agaclarimizdaki zarari umuyorum tahmin ettigim kadar korkunc degil. Bu sabah zeytinlerin canaklarina saman sererken (deneysel mulch calismalari) Tugrul miniminnacik zeytin meyvelerini gosterdi!:)

Yarin bir foto geliyor bekleyin.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Orumcek Quattro!

Epeydir bortu bocek fotograflarina ara vermistik. Aslinda cogu ortalarda yoktu, baharin sonu, yazin basi ile birlikte bocekler de costu. Bir ay kadar once keneler uyandi. Birkac hafta icinde gecen sene tum yaz gordugumuzden daha fazla kene gorduk. Hatta kopeklerimiz icin kullandigimiz ilaclar ise yaramamaya basladi. Ama bir haftadir ilk saldiri hafifledi. Belki de keneler bahar ile birlikte ac olarak uyanip ne bulurlarsa saldirdilar, zamanla kendilerine birer ev sahibi bulunca da ortadan biraz cekildiler. Gecen sene Haziran'da geldigimiz icin bu ilk yogunlugu gormemis olabiliriz. Tabii 1 tane orneklem ile boyle sonuclara hemen atlamak yanlis olabilir. Belki de bu sene keneler gecen seneye gore cok daha fazlalar. Neyse biraz zaman gecsin, veriler gelsin, daha saglam hipotezler uretiriz!

Butun bu kadar laf aslinda dun cektigim bir fotograf icin. Daha once hic gormedigim bir orumcek gordum, ama o kadar hizli yuruyordu ki guzel yakalayamadim. Ne kadar sahane birsey oldugunu cok anlayamayacaksiniz ne yazikki. En azindan uzerindeki 4 nokta ve rengi seciliyor.

Dikim zamani

Sonunda gecen cumartesi (Mayis 9) Yuksel teyze ve oglunun yardimlariyla ekim isini hallettik. Oncesinde, Tugrul ve Yuksel Teyzenin kucuk oglu Ozgur, damlama sulama borularini baglama isini hallettiler. Torun Ece bize eslik etti.



Ozgur'e bir haftadir disarida duran, benim domates ve biber fidelerini gosterdim. Nedendir bilmem benim tum fideler morardi! PDA grubunda bu problemi pek cok kisi yasadi bu sene. Kimisi soguktan dedi, kimisi fosfor eksikliginden. Dogrusu tam olarak neden oldu bilemedim, Ozgur de bilemedi. Ama "daha dikme, baksana daha tuyleri duruyor sap kisminda" dedi. Bu arada ben PDA'de onerilen sasirtma islemini (Ozgur fideleri daha once gordugunde, gerek yok, tarlaya ekeriz biz direk demisti) hic yapmadim! Icim zaten sikintidan kipir kipir. Disarida alissinlar diye cikarmistik, ruzgari kessin diye de romorkun icine koymustuk kaplari. Ama ruzgar oyle esiyor ki, torf de oyle cabuk kuruyor ki, 2 gune bir fideler boyunlarini bukuyorlardi. Surekli dikim oncesi sasirtma "yapsak mi yapmasak mi"yi hemen her gun Tugrul'la konusuyorduk. Konusma cok, karar yok!:)

Her neyse, cumartesi gunu Yuksel teyze ortanca oglu, tabi ki torunu, ve tohum ve fidelerle dolu bir kovayla cika geldi. Getirdikleri bamya, borulce tohumlarini, 3 cesit biber (dolmalik, kamış, kahvaltilik), patlican fidelerini hep beraber diktik. Yuksel teyze bana tohumlari ve fideleri nasil ekecegimi gosterdi. Ilk once damla sulamayi 15 dakika kadar actik. Toprak yeterince islaninca, tohumlari bas ve isaret parmaginin arasina alip, fideleri de parmaklarin icine alip (fidenin cevresinde bir cesit zirh olusturarak) damlama sulamadaki deliklere denk gelecek sekilde (arigin yukselen tarafinda) sokarak topraga yerlestirdik. Fideler ariklarin yamaclarina yaslanacak sekilde konuldular. Yani topraga dik degil de egimle girdiler.



Tohumlari neredeyse 3-4 cm. kadar derinlikte yerlestirdik. Sanirim benimkiler basta biraz derine indiler! Fideleri sokarken ise neredeyse 10 cm. derine indik. Yine bunlar benim goz karari anladiklarim, tam olarak bilemiyorum. Patlicanlari, ve borulceleri her iki damlamada bir, biberleri her damlama deligine denk gelecek sekilde diktik. Damlamalarin arasi 33 cm. Tohumlari, cimlenmeme ihtimaline karsi bir kac tane soktuk her bir yere. Birden fazla fide yetisirse, seyreltme yapacagiz.

Tabi Yuksel teyze, ve Unal hizli hizli eldekileri bitirince, "senin fideleri de dikelim" dedi Yuksel teyze. Bir an kararsiz kaldim. Unal da, "ha disarida tutacaksin, ha toprakta; toprak daha iyi" deyince, gorece olarak iri olanlarini direk topraga sasirttik! Diger fidelerin yaninda benimkiler minicik kaldi. Topraga yaslayacak uzunlukta olmadigi icin mi, yoksa domatesler oyle mi dikiliyor bilmem ama domatesler topraga dik dik girdiler. Onlari da birer damlama atlayarak diktik.

Eldekiler bitince, daha ne nereye ekilir konusmasi basladi. Yuksel teyze illa ki bir de maydanoz, nane, vs icin "ocak" yapalim diyor. Biz bir kac gune yapariz deyince de "ama Mayis 12-21 arasi bir sey ekilmez, ekilse de verimli olmaz" deyiverdi! Sonra da "annecigim, hep ayi izlerdi ekim zamanlari icin, simdi hic oyle seyler yok" dedi icini gecirerek. Hemen kafama not aldim: islerin yavasladigi bir donem, Yuksel teyzeyi karsima alip annesi nasil dikermis anlattiracagim.

Toplam 45 dakika kadar damlama sulama acik kaldi. Sonunda, Yuksel teyzenin bereket dualariyla bitirdik.

Bu sabah bir baktim, viyol ve tava yogurt kaplarinda, geride kalan fideler boyunlarini bukmus, aksamina onlari da buyuk kucuk dinlemeden diktim. Gerci cumartesi gunku dikme metodunu, fidelerin minikligi yuzunden uygulamaya cesaret edemedim. Bir dal parcasi ile topraga delik acarak diktim.

Patlican fideleri bugun gozume biraz mutsuz geldi. Ama biberler guzel. Hatta benim minik pembelerim bile saglam duruyor. Gerci bir kac gun gecmesi lazimmis ne olacagini anlamak icin. Unal bir kac kere hatirlatti, "sulama konusunda, ozellikle baslarda cok cimri olun" dedi.

Dun aksam Yuksel teyze ve ailesini bize yemege cagirdik, hep birlikte capa makinamizi, kumesimizi, cibilerimizi ve de ekimimizi kutladik. Darisi hasada.

Hasat zamani, bekleriz hepinizi!:)

Karavani yaz moduna gecirdik

Bugun yaz birden geliverdi sanki. Icerde durulmaz olunca, Mayis 11 itibariyle, karavanimizin disindaki kalin musambalari actik! Pencereler acildi ardindan (su anda laptopimin monitorunden karavanin arkasindaki keci boynuzu agacinin tazecik yesil yapraklarini, onun arkasindan uzamis ruzgarla salinan otlari, masmavi gokyuzunu, uzaklardaki çami gorebiliyorum. Birazdan perdeleri cekmek gerekecek!:), karavanin ici aydinlandi, disarida da ferahladi goruntu!

Yasasin yaz (diyecegim de, asil sicaklardan ensemizden ter sizarken bakalim ne diyecegim?)!

Anneler gunu kutlu olsun


2. sinif bebelerimin, dun sabah derse gelirken getirdikleri ciceklerle, anneler gununuzu kutlayayim dedim.

8 Mayıs 2009 Cuma

Akdeniz'den Ege'ye Geleneksel Yuruyus

Gectigimiz pazar gunu Datca'nin geleneksel (onuncu) Akdeniz'den Ege'ye yuruyus festivaline katildik. Datca cumhuriyet meydanindan testilere Akdeniz suyu dolduran kalabalik once deniz kiyisi boyunca yuruyuse geciyor, birbucuk saat sonra Kizlan koyune variyor, buradan da 1 saat daha yuruyup ege kiyisina variyorlar. Gereme denilen yerde testilerden sular Ege'ye bosaltiliyor, Kaymakam, belediye baskani gunun anlam ve onemini belirten konusmalar yapiyorlar. Sonra da isteyenler traktor arkasina takilan yolcu tasima romorku ile, isteyenler yuruyerek 4-5 km ilerideki piknik alanina devam ediyorlar. Biz tum yolu yuruyerek gitmeyi tercih ettik. Yuruyuse Kizlan'dan katilmamiza ragmen birilerine yetisecegiz diye kosturmaktan,
piknik alanina vardigimizda helak olmustuk. Piknik alani tam bir ana baba gunu idi.



Koyluler, olayin yuruyus kismini atlayip dogrudan piknige gelmisler. Iyi yer kapmak icin sabah 7:30-8:00'de gelenler var. Yuksel teyzeler en super yeri kapmislar, pikaplarinin arkasina kilimler serilmis.


Hemen pikabin uzerine atlayip yiyeceklere daldik. Saat neredeyse bir olmus, sabah kahvalti da etmemisiz. Yeme kapasitem ile bayagi etkilemisimdir onlari herhalde.

Ogleden sonra cok guzel gecti. Davul-zurna esliginde danslar edildi. Bir sepetci dansi var ki cok guzel. Kadinlarin yaptigi ritmik ve yavas bir halaya benziyor.



Sonra efeler cikti piyasaya. En son olarak da Yuksel teyzenin agabeyi "topal oyunu" oynadi. Elinde baston kah belini tutarak, kah topllayarak cok ilginc bir gosteri idi.

Cocuklar, gencler, yaslilar, herkes oyunlari o kadar iyi biliyor ve zevkle oynuyor ki bayildim. Gelenekler baskici ve ayrimci olmadigi zaman bunlari benimsemenin, yasatmanin ne kadar zevkli ve birlestirici oldugunu gordum.

Muzigin ardindan cuval yarisi, halat cekme, kasikla yumurta tasima yarisi vs. yapildi. Once cocuk eglencesi gibi basladi ama bir sure sonra seyrettikce heyecanlanan buyukler de olaya katildi.





Anlatiklarina gore 10 yil once oldukca kucuk bir grupla baslayan bu gelenek her sene katilimcilarin artmasi ile buyumus. Onceden Ege'ye varip suyu bosalttiktan sonra geri donenler, koylulerle de kaynastiklari piknige gelmeye baslamislar. Datca'daki yerli, sonradan yerlesme ve turistlerin hep beraberce katildiklari en buyuk organizasyon olmus.

Aksam uzerine dogru benim icime aniden "acaba kumesin kapisini kitlemis miydim" endisesi doldu. Cibilerimizi sadece 2 gundur gunduzleri kumese koymaya baslamistik. Payam'in onlarin arasina daldigi dusuncesi ile birden ziplayarak yine yuruyerek, ama bu sefer kestirmeden kabaca yarim saatte eve vardik. Cibilerin sag salim olduklarini gorduk, icimiz rahatladi. Hemen yolda gelirken dev bir kaynanadilinden dokulmus yapraklari (artik onlara yaprak denirse) Bostancik'in cesitli yerlerine diktik, ya tutarsa diye...

7 Mayıs 2009 Perşembe

Arum palaestinum

Gecen gun calisirken kafami cevirip pencereden disari baktim. Epeydir iri yesil yapraklarinin arasindan nasil bir cicek verecek diye bekledigimiz bitki, inanilmaz birsey buyutmus. Hemen kosup fotograflarini cektik. Siyaha calan koyu bordo kadifemsi bir cubuk, yine bordo lekeli bir yapragin icinden cikiyor. Fotograf cekerken burnumuza kotu kokular geldi, "aman kedi ya da kopekler buralarda birsey mi yapti, basmayalim" falan derken birden farkettik ki koku cicekten geliyor. Hemen aklima bocekcil bitkilerin sinekleri vs. cekmek icin yaydiklari kotu kokular geldi. Egilip cicegin dibine bakinca orada icine bocekler dusmus kapanini gorduk. Sanirim bu da bir cesit etcil bitki. Ancak cicegi cok kisa omurlu, birkac gun icinde burusmaya basladi. Eger gercekten bocek yiyorsa belli ki asil diyeti bu degil!



Bu bitkinin adini da soyleyelim isterdik ama bu Kizlanlilar cok terbiyesiz :-) Hangi bocegi, hangi bitkiyi sorsak muzir birsey cikiyor. Bu bitkininkini herkes tahmin etmistir zaten :-)


25 Ocak 2011: Sevgili Beste inanilmaz bir is yapip bizim bu bitkiyi konu alan bir yazi yazmis dogakesif'te. Beklersek, galiba bizdeki butun bitkilerin isimlerini bize ogretecek zamanla! Bu arada ilginctir, Beste'nin yazisini okur okumaz bu yaziyi aradim ve gordum ki bu yazinin basligi yok. Yazinin isim annesi boylece Beste oldu!:) Coook tesekkurler, Beste.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Kumes ve Sebze Bahcesi

Kumes insaatini simdilik durdurduk. OSB'lerin sazlarla kaplanmasi, tahtalarin boyanmasi ve belki bir pencere acilmasi isleri var ama sebze bahcesini hazirlama isleri ve zeytin zararlilarindan basimizi kaldirana kadar bekleyecek mecburen.



Sebze bahcesi isi de umdugumuzdan fazla zaman aldi (hersey gibi...). Sebze bahcesi yapmaya karar verdigimiz ilk yer biraz cukurda, traktor girmesi biraz sorunlu. O yuzden ikinci tercihimizi surdurduk. Ama sonradan burada yillardir yayilmis olan ayrik otlarinin bize cok sorun cikaracagi soylendi. Onlarla mucadelenin ilac disinda en iyi yolu, yazin susuz aylarda birkac kez surmekmis. Gec olsun guc olmasin diyerek burayi bu yaz boyunca adam etmeye karar verip tekrar ilk secenegimize donduk. Hazir capa makinesi aldik, biz kendimiz surme isini hallederiz diye sivandik islere. Ama capa makinesine ayip olmasin diye once ben normal capa ile arazideki calilari, otlari diplerinden soktum. Kabaca 20m x 10m bir alan ama herseyi sokene kadar ne hale geldigimi tahmin edersiniz. Sonrasi capa makinesi ile oldukca kolay oldu, eh, isin %80'ni zaten yapilmisti! Fotograf size yapilan is konusunda pek birsey ifade etmeyecek ama tum alan cevresindeki bitkilerle kapliydi dersem belki biraz daha canlanir gozunuzde.



Ardindan capa makinemize romork takip, once yagmur yiyip agirlasmis, ardindan da biraz kuruyup katilasmis 25 torba kadar gubre tasidik bu alana. Onlari sermesi, uzerlerine biraz leonardit atma, bir kez daha capalayip ariklar cekme isleri yapildi. Damlama su borularini da aldik. Tek kalan is, borulari ana boruya takma, onu hortuma baglama, araya musluklar baglama falan. Ardindan Yuksel teyzelerin de katilacagi buyuk dikim partisi yapip, onlardan bu is nasil yapiliyor ogrenecegiz.

Cibi videosu

Cibilerimiz hizli bir sekilde buyuyorlar. Artik gunduzleri genelde kumeslerinde biribirlerinin uzerine kosup dayilanarak, yerde surekli birseyler arayarak geciriyorlar. Aksamlari hala kutu ile karavanin icine aliyoruz, usumesinler diye. Belki bu haftasonundan itibaren kumeste kalmaya baslayabilirler. Size geldikleri zamandan kalma bir video:

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Receteli zirai ilac kullanimi

Bizim zeytin agaclarimizdaki bocekler, ve diger olasi zeytin zararlilari icin okuduklarimdan, Meyvelitepe'nin de onerisiyle Delfin WG (Bacillus thuringiensis) siparis vermeye karar verdik. Bir kac yerden fiyat almak icin mail attim. Cevap bekliyorum. Bu konu ile ilgili arastirmalarim sirasinda, agaclar.net'te organik ilaclarla ilgili bir yazisma thread'i bulduysam da bir turlu erisemedim. Moderator'a yazdigimda bu thread'in zirai ilaclarin recete ile satilmasi yonundeki kanun yuzunden cope atildigi cevabini aldim!

Bu kanun yenilerde gecti. Artik zirai ilaclar recete ile alinacak. Dogrusu kulaga cok dogru gelen bu karar uygulamaya gelince nasil olacak cok merak ediyorum. Receteleri kim, nasil, hangi bilgiyle yazacak, bunca insan bu bilgi birikimine nasil ve ne kadar surede, hangi egitimle sahip olacak? Bizim icin ise, bu simdi Delfin WG bu isler yoluna girene kadar alamayacagiz mi demek bilmiyorum...

Yaprak biti ile organik mucadele

Su aralar butun agaclarimizda hareket var. Badem agaclarimizda ve Hibiscus Rosa'mizda da yaprak bitleri basladi. agaclar.net'te bir zamanlar buldugum bir yazismada ev yapimi ilaclar oneriliyordu. Arap sabunlu, tarcinli, sarimsakli, pelin yaprakli, ada cayli, cali mineli! Ilac hazirliyormus gibi hissetmiyor insan bu malzemelerle.

Badem agaclarimizdaki ve Hibiscus rosa'mizda iki farkli cesit yaprak biti var. Hibiscus rosa'daki bitler (aphid) salgiladiklari sivi yuzunden karincalar tarafindan besleniyormus! Siyah bir salgi ile kapli tomurcuklar. Badem yapraklarinin altinda ise yemyesil minik bitler dolu. Bu yaprak bitleri icin su tarifi kullandim:

1 lt su
2 kasik arap sabunu
2 kasik sivi yag
3 dis sarimsak

Arap sabununu 1 lt suda erittim, sivi yagi ekledim. Ezdigim sarimsagi bir tulbente koyup hazirladigim sivinin icinde islatip suya gecmesini saglamaya calistim. Ezilmis sarimsaklar minik el pompasini tikar diye korktugumdan boyle yaptim. Incecik, dallarin altina ustune puskurttuk. O aksam bir degisiklik goremedik; moral bozuklugunu tahmin edersiniz. Ama ertesi sabah badem agacina bir baktik. Butun yesil bitler kararmis, olmus! Hibiscus rosa'da pekm bir degisiklik yoktu ama yine de yagmurlar bitince (yine bu sabahtan beri yagmur var) bir parti daha yapacagim.

Zeytinlerde bu karisim ise yaramadi. Hala mutlu mesut tomurcuklari yemeye ve uremeye devam ediyorlar!