Meyvelitepe'nin gunlugundeki son yaziyi okudugumdan beri dusunuyorum; Doga ile kavga etmeyi kesip gunun birinde barisabilecek miyiz acaba...
Boa yilanlari nasil gogsunun etrafini sardigi kurbaninin her nefes verisinde sarmalini biraz daha sikilastirirsa, biz de dogayi ve dolayisi ile kendi yasam alanimizi oyle boguyoruz. Dogal bir alan insan eliyle ya da degil, bir sekilde tahrip olursa (ki tahrip olmayi da biz insanlar tanimliyoruz), hemen onu aliveriyoruz elinden. Hic biraz da geri verdigimizi gormedim, cigerlerine tekrar azicik hava alabilsin diye :-(
Aslinda burada klasik "insanlar kotu, diger canlilar cok iyi" gibi birsey savunmuyorum cunku insan da aslinda diger canlilarin yaptigindan farkli birsey yapmiyor. Bakteriden agaca tum canlilar tuketirken bir denge falan gozetmiyorlar. Bizim gozledigimiz denge, tek tek canlilarin bilincli davranisindan degil, onlarin tuketme, yoketme guclerinin zayif olusundan kaynaklaniyor. Avladiklari/yedikleri seyin tumunu tuketemeden (genellikle) onlari da tuketen birsey (baska bir bitki, hayvan, dogal felaket, vs.) gelip dengeyi kuruyor. Bazen bu dengenin kurulmasina zaman yetmiyor, bir adaya yabanci bir hayvanin gelip kisa bir surede yerli hayvanlari tamamen yoketmesi ve yiyecek birsey kalmayinca kendisinin yokolmasi orneginde oldugu gibi.
Ama insan davranislarinin sonuclarini biraz daha iyi anladigini, karmasik plan yapabildigini iddia etmiyor mu? O zaman insandan bir parca daha ongorulu davranmasini bekleyemez miyiz? Gorunen o ki cevap hayir, ama yine de umudumu hepten kaybetmek istemiyorum.
19 Şubat 2009 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Pınar hanım, umudumuzu kaybedersek geriye ne kalır ki? Ne yazık ki o yazıyı üzgün ve karamsar bir anda yazmıştım, herkesi de üzdüm. Oysa, benim de hala umudum var. Ne yazık ki olumsuz düşüncelere kapılmak çok kolay, oysa olumlu düşünmek gayret istiyor. Gayret gösterince de karşılıksız kalmıyor.
Ayrıca dersimi aldım, bir daha üzgünken yazmayacağım, tövbe.
Sevgiler...
Moraller bazen bozuluyor, bazen duzeliyor. Morali yuksek tutmak gerek, katiliyorum. Insan o zaman daha guzel seyler yapabiliyor. Ama neler olup bittiginin farkinda olmak icin arada sirada moral bozucu haberler de lazim.
Orman arazilerinin durumuna donersek, ozellikle zor bir konu. Gercekci olmak gerekirse bu arazilerin hemen simdi sagladigi rantin karsisinda ormanlari koruyarak zaman icinde ortaya cikacak fayda (belli bir kisi acisindan bakinca) fazla uzun vadeli. Bu kisiye bunun ne kadarinin dusecegi ise iyice belirsiz. Ulkemizde karar alirken ne kadar kisa vadeli davrandigimiz ve gelecege yatirim yapmadigimiz dusunulurse buradaki baskinin kolay kolay kalkacagini sanmiyorum. Cevre bilincini insanlara yayma, cocuklari egitme vs. yine cok uzun vadeli cozumler. Kisa vadede arsa rantina esit olmasa bile insanlari en azindan dusundurecek baska turlu cozumler onermede de ne devlet, ne baska kisi ve kuruluslar cok basarili degil. Varsa da bu onerileri iyi duyuramiyorlar belki. Insanlari dogayi korumanin onlar icin daha karli olduguna ikna etmek gibi temel bir is yapmadan yasaklarla bu isin olmayacaginin en iyi ornegi, sehirlerimzi ve binalarimizin durumu. Velhasil bu konuda morali yuksek tutmak bayagi caba istiyor :-)
Oncelikle moraller hep duzgun olmuyor. Bozukken da blog yazilmali, duygular, dusunceler, endiseler paylasilmali bence. Siz o tovbeyi bozun hemen!:)
Degisim engellenemiyor. Bostancik'i alirken bunu kabul ettik. Ama keske degisim dogayla uyum icinde olsa. Sansimiza Datca'da cok guzel isler yapan bir cevre dernegi (Dacev) var. Dediginiz gibi, olumlu dusunmek ayni zamanda harekete gecmek de lazim.
Kolay gelsin hepimize.
Yorum Gönder