28 Ocak 2010 Perşembe

Kis Haberleri

Epeydir kosusturmaktan bir baktim ki blog'u epeydir guncellememisiz. Kisin cok is olmaz diye soylediler bize ama Bostancik'ta isler hic azalmiyor. Tabii bunda gerek bizim ciftciligi yeni yeni ogreniyor olmamizin gerekse henuz Bostancik'ta ilk yillarimiz olusunun etkisi var. Daha acik mutfak, aritma sistemi, depo, kiler vs. derken sanirim bize birkac yil rahat yok. Neyseki cok da sikayetimiz yok.

Gectigimiz 2 gun Turkiye genelindeki sogumadan biz de nasibimizi aldik. Kuzeyden soguk esen ruzgarlar iyice kisi getirdi buraya. Pazartesi sabahi idi galiba, baktim ki tavuklarin suyunun uzerinde ince bir buz tabakasi var.

Bir tane elektrikli isiticimiz var. Gecen sene bir bitkimizi yine boye soguk bir donemde oldurdugumuzden, soguk gecen 2 gece isiticiyi once aksam icerde yakip iceriyi isittik, tam yatarken karavanin disindaki kapali pergoleye aldik, gece boyunca bitkileri isitsin diye. Neyse soguk gecti, bugun yine gunluk guneslik, sicaklik neredeyse 20'ye yaklasiyor.

Dun yine buyuk dikim gunlerinden biriydi. Bir komsumuzdan aldigimiz bir suru fideyi aksam beklenen yagmurlardan once dikmeye ugrastik. Tavuklari ileride belli bir alanda sinirlayabilmek icin kenarlarina biberiye filizleri diktik. Naylon dikim posetlerine itir, asma, begonvil, yasemin, melisa diktik. Arkadaki tepelerden bir miktar minik karabasotu ve dag cayi getirip diktik. Katir tirnagi calilarinin minik yavrularindan 2 yere diktik. Gul, dag cilegi ve harup (keciboynuzu) celikleri hazirladik (koklendirme tozu ile)

Gectigimiz Cuma gunu (22 Ocak) yine afet sekinde bir yagmur yagdi. 11 Aralik'taki 24 saatlik rekoru (12cm) kiramadik ama bu sefer 11cm.lik yagmur 6-7 saatlik bir zamanda yagdi. Bu yuzden su cok daha hizli geldi. 2 dalga halinde gelen yagisin ilk dalgasini cok iyi atlattik. Yagmur altinda hendeklerimizi gezdik, herseyin tam beklendigi gibi tastigini ve bir alttakini doldurdugunu gorup mutlu olduk. Ancak arkadan gelen ikinci dalga bizim deveyi yine cokertti. Gerci bu sefer hemen heryerde durum iyi ama araba yolumuz yine ortadan yarildi. Anlasildi ki micir bu yol icin iyi bir malzeme degil. Iri taslardan saglam bir yol yapacagiz burada. Ikinci bir problem de zeytinligin en alt basi. Zeytinlikteki butun hendekler dolup su tasinca zeytinligin altindan dereye bosaliyor. Ama gorduk ki su akarken rengi biraz bulanik. Bu sekilde toprak kaybediyor olmaktan korkuyorum. O yuzden buraya da genis bir hendek yapip suyu tasmadan once burada cokeltmeyi planliyorum. Umarim ise yarar. Ancak bu isi onumuzdeki sonbahara kadar erteleyecegim. Eger o zaman kadar her yer guzelce bitki ile kaplanirsa buna gerek kalmayabilir.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Yumurtalar Buyuyor

Tavugumuzun yumurtalarina birseyler oldu, her gun bir oncekinden biraz daha buyuk yumurtluyor! Isini sessizce bitiriyor, ortalikta dolasmaya baslayan tavuk sayisi tamam olunca anliyoruz ki yumurta hazir...



Bu da bu sabah kahvaltisindan peynirli ebegumecli yumurta.



Su siralar Bostancikta kendiliginden yetisen otlara cok fena dadandik. Bu mevsimde baska birsey yetistirmeye gerek yokmus aslinda!

11 Ocak 2010 Pazartesi

Kopek Kulubelerinin Iyilestirilmesi, Kumese Ek ve Sabah Keyfi

Zaman gecip mevsimlerin testine girip ciktikca projelerin aksayan yonleri ortaya cikiyor. Bu gercegi gozununde bulundurup cok pahali tasarimlarla ise baslamamak ve zaman icindeki derslerle hatalari duzeltmek kaynak kullanimi acisindan genelde daha verimli oluyor.

Kopek kulubelerimiz yeterli sacagi olmadigindan ve giris deligi fazlaca buyuk oldugundan kendi baslarina benim icime sinecek seviyede bir koruma saglamiyordu kopekler icin. O yuzden her buyuk yagis oncesi kopekleri nereye alalim, kulubelerin yerini mi degistirelim darali tekrar edip duruyordu. Bu haftasonu kulubelerin etrafini kiremit alti yalitim malzemesi ile kapladik, girisine bir sacak yaptik, hafif dingildemeye baslamis duvarlarini saglamlastirdik. Bu halleri ile sanirim sicacik yatabilecekleri bir yer haline geldi. Tabii Layka icin ne yapsak bos, onun kendini rahat hissetmesi icin betondan bir siginak lazim. Gokgurultusunden oyle korkuyor ki karavanin altindan baska bir yerde rahat etmiyor.



Hazir proje bakim islerine baslamisken kumesi de 2 gruba ayirdik. Horozlardan birini yeni gelen tavuklarla ayri bir aile yaptik. Boylece hem sonu gelmez kavgalar kesildi, hem de Brahmalar ayri bir grup olmus oldular. Ilk kumesin uzeri kapali, yanlardan da fazla su almayan bir bolumune saglam mukavva kutularla bir kumescik yaptik. Islanmaya karsi kutulari buyuk cop naylonlari ile kapladik. Bazen basit baslayalim sonra iyilestiririz yaklasimini abartiyor muyuz diye dusunuyorum!



Bu sabah son haberler kopeklerden. Sabah yuruyusu sonrasi karinlarini doyurup gunese serilmis battaniye uzerinde keyif yapmaya basadiklarini gorunce cok hosuma gitti, bir fotograflarini cekeyim dedim.

8 Ocak 2010 Cuma

Layka'nin yeri pek populer

Layka icin eski kamyon lastiginden bir yatma yeri yapmistik. Lastigin yanaklarini kestik, icine biraz mukavva uzerine de battaniyesini koyduk. Icine kivrilip lastigin yuvarlaginin icine cok guzel yerlestiriyor kendini. Ama ozellikle son gunlerde paylasilamaz oldu.







Zavalli Laykacik hep acikta kaliyor. Bir tane daha yapmak sart oldu.

7 Ocak 2010 Perşembe

Zeytincik'ten Palamutbuku'ne Yuruyus

Dun Zeytincik koyunden baslayip, Palamutbuku'nde sona eren bir yuruyus yaptik.

Hava bulutluydu. Zaman zaman bulutlarin arasindan denize dusen isiklar cok guzel goruntuler yaratiyordu. Ne yazik ki fotograf cekerken gozun gordugu gibi cekmekte zorlaniyorum. Ya bulutlara ki nefis gorunuyorlardi aslinda, ya da orta bir yol bulup yari bulut, yari manzaraya odaklaninca diger kismin guzelligi kaydedilemiyor.



Ciddi ruzgarli bir gundu. Yuruyus yolumuz da tepelerde, acik bir alandaydi. Nefesimiz bazen manzaradan, bazen de ruzgardan kesildi! Dogrusu aksam eve geldigimizde sersem gibiydik. Bu yarimadanin ruzgarlari meshur zaten, cok da sasirmamak lazim.

Yuruyus sirasinda, Kumyer'deki eski yel degirmenlerinde mola verdik.




Korunakli calilar bulup, herkes bir kosede getirdigini yedi. Biz Zeytin ve Uzum'le ruzgara pek aldirmadik.



Kumyer'e giderken yolda acmaya baslamis cigdemleri gorduk. Oylesine zarifler ki!



Palamutbuku'nde Nostalji Kafe son durakti. Sahipleri Meray ve Yilmaz'in sundugu sicacik cay ve borek bizi kendimize getirdi biraz. Bu kafenin sahiplendigi 3 kopek bizi gelir gelmez karsiladi. Zeytin sirtini kabartarak efelenmeye calistiysa da sonunda pes edip, onlarla arkadas oldu. Zavalli Uzum ise ne yapacagini sasirdi, arkama saklanip durdu!:( O uc kopekten ikisi oyle guzel anlasiyorlar ki, belki bir 10 dakika bu pozda oturdular.



Bir sonraki yuruyus nergis gormeye...

Surpriiiiiz!

Aylardir bekledigimiz buyuk gun bugunmus! Tugrul bu sabah karavanin kapisina gelip de "gel gel, bak ne buldum" dediginde dogrusu bu surprizi beklemiyordum.



Sarisinin rengi, bir turuncu bir turuncu; tadi mi, pek lezzetli! Eh, aylardir bu cibilere harcadigimiz yem parasi dusunulurse, bizim icin bu tabi ki dunyanin en guzel yumurtasi!;)

5 Ocak 2010 Salı

Zeytin Diplerini Ortuleme (Malclama)

Buralarda kis ilik ve yagisli gectiginden (biz Ankara'lilarin bildigi anlamada kis olmadigindan) agac diplerindeki otlarla mucadele isini bahara birakamiyoruz. Bu sefer zeytinligi surmeden sadece agaclarin diplerini ortuleyerek otlarla mucadele edecegiz. Agaclarin arasinda yer yer deneme ekimleri yaptik (arpa, fig, nohut, ...) bunun disindaki alanlarda dalleme (dev papatya), gelincik ve diger bitkileri kendi haline birakiyoruz.

Asil amacimiz otlarla mucadele ama yagmur suyunu daha iyi tutma ve uzun vadede buharlasmayi engelleme, yavas yavas agaci besleme ve faydali bocekler icin korunakli bir yer saglama gibi yan amaclarimiz da var.

Oncelikle ozellikle egimli yerlerdeki agaclarimizin canaklarina bakim yaptik. En alt ortu tabakasi olarak kullandigimiz mukavvalar kisa vadede suyu akitmasin diye mini hendekcikler ile cevirdik agaclari. Egimin ust tarafindaki hendekcikten cikan topragi, canagin alt tarafina koyarak minik bir toprak duvarcik olusturmus olduk. Yukaridaki hendekcikte az da olsa su tutabilecegiz her agaca ozel olarak. Ortulemeden once agaclarimizi budadik. Kimi agaclarda asagidaki fotografta gordugunuz gibi budanan dallari en alta koyduk, kolay curusunler diye. Bazilarinda ise mukavvanin uzerine koyduk dallari.



Mukavvalari biribirinin uzerine guzelce bindirdik altinda kalan otlar gunes almasin diye. Soylemeyi unuttum, en once agac diplerindeki otlari orak yardimi ile bictik. Capa ile sokmeyle hic ugrasmadik.



Kartonlarin uzerini yesil gubre ile iyice orttuk. Arazinin pek cok yerinde deli gibi buyuyen, buralilarin eksi kulak dedigi otu kullandik (permakulturde problem cozumdur derler, cogu kisinin heryeri bogdu diye nefret ettikleri bitki bizim yesil gubre depomuz oldu). Tabii eksi kulaklari bir tirpan yardimi ile epeydir bicip bu is icin minik yiginlar halinde biriktirdigimi soylemem lazim. Yesil gubre olarak bir de bir lahana/karnibahar tarlasindan bir romork dolusu topladigimiz atik yapraklari kullandik.



Yesil gubrenin uzerine biraz (agac basina 6-7 kurek) keci gubresi orttuk. Her asmada yigini suladik.



En uste saman serdik. Elde saman cok olmadigindan 1-2 cm. kadar serebildik, aslinda bunun 2-3 katini sermek lazim cunku alttakiler olse bile yukaridan ot istilasina asil karsi koyacak katman bu. Ilk firsatta bu tabakaya ilave yapacagiz.



Son olarak samani da guzelce suladik. Sulanmis samanin buranin deli ruzgarinda bile ucusmuyor olmasi hakikaten inanilmaz.

Artik zeytinlerimizin her turlu besin ihtiyaci karsilanmis durumda, uzun vadede su ihtiyaclari en aza indirilmis durumda. Zararlilarla mucadele icin faydali bocekleri cekecek kadar bitki cesitliligine bu yil ulasabilecegimizi sanmiyorum ama yine de gecen yila gore cok daha fazla cicek olmasini bekliyorum.

Bunlari biliyor muydunuz?

Agaclarla ilgili guzel bir slayt sunumu okudum bugun. Bana ilginc gelen 2 bilgiyi sizle paylasmak istedim:

* Alaska'daki Tanana nehrinin vadisindeki "Populus tremuloides", ya da "Quaking Aspen" turu agaclarin govdeleri ayni kok agina bagli, yani ayni DNA'ya sahipmis. Bir baska deyisle, bu agaclar klonlardan olusan bir koloniymis. Teker teker agaclarin omru oldukca kisa iken, dunyadaki en uzun yasayan organizmalardan biri olarak, bu kolonilerden bazilarinin yasi 80,000 yil oncesine gidiyormus.


Foto: FoolOnTheHill

* Bir zamanlar sadece iliman iklimlerde yasayabilen agaclar, zaman icerisinde "korkunc" soguk bolgelerde yasayacak sekilde evrimlesmisler. Agaclar, hucrelerindeki suyun donmasi sonucu olmeye karsi bazi mekanizmalar gelistirmisler. Bir kismi hucrelerindeki tum suyu kaybetme ozelligine sahipken, bazilari da hucrelerindeki suyu oylesine arıtıyormus ki, suyun kristallesme ozelligi kayboluyormus. "Super sogutma" (supercooling) denilen bu islem sayesinde, agacin hucrelerindeki su -38° C'ye kadar sivi formda kalabiliyormus.

Ilginc, degil mi?

4 Ocak 2010 Pazartesi

Bir Kitap, Bir Video

Bir sure permakultur yiyip permakultur ictikten sonra degisik bir kitaba goz atayim dedim. Yanilmiyorsam Vatan gazetesinde yazan Mutlu Tonbekici'den ogrenmistim:
Bir Deliler Evinin Yalan Yanlis Anlatilan Kisa Tarihi. Yazan: Ayfer Tunc
Basladim ve elimden birakamadim. Okumayanlara oneririm.
Ilk firsatta diger kitabini (Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek) okumak istiyorum.

Bari bir yazida tarim, surdurulebilir yasam vs. gecmesin diyorum ama bu konular sadece bizim hobimiz olmaktan cikip, olum kalim meselesi haline geleli beri bu mumkun olmuyor. Az once permakultur-turkiye grubuna yazan Inci Gokmen sayesinde haberdar oldugum bir videoyu da paylasayim:
http://farmersforasustainablefuture.ning.com/video/a-thousand-suns

Dogaya modern yaklasimimiz ile dini bir anlamda bagliyor, bana cok ilginc geldi.
Gamo'lular, arkanizdayiz!

3 Ocak 2010 Pazar

Meyve Agaci Yetistirme


Foto: Laura Ann

Bugun yeni bir sey daha ogrendim!

Fidanliklardan alinan cogu meyve agaci fidesi aşılı oluyor. Diyelim ki bir elmayi yediniz ve cok hosunuza gitti. Cekirdegini ekip te, o cekirdekten meyve elde edebilecek bir agac buyutmeyi basarirsaniz, o agacin ayni lezzet ve kalitede bir elma vermesi cooook dusuk bir ihtimal. Guzel olan su ki, nektarin, seftali, kayisi gibi cekirdegi bademe benzeyen meyvelerde bu sans epey yuksekmis. Yapmamiz gereken islem su:

- Mumkunse yoremizde yetisen meyvelerden -diyelim ki seftali- pazarda aliyoruz. (Erkenci turleri cimlendirme problemi yasayabilecegimizden tercih etmiyoruz.) Begendiklerimizin cekirdeklerini 2-3 gun kurutuyoruz. Kurumus cekirdekleri kirip icinden bademe benzeyen tohumu cikariyoruz. Bu kirma islemi sanirim biraz zorlu. Parmaklara dikkat!

- Bu tohumlari kapali bir kapta ya buzdolabinda ya da serin bir yerde sakliyoruz.

- Bir kac gun ya da bir hafta icinde cimlenen cogu sebze ve cicek tohumunun aksine, bu meyve tohumlarinin cimlenme suresi aylar mertebesindeymis. Mesela seftalininki 2-3 ay! Tohumlardaki dogal cimlenme baskilayicilari kis boyunca suren soguk havadan bahara gecerken cimlenmeyi baslatirmis. Bizim yapmamiz gereken tohumlarin istedigimiz zamanda (bahar basi) cimlenmesi icin, tohumlara "soguklama" (stratification: tohumlari serin ve nemli bir ortamda bekletmek) islemi uygulayarak baskilayicilari sasirtmak.

Bu islemi bahcemizde yapmak bir alternatifse de isi garantiye almak icin buzdolabinda bekletmeyi tercih ediyoruz. Burada kritik nokta islemin ne zaman yapilacagini hesaplamak ki o da son donlarin ne zaman olacagini tahmin edip, ondan tohumun cimlenme suresi kadar geriye giderek bulunuyor. Ama okudugum yazida emin olmak icin son donlardan 4 ay kadar oncesi baslayin diyordu. Ornegin ben seftali tohumlarinin subatta cimlenmesini istiyorsam, kasim ayinda soguklamayi baslatmaliyim.

Once seftali tohumlarini 1 gece oda sicakliginda suda bekletip, ertesi gun icinde nemli funda topragi olan kavanozlara sokup, agzini kapatip buzdolabina koyuyoruz. Bir ay kavanozu unutuyoruz. Bir ay sonra kontrol etmeye basliyoruz. Yeteri kadar zaman gectigine karar veren tohumlar cimlenmeye basliyormus!

- Cimlenen tohumlari ya bahcedeki asil yerine ya da bir sure daha gelisimini takip etmek icin gecici bir kaba aliyoruz. Asil yerini ise, 90 cm. capinda, 30 cm. derinliginde bir cukur kazarak hazirliyoruz. Bu alani ciddi bir sekilde malclayarak, topragi nemli tutuyor, minik fidanimiza besin sagliyor hem de yabani otlari engelliyoruz.

3-5 sene icinde de lezzetli seftalilerimizi yemeye basliyoruz.

Not: Makalenin orijinali icin buraya tiklayin.

1 Ocak 2010 Cuma

Mini Sera

Bitkilerle hasir nesir olmaya baslayaliberi bir sera ihtiyaci epeydir kendini gostermisti. Ancak guzel bir sey yapmaya kalkinca arastirmasindan tamamlamasina epey zaman geciyor. Biz de 2009'un son gunu alelacele basit bir sera yapip tuplerdeki bitkilerimize bir yeni yil hediyesi verelim dedik.



Tasarim internette gordugum birkac "chicken tractor"den araklama. 3 metre ucunlugundaki 3 citayi, kenarlari 1'er metrelik 3 tane eskenar ucgen ile bagladik. Sera dogrudan yere oturuyor. Arka yuzeyine naylonu sabitledik, on yuzeyini istenirse acilip, istenirse altina kivirarak kapatacak sekilde yaptik. Bakalim buranin deli ruzgarlarinda ne kadar dayanacak.