Bill dedenin (Turk Permakulturculer, Bill Mollison'a boyle hitap ediyorlar :) kitabi, katildigimiz ilk permakultur calistayi oncesinde elimize ulasti. Dogrusu bakacak zaman olmadi. Simdi kitapla gelen bir CD'ye bakiyorum. Bill Mollison'in 1981'de Amerika'da Rural Education Center'da duzenlenmis bir permakultur calistayindaki konusmalari yaziya dokulmus. Internetten pdf olarak indirilebilir. Adamin bilgisine sasmamak mumkun degil. Her ne akdar konusma 1981'den ve bir cok degisiklik olmussa da, olanlarin Bill dedenin tezlerini daha da dogrular nitelikte oldugunu dusunuyorum.
Konusmasinin basinda, "Toprak" basliginin altinda bir takim carpici bilgiler vermis:
- 1950'den once dunya yuzundeki toraklarin %50'sini kaybettik.
- 1950'den bu yana (1980'lere), kalan topragin %60'ini da kaybettik. (Gecen 30 yilda ne kadar daha topragin yokolmus oldugunu tahmin edelim bakalim!)
- Yagmurlar ve bitkiler sayesinde yeni toprak olusmaktadir ki bu miktar ortalama 1 ton/donum/yil. Kurak iklimli yerlerde bu miktar daha da azaliyor.
- Peki 1980'lerde, islenen topraklardaki toprak kaybi ne kadarmis? Ortalama 7 ton/donum/yil arasinda! Misir islenen yerlerde bu miktar 125 ton/donum/yil kadar cikabiliyormus.
- Bunun sebebi de cok basit: TOPRAGI SURME (yani topragi alt ust etme)
- Topragi surerek topragin direk kaybina sebep oluyoruz. Bir diger sebep ise "collestirme". Avusturalya'da 1980'de 200,000 donum arazi tuzlanma yuzunden kullanilmaz hale gelmis. (1) Buna sebep olan sey ise yeralti sularinin kullanilmasi. Su konusu icimi kanatan baska bir konu, ve bir baska yazida isleyecegiz.
Misir uretimi cok ilginc. Kendi basina bir konu aslinda. Sadece burada sunu soylemek istiyorum: Iowa'da su anda donumlerce misir uretiliyor. Bu alanlar dunyadaki en zengin topraga sahip. Ilk olarak, 10,000 yil once Wisconsin buzulunun yarattigi bu zengin alivyonlu topraklar, ardindan her 10 senede 2.5-5 cm daha eklenmis. 1900'lerin ortasinda, bu topraklarin ilk sabanla "desilmesine" dek bu alanlarda envai cesit cayir yetisirmis. Ingilizce'de "topsoil" denen verimli, icindeki bakteri, solucan, mantarlar gibi organizmalarla "yasayan" bir ag olan topragin derinligi su anda 60 cm. Bir parantez acayim: bu derinlik cogu arazide ortalama 30 cm. civarinda. Verimliligi dusunebiliyor musunuz? Pekiiii, tarim yapmak icin bu topraklarin ilk surulmesinden once bu derinligin 120 cm. oldugunu soylesem... (2)
Topragin surulerek islenmeye baslanmasi, ardindan "yesil devrim" ile monokultur (cesitliligin yokolmasi), sulu tarim (yeralti sularinin kullanilmasi), tohumlarin islahi (yerel ortamda yuzlerce yil evrimlesmis turlerin yokolmasi), kimyasallarin kullanilmasi (pestisit ve kimyasal gubrelere bagimlilik, hayvan ve bitki turlerinin yokolmasi, insanlar uzerinde henuz bilmedigimiz yan etkileri ki Penny bizim kurs sirasinda insanlarda ostrojen hormonunun arttigini, bunun ureme problemleri yaratmaya basladigini soylemisti) toprakta derin yaralar acmis durumda.
Farkindayim hemen akillara konvansiyonel tarimin zamaninda kitligi onledigi geliyor. Baska turlusunun olurlugu hemen sorgulaniyor. Su ana kadar ogrendigim kadariyla alternatif "yerel tuketim" ve permakultur! :) Yavas yavas ogrendiklerimizi sizlerle paylasacagiz. Ama bu arada su videoyu izleyebilirsiniz.
(1) PDC_ALL.pdf- Bill Mollison
(2) Omnivore's Dilemma- Michael Pollan (Turkcesi: Etobur-Otobur Ikilemi)
29 Eylül 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Permakultur teknigi konvansiyel tarim teknikleri ile uretim miktari acisindan nasil duruyor bir bilgi var mi?
Permakultur'un uzun vadedeki yararlari bariz, ancak kisa vadede uretim miktari konvansiyel yontemlerden cok daha az olursa yaygin benimsenmesi zor olur gibi.
kısa vade veya uzun vade diye karşılaştırabilecek vakit kaldığına da inamıyorum ben artık.
öyle bir irade gerekli ki, uluslarüstü ( kesinlikle şu anda ütopya - baksanıza birbirlerinin gırtlağını sıkmaktalar sürekli ) irade göstererek ne kadar radikal önlem varsa harekete geçirilmeli.
yoksa korkuyorum kıyamet gibi tek celsede değil de kanırta kanırta olacak bir şeyler :(
Yorum Gönder