27 Kasım 2008 Perşembe

Watermill

Bugun bir haber okudum. Havadaki nemi suya donusturen bir aletten bahsediyordu. Iyi bir cozum mu degil mi tam karar veremedim.

Siz ne dersiniz?

Uzum'den haberler



Uzum sali gunu ameliyat oldu. Kisirlastirma operasyonu. Kizginlik doneminin baslamasina 1 hafta kadar kalmis dedi veteriner ameliyat sonrasi. Arsanin cevresinde dolasan erkek kopeklerden belliydi. Ufacik ama, bayiltmak icin verdikleri 3 cc ilac yetmedi, 1 cc daha vermisler. Cok sessiz, dun ogleden sonra yemek yemeye basladi. Zaten yemek yeme problemi var ama sessizligine alisik degiliz. Cok kotu oldu. Ilk gece karavanda yatti.

Ameliyatin ilk gunu ayilip da ayaga kalktiginda Zeytin agzini burnunu yalayarak, koklayarak ona sanki destek olmustu (hep "insansi" duygular beklemek ve de gormek egilimi :) ama bugun disari cikar cikmaz ok gibi saldirip, bogusmak istedi! Uzum yuz vermese de ara ara deniyor. Yalniz farkettik ki ikisi birbirini cok oyaliyormus, tamam azinca arsayi domuz girmisten beter ediyorlar ama giderek o desinmelerin arasi acilmaya basladi ("wishfull thinking" dedikleri iste bu!) Zeytin de dun sabah kulubesinden battaniyesini cekistirerek, cimin ustune getirip onun ustune oturup uzaklara bakmak disinda pek azmadi. Ama aksama dogru ne yapacagini da sasirdi. Herhalde bir kac gune Uzum eski Uzum olur.

19 Kasım 2008 Çarşamba

Sonbahar hasaratlari




Sonbahar ikinci bahar, her yer ciceklendi diyorduk ya, bir de boceklendi! Zeytinlerimizden tutun da, minik leylak agacimiza, o beyaz borazan gibi cicekleri olan bitkiye, ve de minik avakado agacimiza kadar. Problem genellikle irili ufakli yesil tirtillar, salyangozlar, bir takim kiskacli bocekler (daha isimlerini bilmedigim seylerle nasil mucadele edecegiz bilmiyorum!) ve de zeytinde anlasilan o ki yaygin bir problem olan zeytin guvesi. Tirtillar resmen kiyim yapiyor! Tazecik yapraklar delik desik. Bunlarla kimyasal ilaclama olmadan basetmeye calisiyoruz. Dun minicik bir kusun bir cicegin yapraklarinin altinda benim de farkettigim minik tirtillari yedigini gorduk. Bir sonraki projemiz kesin kus yemligi!

Simdilik elle toplama gibi bir yol izliyoruz, bir yandan da internetten arastiriyoruz. Ama itiraf edeyim, zeytinlerde panikten kimyasal ilaclama yaptik!:(

Biz cozum bulana kadar korkarim bu sonbahar bir suru agacimiz, cicegimiz telef olmus olacak!:(

18 Kasım 2008 Salı

Ondan bundan

Bu siralar biraz aksattik, yine ortaya karisik birseyler yapiyorum :-)

Bu sabaha karsi iyi bir yagmur ile uyandik. Ama su anda yine gunluk guneslik. Umarim tekrar yagar, 2-3 gun yagis diyordu. Yagmazsa kotu, bu sene cok kurak gidiyormus, bu zamanlar normalde epey yagmis olmasi bekleniyormus.

Tepelerde dolasirken rastladigimiz ciceklerden biri



Karavanin hemen arka kosesindeki minik agac sonunda cicek acti. Bengt onun cicek acacagini soylediginde pek inanmamistim dogrusu, biraz cinara benzer bir agac gibi gelmisti bana. Pek guzel fotograflar olmadi ama belki icinizden bunun ne oldugunu bir bilen cikar.




Bu da yuzmeye gittigimiz siteden asirdigimiz bir cicek. Topragi biraz kotu bir yere ektik, tuttu gibi ama umarim sonradan olmez.



Arka sirtlara dikilen ruzgar pervanelerinin bize en yakin olanlari da tamamlanmak uzere.



Bu da sabah gunes dogarken tepelerden cektigimiz bir fotograf




Kopeklerin yeri 80. defa degisti. Bu sefer herkes cok daha mutlu. Daha once karavana daha uzak bir yerdelerdi ve ufaklar gece orada yatmak istemiyorlardi. Korkudan arkadaki tepelere havlayip duruyorlardi. Simdi kulubelerin icinde birer de battaniye var, gomulup uyuyorlar. Hem onlar hem biz cok rahat ettik :-)

12 Kasım 2008 Çarşamba

Havalar da sogudu!

Daha gecen hafta denize girerken, bu sabah karavanin icinde kasilmis bir vaziyette uyandik. Isin ilginci disarisi, saat 5:40 am'de (sabah ezani vakti, Zeytin ezana eslik ederek her sabah bizi uyandiriyor) gayet ilimandi. Kisa kollu t-shirtle yuruyuse ciktik. Ama karavanin ici sabah uzun bir sure soguklugunu korudu. Sonunda elektrikli isiticiyi ilk defa yakmak zorunda kaldik.

Gecen sene Datca-Marmaris yolunda, Ege denizi tarafinda bir koya konuslanmis, Club Amazon diye bir yerde kalmistik. Tugrul'un mahalle arkadasi ve kocasinin islettigi bir yer. Hep duyuyorduk, bu sefer yoldan sapip hadi gidelim dedik. Kucucuk, icine ancak bir yatak, kucuk buzdolabi, ve esyalari asmak icin bir dolabin sigacagi kadar genis bir bungalow'da kaldik. Onca kucukluge, icerisi o kadar ferah duruyordu ki! Banyo, tuvalet de bitisikte ayri bir yapiydi. Hersey cok sevimliydi. Kucuk bir dere ile Ege denizine kano yaparak tesisin oldugu yerden gidilebiliyor. Sanirim orada kalisimiz yine bu vakitlerdi. Sabah aynen karavanda uyandigimiz gibi, soguktan birbirimize yapismis bir halde uyandik. Ama disarisi nasil gunluk guneslik, nefisti!

Bu karavan tarzi yapilarda ilginc bir olay oluyor. Soguk havayi disari atmak kolay olmuyor!:)

7 Kasım 2008 Cuma

Zeytin'i az daha kaybediyorduk...

Bu sabah cok korktuk, kopegimiz zehirlendi, az daha oluyordu. Hala da hayati tehlike tam gecti mi emin degilim.

Bu sabah 6:15 gibi dustuk yola, normalden biraz erken oldugu icin daha uzun bir guzergah sectik, cok da neseli bir gezinti oldu. Ufakliklar bolca kosup oynadilar. Ancak bunlarin burunlari hep yerde, nerede luzumsuz birsey agizlarina atiyorlar. Biz de ozellikle bir hayvan olusu falan yiyip hastalanacaklar diye surekli mudahale edip duruyoruz. Meger etrafa tilki, domuz, cakal icin zehir birakiyorlarmis (veterinerimizin soyledigine gore). Benim hic akima gelmemisti cunku daha once koylulerle domuz problemi hakkinda konusurken, vurmanin yasak oldugunu, zehirle bu isin cozulebilecegini ama baska hayvanlara da zarari olur diye zehir kullanmadiklarini soylemislerdi. Anlasilan herkes boyle dusunmuyor :-(

Iki gun once de Uzum'un basina bir benzeri ama cok daha hafifi gelmisti. Veterinerin tavsiyesi ile yogurt yedirip 1-2 saat icinde halletmistik. Onda bolca kusma ve ardindan saatlerce halsizlik olmustu. Zeytin belliki cok daha fazla yemis zehirden. Yuruyus sonrasi yemeklerini hazirlarken birden oldugu yere yigildi, sonra da hemen kalkti. Ben ayagi bir cukura falan gelip dustu sandim. Sonra tekrarlamaya basladi. Zavalli hayvan kasilarak, cirpinarak yere dusuyor, ardindan birkac saniye sonra ayaga kalkip aglamaya basliyor. Sanki elektrik soku yiyor gibiydi. Hemen yogurt yedirmeye basladik ama kasilmalar siklasmaya ve siddetlenmeye baslayinca kapip veterine goturduk. Neyseki veteriner ofisinin uzerinde oturuyor, sabah 8 olmasina ragmen bizi kabul etti. Hemen damardan 3, deri altindan 1 cc igne yapti (ne oldugunu unuttum). Onumuzdeki birkac saat atesinin cikacagini ve ignenin 12-24 saat gecici korluk yapacagini soyledi. Atesi icin islak tutun dedi.

Eve gelip daha arabadan indiremeden korkunc bir kasilma geldi, daha oncekilere hic benzemeyen. Hayvan resmen can cekisiyordu. Bir sure sonra cirpinmalar da kesildi ve kaskati kaldi, kurtulamayacak sandim. Neyse, sonra yavas yavas cozuldu. 3 saattir surekli islatiyoruz, son 10-15 dakikadir atesi dustu. Yavas yavas yatabilmeye basladi, daha once nedense yatamiyordu. Su anda gozleri gormuyor, umarim aksama dogru gorecek. Kefeni yirtti galiba ama arada titremeler oluyor, umarim tekrar kotulesmez.

Hadi bunu atlattik diyelim, bundan sonra ne yapacagiz, bu isin tekrarlanmasini nasil onleyecegiz? Agizlik cozum belki...

Eger bu is gercekten bazilari tarafindan atilmis zehirden olduysa o insanlara ne demeli? Bu kadar alcakca, sinsi ve ayrim yapmayan bir sey, zararlilarla mucadele yontemi olabilir mi?

5 Kasım 2008 Çarşamba

Datca'da uzakdogu yemekleri soleni

Datca'da pizzalarini cok sevdigimiz bir yer var. Hatta, Sinan'la ilk geldigimizde orada yemek yiyip hayaller kurmustuk. Sahipleri de Avrupa'dan gelmis bir Turk ve yabanci esi. Adam mimarmis ayni zamanda ve de gorunen o ki cok da iyi bir asci.

Bengt ile gecen hafta bir aksam orada bulustuk. Sansimiza, asili ilandan ogrendik ki pz.tesi aksami da far east buffet varmis. Heyecan icinde pz.tesi aksamini bekledik, bekledigimize de degdi dogrusu. Hindistan cevizi sutu ile pisirilmis pilavlar, satay'ler, noodle'lar, neler neler, hatta ustune de fried banana! Of of of, nasil ozlemisiz. Onumuzdeki ay da tapas/meze aksami varmis, ama biz asil Ingiltere'den gelecek olan Hintli asciyi bekliyoruz!:)

Kim derdi ki Datca'da boyle bir yemek soleni yasayalim!

3 Kasım 2008 Pazartesi

Cesitli...

Bazen gunlugumuze ne yazacagimizi o siralar cektigimiz fotograflar belirliyor. Iste size bir karisim...

Ankara'dan getirdigimiz ciceklerimizden biri burada oldukca mutlu...




Bu Cmts pazar'dan aldigimiz Mugla'da dogadan toplanmis mantar. Bildigimiz kultur mantarina gore oldukca sertti ve tadi farkliydi. Piserken kirmizi bir su saldi.




Catida gordugumuz nefis bir orumcek. Bardagin icine alip disari atmak epey heyecanli oldu...



Pinar'in ilk halkasi (ekmegi). Yuksel teyzeler firini yakacaklarmis, haber gelince Pinar unu ile gitti, once eli bos geldi (yogurulmus, pisme sirasindalarmis), sonra da sicak 2 tane ile geldi. Digerleri gevretildi (pisen ekmekler firinda iyice kurutuluyor, daha once yazmistik sanirim).



Bu arada Kasim'da deniz cok guzel, buralarda ne zamana kadar yuzuluyor merak edenler burayi takip etsin :-) Bu sefer sadece Zeytin geldi bizimle, deliler gibi yuzdu pesimizde. Sanki yaz boyunca zorla kucakta denize soktugum kopek bu degil. Kardesi olmayinca sikilip pesimizden kendini denize atti mecburen herhalde, sonra da hosuna gitti.

Domates hasadi

Kizlan'da bu aralar guz domatesi toplaniyor her yerde. Her aksam koyden kamyonlarla domates gidiyor. Bu pazar bizim tanidiklarin (Yuksel teyze / Ozgur) tarlalarina gidip domates toplamalarina yardim ettik, biraz da kendimize topladik. Toplama erken bitti, sadece 50 kasa vermis toptanci (kasalar ondan). oglen gibi topladigimiz domateslerin yanina, hurma zeytin (ozel bir cesit zeytin agacin dibine dusunce toplanip, hicbir islemden gecmeden yeniyor), murdumekli zeytinyagli lahana sarmasi ve tabii halka cikti, guzel bir tarla yemegi yedik. Uzerine de kendi agaclarindan mandalina. Biz mandalinalari yerken Omer Ali amca bir zeytinin altinda kestirmeye baslamisti bile...




Kopeklerimizin artik baslarini sokacak bir evleri var

Uzun zamandir kopeklerimize kulube yapmakta gec kaliyoruz, buralarin meshur yagmurlarina barinaksiz yakalanacaklar diye endiseleniyorduk. Ankara donusu elektrikli testere vs. aletlerimizi tamamlamistik. Baktik, guzel bir tasarim icin dusunecek vakit yok, biz de internetten buldugumuz en basit plani hayata gecirmeye karar verdik. Plan cok guzel, bir plaka OSB'den hic artirmadan ucuza bir kulube cikartilabiliyor.











Tabii catisina shingle falan ile maliyet biraz artti ama sonucta artik baslarini sokabilecekleri bir kulubeleri var. Planda bir degisiklik yapip, giris yaptiklari kenari cikarilabilir yaptik. Havalar su anda sogumadigi icin onu takmadik, daha havadar oldu.



Simdilik 2 tane yaptik, Uzum tasima kutusuna kaldi. Onu da yagmur gecirmez hale getirirken epey cirkinlestirdik ama ne yapalim, su anda fonksiyonellik on planda. Kendisi de pek sikayetci gorunmuyor.





11 Ocak 2009, GUNCELLEME: Kopek kulubelerini, aradan gecen zaman icinde ortaya cikan aksakliklari gozleyerek iyilestirdik. Neler yaptigimizi su yazida bulabilirsiniz: http://bostancik.blogspot.com/2010/01/kopek-kulubelerinin-iyilestirilmesi.html