Bayramin ikinci gunu epeydir gitmeyi cok istedigimiz Bozburun taraflarina gunubirlik bir gezi yaptik. Marmaris'ten sonra Datca'ya batiya dogru giderken isaret parmaginiz uzerinde, parmaginizin ucuna dogru yol aldiginizi varsayin. Bozburun denen yer, basparmaginiz gibi oluyor, yani Datca yarimadasina belli bir aciyla guneybatiya uzaniyor. Ha? Bu tariften birsey anlamadiniz degil mi? Iyisi mi haritaya bakin :-)
Yanimiza Uzum ile Zeytin'i de aldik. Epeydir ikisini de arabaya alistirmaya calisiyoruz bu tip yolculuklari rahat yapabilelim diye ama ikisi de hic sevmiyorlar arabayi. Belki ilk 2 yolculuklarindan kotu anilarini bir turlu silemiyoruz. Palamutbukune (virajli, yarim saatlik bir yol) tasima kutularinin icinde goturmustuk ve her ikisinde de indigimizde onlari kusmus, perisan bir vaziyette bulmustuk. Ama epeydir, daha kisa yolculuklarda (Datca'ya, yuzmeye, vs.) yine mizmizlik ediyorlardi ama kusma falan hic olmamisti. Genelde Uzum arabaya biner binmez yatiyor, daha rahat gorunuyor ama aslinda panik oldugundan durumu yatarak idare etmeye calisiyor sanirim. Zeytin ise, ayakta ve bakinarak gitmek istiyor, ama kusacak diye surekli yatirmaya calisiyoruz. O da yatarak gitmeye sinir oluyor.
Velhasil, daha uzun ve virajli bir yola cikiyoruz diye gazete kagitlari, ortuler vs. aldik, ama maalesef su almayi unuttuk. Daha Bozburun sapagina gelmeden Uzum yapti yapacagini. O sirada Pinar hemen yanindaydi ve uyarisiz gelen saldiriya hazirliksiz yakalandi. Ben kopekleri arabadan uzaklastirip biraz hava aldirirken Pinar araba temizligi yapti. Dondugumde olan bitenden eser yoktu, kolonyali mendillerin bu kadar ise yarayacagini ummazdim dogrusu. Yol boyunca onlari rahat ettirmek icin degisik yerlere alip durduk. Ikinci vaka, tam Orhaniye'ye girerken, Uzum on koltugun onunde yerde yatarken patlak verdi. Virajli yolda bir elde direksiyon, bir el gazete kagitlari ile koltugu kurtarmaya calisma bayagi zor oluyor! Neyse, mide bosalinca bir daha bu buyuklukte sorun yasamadik ama sonunda pes edip uykuya gecene kadar epey mizmizlandilar.
Orhaniye'ye tepeden bakmak gercekten bir harika, nefis koylar var. Bir de yuzlerce insanin korfezi bir bastan bir basa yuruyerek gectigi deniz icinde Kiz kumu denen bir yukselti. Insanlar ayak bileklerine kadar suda, uzun bir kervan pozisyonunda, normalde cok derin olmasi beklenecek bir yerde yuruyorlar. Biraz ilginc ama o kadar yolu bir uctan bir uca yurumeye deger mi bilmem.
Yolda Turgut koyunu ve selale yazan bir tabelayi gectik. Sonradan Datca'da ogrendigimize gore orada guzel bir selale varmis, baharda gormeye karar verdik, ama bu yolculukta es gecmis olduk. Son durak Selimiye idi. Bir bogazdan girilen bir korfezin kiyisinda oldugundan, kiyidan bakinca bir gole bakiyormussun hissi uyandiriyor. Denizi cok harika gorunmedi ama kiyi boyunca minik tastan bir yurume yolu boyunca yan yana siralanmis restoranlar ve motel/yuzme yerleri cok cok sevimli idi. Su anda minik ve sevimli tatil yeri listemin basinda. Bu taraflara yolu dusen herkese tavsiye ederim.
Selimiye turunda Uzum ve Zeytin bagli olmadan yanimizda ve oldukca kalabalik yaya yolunda hic sorunsuz yuruduler; aferin onlara. Yine de birseyler yemeden once onlari golge bir yere park ettigimiz arabanin icinde uyumaya biraktik. Boylece hem biz daha rahat yemek yedik, hem de onlar uykularindan olmamis oldular. Kopekleri yaninda dolasmaya alistirmak iyi ama arabada kalmaya da alistirmanin buyuk faydasi var.
Donuste, giderken tepelerden manzarasina hayran oldugumuz Orhaniye'de de durup biraz yuruyus yapalim dedik ama oradaki yuruyusumuz asfaltin kenarinda buyuk hayal kirikligi idi. Belki biz dogru yeri bulamadik, belki Selimiye'den sonra ayni tadi yakalamak zaten mumkun degildi.
Donus yolculugu, yorgunluktan olsa gerek, cok daha sorunsuz gecti. Dondugumuzde Pinar da ben de cok yoruldugumuzu farkettik. Aslinda durmadan gitsek kabaca 1 saatlik yol ama surekli dur kalk bizi epey yormustu anlasilan. Bu Bozburun tarafina ilk kisa bakisimiz. Daha epey geziyi kaldirir o taraflar :-)
3 Ekim 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder