Daha onceki bir yazima yorum olarak Evren asagidaki soruyu sormustu:
"Büyük dedelerimizin gecen yüzyilin basina kadar yaptiklari tarimin(hormonsuz, kimyasal ilacsiz, endüstrilesmemis ama bugünkü anlamiyla organik de olmayan?) sorunu ne? Uygulanabilirligi mi yok artik? Permakültürden farki ne?"
Su ana kadar ogrendiklerimin yettigi kadari ile bu soruyu cevaplamaya calisayim. Oncelikle permakultur kendine dogayi ve dogada da en dayanikli, en uretken, cesitliligi en yuksek olan ormani model olarak aliyor. Yani amacimiz icine olabildigince isimize yarayacak bitkileri yerlestirdigimiz, yani insan acisindan da uretkenligi yuksek olan bir orman elde etmek.
Boyle bir ormanin karakteristik ozelliklerine bakinca sunlari goruyoruz:
- Cesitlilik ve bu cesitler arasindaki iliskiler ve biribirini destekleme cok zengin
- Zaman gectikce ortam fakirlesmiyor tam tersine toprak kalitesi basta olmak uzere, yasayan herseyin cesitliligi artiyor (tabii afetler bir tarafa)
- Boyle bir ortam self-sustaining, yani kendi ayaklari uzerinde duruyor, disaridan yenilenebilir olmayan girdiler olmadan kendini gayet guzel idare ediyor.
Buna karsilik tipik bir tarim arazisinde
- Cesitlilik cok az, cogu zaman bir.
- Zaman gectikce ozellikle toprak fakirlesiyor
- Disaridan surekli eklemeler, beslemeler olmadan kendini idare edemiyor. Kacimiz bir tatil donusu bahcemizi zavalli bir halde bulmusuzdur degil mi?
Bu zenginlik ve direncliligi saglamak icin permakultur:
- daha en bastan suyu toplayacak sekilde araziyi yapilandiriyor ki surekli sulamaya ihtiyac gostermesin
- agaca cok onem veriyor, bitkilerini agaclar etrafinda kumeler halinde biraraya getiriyor ve ormanin katman katman dikey zenginliginden faydalaniyor. Bu birlikteligin topragi surekli zenginlestirici yapisini taklit ediyor.
- topragin surekli hirpalanmasini engellemek icin yillik bitkiler yerine cok yillik bitkileri on plana cikariyor.
Permakultur'u bu sekilde tanimlayinca (ileride kitaplardan daha guzel ozetlemeler yaparim, su anda eminim bircok seyi eksik birakiyorumdur) eski usul tarim konvansiyonel tarim ile permakultur arsinda bir yere denk geliyor. Aslinda insanlar tarimi kesfedip de sadece kendi istedikleri urunu yetistirmek uzere cesitliligi azaltmaya basladiklarindan beri permakulturden uzaklasiyorlar. Tarim yapmak icin agaclardan arindirilan, surulen ve eski zenginligine gore daha az sayida urun dikilen her yerde fakirlesme basliyor. Ancak bu makinelesmeye kadar oldukca yavas ve kucuk olcekli oldugundan zarari o kadar gozle gorulur olmuyor. Aslinda ozellikle kizilderililer ya da aborigin'ler gibi topluluklarda permakultur prensipleri daha yakin zamanlara kadar tasinmis ve gunumuzun permakulturculeri bunlardan cok faydalanmislar. Ama kendi minik bahcesinde tarim yapan amca/teyze bir tarafa birakilirsa eski dunyada tarim maalesef uzun yillardir verimli yerleri hoyratca ekip bicip tuketip yeni yerlere goc etmek seklinde yapiliyor. Inanilir gibi degil ama Afrika'da Buyuk Sahra ve Amerika'da Sonora colleri insan (tarim) eliyle uzun zaman icinde yaratilmis coller. Ortadogu ve Anadolu'da tarimin etkisini su anda nasil bir cografyada yasadigimiza bakarak gayet guzel anliyoruz. Avustralya'da lise ogrencileri ulke capinda tatli sulari analiz edip olcumlerini birlestiriyorlar. Su anda deniz suyundan 3 kat fazla tuzlu nehirler var orada.
Sonuc olarak kimyasallar kullanilmiyor olusu tek basina iyi bir tarim yapildigini gostermiyor. Eger bir yerde en verimli ust katman surekli azaliyorsa, giderek daha fazla nadasa birakmak gerekiyorsa tarlalari ve bocekler/hastaliklar cok fazla zarar veriyorsa, toprak surekli tuzlaniyorsa yanlis giden birseyler oldugu acik. Burada onemli olan cozum gibi sunulan ama aslinda isleri daha kotu yapan kimyasallara (gerek gubre gerek ilac olarak) yani petrole basvurmak yerine gercekten surdurulebilir ve ilk darbede yikilmayacak direncli bir sistem yaratabilmek.
28 Eylül 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Anladigim kadariyla permakulturun bir tanimi da topragi oldurmeden yapilan tarim. Peki simdi sormak lazim... Su anda butun dunya permakultur uygulamaya baslasa yani bir onceki nesilden aldigimiz topragi ekip bicip bir sonraki nesle ayni verimlilikle devretmeyi becersek, acaba bu sekilde yapilan tarimla dunya kac kisiye doyurabilir? Yani gelecek nesillerin topragini collestirmeden 7 milyar insani doyurabilecek mi bu gezegen?
Tesekkürler! Gidanin etrafinda oynana oyunlari derinlemesine ögrendikce permakültür daha da dikkatimi cekiyor. Sizin "sahadan" vereceginiz haberleri de merakla okuyor olacagim.
Yorum Gönder