C.tesi gecesi, sabaha karsi, karavanda bir tikirti ile uyandik. Mutfaktaki lavabonun altindaki dolaptan geliyordu ses. Bir sure yataktan kalkmadan dinledik. Sanki tikir tikir bir sey yuruyor gibi. Acaba fare mi dedik. Normalde o dolaplara bir sey girmesi mumkun degil. Karavanda giderken acilmasin diye cok siki yapilmis kilit mekanizmasi. Ama lavabonun alti oldugu icin belki de lavabo giderinde bir aciklik falan vardir diye dusundum. Sonra Tugrul kalkti, gurultulu bir sekilde, terliklerini vurarak yurudu. Yooo, bizimki pek de etkilenmedi bundan. Tikirtilar devam. Tugrul bir sure sonra eliyle dolabin kapagina patir patir vurdu! Hala..... Inanamadik. Herhalde dedik, fare degil bu. O saatte ne yapabiliriz, vurduk kafayi yattik! :) Ertesi sabah, sun room'da, fare olasiligina karsi, elimizdeki yastik, bavul, vs. ile girebilecegi yerleri tikayip, ona kapilara dogru bir yol yaptik. Kapilari actik, Tugrul eline eldivenleri giydi, ve de supurgeyi aldi. Ben de calistigimiz yerdeki oturma grubunun tepesine ciktim! Tugrul dikkatli bir sekilde lavabonun altindaki dolabi acti. Gorunurde bir sey yok, teker teker icindekilerini bana verdi, ben de yigmaya basladim. O dolap bos. Yanindakini, sonra da onun yanindaki 3 dolabi bosalttik. Hic bir sey cikmadi! Sonra yeniden herseyi yerine yerlestirdik.
Sevinmeli mi uzulmeli bilemiyorum! Bu kacinci bosaltip yerlestirme artik...
28 Temmuz 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder