Kendi bahcemiz ile ilgili kafamizdaki sorulari cevaplandirmak uzere okumalar yaptikca kacinilmaz olarak tarim nereden geliyor, nereye gidiyor sorulari da gundeme geliyor. Bir suredir kafamda yavas yavas olusan belli belirsiz bir yargi, gecen gun bir web sitesinde okudugum bir cumle ile iyice netlesti: Modern tarim (makinelesme ile baslayan, tek tip urune ve ilaclamaya, kimyasal gubrelemeye agirlik verilen tarimi kastediyorum), ayni sanayilesmenin fabrikalardaki iscileri isin butununden kopararak onlari islerine yabancilastirmalari gibi, ciftcileri de islerine yabancilastiriyor. Cogu eskiden sahip olduklari derin bilgileri kaybetmis durumdalar. Kaybetmedilerse bile bunu kullanacaklari durumlar ortadan kalkmis durumda. Eskinin kendine yeterli cesit cesit bitki ve hayvanin bir arada yasadigi, her birinin ciktisinin bir digerine girdi olarak kullanildigi karmasik iliskilerle dolu ciftliklerinin yerini her bir tarlada tek tip urun almis durumda. Bu da ciftciyi sentetik gubre ve zirai ilac ureticilerinin kullanim talimatlarini takip eden basit iscilere donusturmus durumda, en azindan isin bilgi yogunlugunu ve narin bir dengeyi yonetme becerisinden kaynaklanan tatminini azaltmis durumda. Ayni gozlem su aralar okumakta oldugum Omnivore's Dilemma kitabinda da var. Bizim buralarda olcek ornegin Amerika'nin ortasindaki kilometrekarelerce misir tarlalari seviyesinde olmasa da problemin kendini gosteris bicimi ayni.
Gorebildigim kadari ile hangi bitki hangi bitkilerle yanyana iyi gelisir, birinin ardindan hangisi ekilir, topragi surmeden nasil iyilestirebiliriz, hangi boceklerle biyolojik olarak nasil mucadele ederiz, bu bilgiler artik pek yok. Tarima yaklasim, hasta bir insani tonlarca ilac ile iyi etme cabasina benziyor. Vucudu uzun vadede saglikli ve guclu yapmak icin ugrasmak yerine surekli kisa vade hastalik ve krizlerle ugrasiliyor. Ornegin toprakta ne eksikse kisa yoldan onu tamamlamaya calisiyoruz, ihtiyaci olan gubreyi verir vermez gozle gorulur bir fark goruyoruz. Topragi surup uzerindeki bir suru organik maddeyi icine karistirarak onu havalandiriyoruz ve yine hizli bir fayda gozluyoruz ama bu sirada topragin icindeki mikro organizmalara, kok sistemlerine, solucan tuplerine vs. buyuk zararlar veriyoruz. Bitkileri beslemek ve zararlilarla mucadele etmek icin karmasik iliskileri anlamak ve ona gore karmasik cozumler uygulamak yerine kendimizi surekli basitlesen ve dogrusallasan bir surecin onemsiz ve yeri geldiginde otomatize edilebilecek bir parcasi olarak buluyoruz. Tecrubeli ciftcilere pek ihtiyac yok cunku gerekli bilgi buyuk tarimsal sirketlerin 3-5 arastirmacisinin kafasinda.
Bu haliyle tarim hem tekduze (tek bitki dik, belli bir takvime gore gubreleme ve ilaclama yap), hem yorucu (surekli capalama, yabani otla mucadele - belki kimyasallar kullanarak), hem de dogaya zarar verici (surekli surmeden kaynaklanan toprak yapisi bozulmasi, topragi su ve ruzgar erozyonuna acik hale gelmesi, tarim ilaclarin pek cok canliyi oldurmesi, ...) Bizim istedigimiz ise bir yandan kendimiz icin saglikli urunler yetistirirken dogaya da zarar vermemek, hatta onun iyilesmesine yardimci olmak, bir taraftan da zevkli ve ogrenmesi bol bir is yapmak. Ve tabii capalama derdinden kurtulmak!
Permakultur tam da burada devreye giriyor. Ilk okumalarimdan edindigim izlenime gore bilgi yogun ve karmasik bir sistem, o yuzden tasarim asamasi ve konumlandirma cok onemli. Ama eger sistem dogru oturtulursa sonrasi oldukca zahmetsiz. Tam bana gore :-) (Capa fobim yuzunden su anda ozellikle sheet mulching'e -katman katman topragi ortme- odaklanmis durumdayim.)
Bu yaklasim cercevesinde asagidaki konular oldukca onemli, her biri ile ilgili bilgi kirintilarim var, daha derin ogrenmemiz gerekiyor:
- Dikim yeri toprak hazirlanmasi. Eger surulmeyecek/capalanmayacaksa uzerine basilmayacak sekilde adacik yaklasimi mantikli gibi.
- Topragin bos kalacagi zamanlar icin ortu bitki uygulamasi, bu sekilde topragi besleme, erozyondan koruma
- Ortu bitkilerini capalamadan toprak ortusu olarak (mulch) serme? Koklerini sokmeme? Anlasilan bazi bitkiler kolay olmeyebiliyor...
Derin koklu ortu bitkileri ile topragin daha altindaki besinleri yuzeye getirme, topragin derinlerini gevsetme. (turp gibi)
- Kalin bir organik ortu ile yabani otlari kontrol etme, capalama yapmama
- Ayni alanda bitki dikim siralarini belirleme
- Beraberce dikilecek bitkileri belirleme
- Zararlilarla mucadele icin ek bitkiler, vs. belirleme.
- tavuklarin ve belki diger hayvanlarin bu dongudeki yeri
Kisa/orta vade amaclarimiz oldukca alcakgonullu. Herhangi bir sebze, meyvede cok ve kaliteli urun almaktan daha onemli olan genel bir uyum ve dengeye ulasabilmek. Varsin sepetler dolup tasmasin, varsin birazini bocege, kusa kaptiralim. Ama sistem kendi kendine yetsin ve disaridan fazla girdi gerektirmesin. Bakalim permakultur uygulamalari kitap uzerinde gorundugu kadar mucizevi etkiler ortaya cikaracak mi. Bu uzun bir yolculuk olacak gibi. Ogrendiklerimizi, deneyimlerimizi burada paylasmaya devam edecegiz.
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Tesbitleriniz çok doğru. Bir kaç gün önce Franda'dan gelen tasarımcılarla yeni trendler hakkında konuşan kızımızın söylediğine göre, önümüzdeki yılların en dikkate değer trendlerinden biri herkesin kendi sebzesini meyvesini yetiştirmesiymiş. Buna bakılırsa bizler trend öncülüğünü yapan, bir anlamda bunun lüksünü yaşayan azınlık olmalıyız :)
Permakültür gerçekten ilginç bir konu. Kavramsal olarak oldukça net. Bazı yöntemleri epeyce tartışma götürür olsa da genel çizgisi itibarıyla özümsenmesi, benimsenmesi gerekli diye düşünüyorum.
Permakultur ile ilk karsilastigimda bir turlu bunun buyuk alanlarda nasil uygulanacagini, yani sehirdeki milyonlara urun yetistirmek icin nasil kullanilabilecegini anlayamamistim. Okumalar arttikca zaten amacin bu olmadigini kavradim. Dediginiz gibi yapilmaya calisilan uretimi insanlara yaklastirmak. Ciftligin, bahcen varsa bu zaten kolay. Ama kalabalik sehirlerde bile oyle guzel uygulamalar yapiliyor ki, basta insanlarin cogu icin pek anlami olmayacagini dusundugum bu hareketin, icine girdikce aslinda ne kadar buyuk bir potansiyeli oldugunu hissetmeye basladim.
Size bahsettigim Masanobu Fukuoka'nin "Ekin Sapi Devrimi" bugun bir arkadasimdan hediye olarak geldi. Sizin burada yazdiklarinizi okuduktan hemen sonra bu hediyeyi almak super oldu. :D
Bizim kitabin gelmesine daha 1 ay falan var. Onden senden bir ozet aliriz artik :-)
Yorum Gönder