28 Ağustos 2008 Perşembe

Item ailesi burada

Itemleri buraya gelmeleri icin ikna etmek zor olmamisti, keyifle soyluyorum ki buraya daha coook gelecekler!:)

Gerci Korman'in motoru bozuldu, gece fotograf cekecegim diye flash'la gozlerinde gecici gorme kaybi yarattim ama moraller hala yerinde. Bu arada bizim Jenkins'in cocuklara uygunlugu (her durumda!) hem Korman hem de Sude tarafindan kanitlandi!

Bilmem bazi arkadaslarimiz mesaji aldilar mi!;)



Ari viz viz viz

Gecen gun kopeklerle yuruyuse ciktigimizda, koyun delikanli kopeklerinden Pasa'nin karsidan geldigini gorunce, panik icinde kendimizi daglara cikan patika yola attik. Aslinda problem kucuklerden cok Layka. Kucukler kendini cok guzel idare diyor buyuklere karsi ama Layka buradaki onca duzelmesine ragmen, diger kopeklere saldirma huyundan vaz gecmedi!:(

Neyse, o yolun sonunda ari kovanlari var. Aksam saatleriydi. Hemen her kovanin girisinde arilar kume olmus, birbirlerinin ustune yigilmislar. Hatta bazi kumeler, kovanin girisindeki tahtanin altina dogru sarkmis, bazen de o tahtanin alt ve ustundeki yigini sadece bir kac ari tutuyor! Kovanlara yaklastikca acayip bir homurtuya benzer ses duyuyorsunuz. Ikinci kez oraya sirf videoya cekmek icin gittik. Videoda ses o kadar belli degil ama dikkat ederseniz, gerideki o ugultuyu duyacaksiniz.



Bu yiginlarin aricilarin tabiriyle "ogul verme" durumu yuzunden mi, yoksa "aksam kovana gec gelen disarda kalir" durumu yuzunden mi oldugunu anlayamadik. Bir bilene sormak lazim! Tugrulunkiler burada iken nefis kekik bali aldigimiz koyluler var, onlara soralim, size de anlatiriz...

22 Ağustos 2008 Cuma

Ya herru ya merru (Diger deyisle sarap mi sirke mi bu isin sonu)

Bugun Bengt'ten aldigimiz tarife gore ilk sarap denememizi baslattik!

Malzemeler:
1. 20 lt.lik su damacanasi (icinden 20 lt sarap cikacak demek degil tabi bu! Elimizde Bengt'ten kalan neler varsa, onlari kullaniyoruz bu ilk deneme icin.)
2. Damacanin agzini kapamak icin mantar
3. Mantara takilacak, henuz adinin ve de ne ise yaradigini cok bilemedigimiz plastik aparat
4. 2 cimcik kuru maya (aslinda sarap icin olanlari varmis ama bununla idare ettik. Eger sarap yerine sirke cikarsa bahane cok!:)
5. Uzum

Hazirlanisi:
1. Uzumler toplanir
2. Uzumler toplanirken arkada ayi gorunce icin bir hos olur (Bakiniz bir onceki blog)
3. Guzelce yikanip, saplarindan ayiklanir
4. Eller tertemiz yikanip, uzumler mincirilir. Dogrusu aklimda hep, su eteklerini bellerinde toplamis, baslari ortulu, ayaklariyla uzum ezen balik etinde kadinlar vardi ama bizle idare edin artik)
5. Diger tarafta yarim bardak suyun icine azicik seker ve maya koyup kabarmasi beklenir
6. Ezilen uzumler su damacasina konur (20 lt'lik damacanin icindeki uzum miktari gorulunce, "bundan bir sise cikarsa ne ala" diye hayiflanilir. Gerci isin iyi tarafi da su, eger sirkeye donusurse, cok fazla uzum ziyan etmemis olacagiz)
7. O plastik aparatin yarisina kadar su konup, mantara sokulur
8. Kabarmis maya sarap damacasina eklenir ve mantarla agzi kapanir

Bengt'in dedigine gore her gun 3-4 kere calkalayacakmisiz. 15 gun sonra sarabimiz hazir olacakmis. Internetten bu sabah hizlica bir arastirdik. Cok detayli bilgiler vardi! Dun konustugum yegenim de testide yapip, topraga gomen birinden bahsetti! Ilk deneme icin bunlar bizi asti ve de bunaltti; sonucta Bengt'in dedigi gibi yapmaya karar verdik. Bu ilk tecrubenin sonuclarina gore, onumuzdeki sene daha farkli bir yontem izleyecegiz.

Hadi bakalim, hayirlisi!





Sarap icin uzumleri toplayalim artik

Epeydir aklimizdaydi da ancak bugun firsat bulabildik. Bengt'ten arsayi satin alirken sarap yaptigini duydugumdan beri heyecanla bugunu bekliyordum. Sonunda sabah serinliginde uzumleri topladim.

Fotograflara bakarken Tugrul'la konusuyorduk; aslinda pazardan aldigimiz uzumlerden hic farki yok ama yine de o sabah gunesinde belki, renkleri o kadar guzel geldi ki bana! Keske fotograf yerine sizler de burada olup gorebilseydiniz...

Asmalardan iki tanesi disinda cok ciddi uzum cikmadi. Ancak bir kucuk plastik kabi doldurabildik. O asmalardan birinin tam arkasinda, gokyuzundeki ayla birlikte manzara yalniz gercekten cok hostu.





21 Ağustos 2008 Perşembe

Bengt ve Petros

Bu oglen Bengt (arsamizin onceki sahibi) ve kopegi Petros bize geldiler. Bengt daha once bir Alman cift'ten bizim icin aldigi cim trim etme aletini geri almaya gelmisti. Layka ne yazikki Petros ile anlasamadi (ne ilginc!). O yuzden onu Bengt'ler iceri girmeden bagladik. Ama yine de kiyamet koptu tabii. Layka abilerinden ne yapmalari gerektigini ogrenen cuceler de yaygarayi kopardilar. Anlasilan iyi bekcilik yapacaklar. Gerci sonradan Petros'a epey yalakalik yaptilar ama pek yuz bulamadilar. Bengt'e de bir zaman sonra sokulmaya basladilar. Sevindirici cunku diger insanlara karsi cok tirsaklar, bu ileride saldirgan davranislara donusebilir. Onlari acilen daha fazla insan ve kopek icine cikarmamiz lazim. Yoksa basimiza yeni ve daha iri Layka'lar alabiliriz!

20 Ağustos 2008 Çarşamba

Cuceler yuruyuste

Bizim ufakliklar ile artik yuruyuslere cikmaya basladik. Tasma kayislarina iyice alistilar. Yine de ikisi birden bazen dolanmalar oluyor. O yuzden bir sure sonra cikariyoruz. Erkek olan (siyah) gayet guzel yanimizda yuruyor ama disi olan biraz dagiliyor. Burun yerde heyecanli bir sekilde dolaniyor etrafta ama neyseki islikla yanima cagirabiliyorum. Uslu cocuk egitimlerine fazla gecikmeden baslamakta fayda var.

Size bir de video, siyah olanin cimende komando surunusu...

Buyrun, uzumumuzden yiyin



Yesil cimen, sari tabak ve mor uzum! Istah acici, di mi?

Misafirleri birbirine ekledik

Datca ile ilgili reklamlarimiza dayanamayarak, tatillerini burada gecirmeye karar veren Mustafa ve Cigdem'i de Datca'yi Sevenler Klubune aldik! Eger bizi kirmamak icin demiyorlarsa, gercekten de Datca'nin sessizligini ve denizini cok sevmisler. Sicaktan da bizim buyukler kadar sikayet etmiyorlar!;)

Dip not: Mustafa ile Layka coook iyi anlastilar. Layka, artik misafirlerimizi cok guzel karsiliyor.

Ankara'daki minikler

Bu kadar tatli olmamali bu yavru kopecikler!

Gecen hafta sonu, Tugrul'unkiler bizde iken, Sinan Ankara'dan aradi. Anne-babaya caktirma girisi ile, su anda evde 2 tane 1-1.5 aylik, biri disi, digeri erkek iki yavru kopek oldugunu soyledi. Arkasindan gelen soru: "2 tane daha yavru kopek ister misiniz"!:) Tabi akillilar, bizi ikna icin bir de fotograflar gondermisler ki! Dayanmak mumkun degil. Bizim cirkinlerin aksine, nasil tatli, guzel kopekler. Icimiz gitti ama su anda zaten dagilmis vaziyetteyiz. Goruldugu gibi, bir kac gundur toparlanip blog bile yazamadik!:) Cok dusunduk, icimiz kan aglayarak hayir demek zorunda kaldik. Zeynep, erkek olana guzel bir yuva buldu. Simdi geride disi kaldi. Sanirim, Tulay anne donup de yavruyu gorunce, birakmak istemeyecek!:)

14 Ağustos 2008 Perşembe

Layka: Canavar bekci kopegi!

Dun cok sicakti! Evdeki yani karavandaki klima bile yetmiyordu. Bunalmis bir sekilde calisirken birden Layka'nin havlamalariyla irkildik. Bu arada gurultuye korna sesleri eklendi. Biz panikle ustumuze dogru durust bir seyler alip disari firladik. Tugrul onden gitti, o arada ben birinin "abi baglasaniz su kopegi" dedigini duydum. Tugrul tasmayi alip geri giderken, "Ezel (bizim koyden) gelmis ama cok garip, ne yapiyordu ki orada!" dedi. Anlamadim bir sey. Ben de arkadan yetistim. Ezel bizim kocaman keciboynuzu agacinin yaninda, arabayi kendine siper almis, arsanin arka kapisinin disinda, motosikletin ustunde bir cocuk ve elinde Layka ile Tugrul! Ilginc bir manzara idi. Ortaya cikti ki baska birilerine gitmesi gereken kocaman bir boya kutusu bize gelmis. Ben o arada Ezel'in elinde kan gordum. "Aman Ezel, kopek mi isirdi yoksa" dedim. Ezel de agaca bakip, "yok, agactan inerken oldu herhalde" demez mi! Anlasilan, Layka uzerine gelince, panikle agaca tirmanmis!:) Ozurler diledik, aksam Datca'ya giderken evlerine ugrayip iyi oldugunu kontrol ettik.

Layka onlari iceri girene kadar farketmedigi icin, yazik, eve cok yaklasmislar ve Layka birden uzerlerine gelince cok hazirliksiz yakalanmislar. Tugrul da Ezel'i tam agactan inerken gormus ve de "allah allah, keci boynuzu mu topluyordu, ne is!" diye dusunmus. Aklimiza hic gelmedi ki!:)

Eylulde gelecek olan ablamlara iki tane "Dikkat! Kopek var" levhasi ismarlamak farz oldu.

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Buyuk misafirler

Dun Tugrul'un anne ve babasi da sonunda bizi ziyarete geldiler. Aslinda planlar, bizim Temmuz basindaki gelisimizden hemen bir hafta sonra gelmelerine goreydi. Sadik baba, bir kalp sikintisi gecirip bir anjiyo daha oldu. Gelmelerini ertelediler. Bugun Sadik baba ile telefonda oglen icin planlar yaparken, birden "ben 'extrasistol'(Kalp atisi duzensizligiymis galiba. Biz de yeni ogrendik.) geciriyorum, biraz uzanayim, sonra konusuruz" deyince keske biraz daha erteleselermis dedik!:( Biraz once konustuk, uyanmis, dinlenmis ve de acikmis! Bu iyiye isaret!:)



Dun Layka onlarin geldigini gorunce cok sevindi. Tabi ki bizim ufakliklar da sevindiler ama gostermediler!;) Uyumalarina devam ettiler, acikip uyaninca, karinlarini doyurup bosaltim yapinca marifetlerini tek tek gosterip herkesi cok guldurduler. Ara da Layka ile oynamayi bile becerdiler. Layka yanina gelmelerine artik izin vermeye basladi.



Biraz once Cagrilari gonderdik. Bu aksam gidip Tulay anne ve Sadik babayla guzel, sakin bir aksam gecirelim bakalim.

Esek Arisi: 1 - CirCir Bocegi: 0

Yasam mucadelesi tam gaz devam ediyor:

Komik Kopekler

Bu yavrular cok komik. Gerci hangi kopek yavrusu degil ki!

Surekli karavanin altina girip oraya atilmis seyler agizlarinda cikiyorlar disari. Neler buluyorlar, neler; hortum parcasi, boya fircasi, kesilmis pet sise, ayakkabi tabanligi, ... Bazen de en serin yer olarak oraya girip orada uyuyorlar. Ama elektrik kablolari falan da var ve bunlar her gordukleri seye bulastiklarindan cok korkuyoruz, girmelerini engellemeye calisiyoruz ama ne kadar kaparsak kapayalim, girecek bir delik buluyorlar.



Ipe bagli olarak (evet tasma kayisi olarak bildiginiz kalinca bir ip kullaniyoruz, boyunlarina uyacak tasma yok) yurume egzersizleri son derece basarili gidiyor. Yatislar surekli sirtustu.

Layka onlara her gecen gun biraz daha alisiyor ve sokuluyor. Onlar da biraz daha sakin gidebilseler Layka'nin uzerine...

Ufak olani kendini dupeduz kedi zannediyor. Asiri merakli ve oyuncu. Asagida kozalak ile oynayisi:

12 Ağustos 2008 Salı

Jenkins'de de problemler!

Hatirlarsiniz kompost yapan tuvaletimizi 25 Temmuz'da acmistik. Ilk 2 hafta hersey gayet yolunda gitti. Gercekten de ne koku ne sinek. Ancak sonra 2 hata yaptik:
1. Nasrettin hocanin esegi misali sorun yaratmadan en az kullanabilecegimiz uzerini ortme materyali (kesilmis cim kullaniyoruz) ne kadar denemesi yapmak
2. Mutfak artiklari aslinda basta kokmuyor. Yemek yaparken bir kenarda biriktirdiginiz domates, patates, vs. kabuklarini dusunun. Ama onlari agzi kapali bir kaba koyar da 2-3 gun birakirsaniz kokmaya basliyorlar. Klasik oksijensiz ortamda faaliyete gecen bakteriler probemi. Ne hikmetse bunu curumeye baslamanin iyi bir isareti olarak degerlendirdik. Buyuk hata! Ustelik baskalarindan da ithal ederek artirdigimiz yuklu miktarda curumeye baslamis mutfak atigini bir kerede ekledik. Uzerini de olmasi gerekenden cok daha az kesilmis cim ile kapattik.

Ve ardindan davetsiz misafir sinekler... 2-3 gun icinde sayilari giderek artti.

Durum acil onlemler gerektiriyordu. Hemen yakindaki bir marangozdan talas aldik. Uzerini guzelce 4-5 santim kalinliginda talas ile orttuk. Jenkins videolarini bir kez daha seyredip bilgi tazeledikten sonra talasin da uzerine bahcedeki sararmis otlari saman gibi kesip kalinca bir tabaka da ondan orttuk.

Bugun itibari ile sinek kalmamis durumda. Sadece kullanim biraz degisti. Artik kullanim oncesi samanlari kenara cekme, kullanim sonrasi yine eskinden oldugu gibi bir miktar cim kullanip, ardindan kenara cekilen samani uzerine cekme seklinde olacak uygulama. Bakalim bu nasil isleyecek. Sizleri haberdar ederim...

11 Ağustos 2008 Pazartesi

Barinakta problemler

C.tesi gunu Palamutbuku yolunda daha once de bahsettigimiz, Avusturyali bir ciftin ilgilendigi hayvan barinagina ugradik. Hem onlarla tanismak, hem de bizim yavrularin annesine bir yuva bulmak icin. Oldukca icerlek bir yerde, kocaman, tertemiz oldugu belli olan bir yer. Ama in-cin top oynuyor, kopeklerin oldugu yere giden demir kapilar kapali, giristeki tek katli minik binanin kapisinda bir muhurle tutturulmus bir yazi! Ne is diye baktik. Bina bir takim yapi kurallarina uymadigi icin muhurlenmis!

Once moral bozuklugu ve her turlu olumsuz seyi dusunduysek de, olaylar farkli cikti. Bengt'e soylemistik, o da bugun bize ugradi. Sarap yapmak icin kullanilan bir aparati vermek icin. Ya diyorum ya, adam coook iyi! Her neyse, konumuza donersek, Bengt'in soyledigine gore, barinagin acildigi yillarda yabancilar TR'de mal sahibi olamiyormus. Onlar da barinagin yapildigi araziyi, burada bir Turkle evli, Isvicreli bir kadinin (Yolande) ustune yapmislar. Yakinlarda, artik yabancilara da mal sahibi olma izni verilmis. (Simdi bunu buyuklere soylesem, "iste TR'yi boyle satiyorlar" derler. Benimle iddiaya girmeyin!:) O yuzden arazi el degistirmis. Ancak, bir takim isim degisikligi duzeltmelerini yaptirmadiklari icin bina kapanmis.

Kisaca, o kadar da kotu degilmis problemler! :) Sarap nasil yapilir konusunu merak edenler icin, baska bir bloga...

Yangın

Türkiye'nin pek çok yerinde çıkan yangınlardan biz de nasibimizi aldık! Kardeşim Çağrı, kız arkadaşı, onun kardeşi ve arkadaşı 4 kişilik bir ekip olarak Datça'ya geldiler. Cuma akşamı onların kaldığı yere aksam yemeğine gittik. Yemek sırasında burnumuza yanık kokusu geldi. Yakınlardan bir yerden geliyor sandık, ne bilelim taa bizim köyün yanında bir yerlerin yandığını.

Köpek yavruları yüzünden saat 11 gibi kalkmak zorunda aldık. Köy yoluna dönerken bir polis arabası gördük, anlamadık orada ne yaptığını. Daha ilerleyip köyün içine geldiğimizde bizim tarafa dönen yolun jandarma tarafından kesildiğini gördük. O zamana kadar yanik kokusunu unuttuğumuzdan iyice şaşırdık. Ama ilerdeki itfaiye arabasını görünce eyvah yangın bu diye bizde şafak attı. İnsanın aklına hemen en kötüsü geliveriyor. Tamam dedim herhalde bizim orası yanıyor! Köpeciklere hemen gitmek istiyoruz ama jandarma önce bırakmadı. Köyde oturduğumuzu söyleyince izin verdiler. Kendimizi bostancığa zor attık. Baktık herşey yolunda. Hatta havayı aydınlatan bır yangın işaretine de rastlamadık hemen çevremizde. Köyden Özgür'ü arayınca o bize yangının bize 2-3 kilometre uzakta olduğunu ve kontrol altına alındığını söyledi. Böylece nispeten rahat bir uyku uyuduk.

Sabah erkenden Layka'yı alıp yangın yerini görmeye gittim. Vardığımda hala 7-8 kamyon, 9-10 minibus ve bir sürü insan görmek beni şaşırttı. Kimi arabaların içinde uyukluyor, kimileri ise yangının uç noktasına hala su sıkıyordu. Demek tam olarak emin olmak için beklediler, belki de gece boyu çalışmaya devam ettiler. Oradan bakınca durumun vahametini biraz daha anladım. Köy rüzgarın yönü doğrultusunda tam yangının yolu üzerindeymiş. Zamanında söndürülmemiş olsa şu anda çok daha farklı bir yazı okuyor olabilirdiniz.

Yanan alan tam olarak orman değil, içinde çam ağaçları da olan birkaç kilometrekarelik fundalık bir alan. Sert rüzgara rağmen kolay kontrol altına alınmasının sebebi de bu olsa gerek.

Şimdi köyümüzün batısında kocaman kara bir leke gibi duruyor bu alan. Bakalım doğa kendini ne kadar zamanda yenileyecek, ilk hengi bitkiler geri gelecek?

8 Ağustos 2008 Cuma

Güneş'ten enerji

Bostancık'ta uzun vadede enerjimizin en azından bir bölümünü kendimiz elde etmeyi düşünüyoruz. İlk mantıklı alternatif bir rüzgar tribünü. Ama daha araştırma yapmaya başlamadık bile. Ne kadar bir yatırımla ne kadar enerji elde ediliyor, bu toplam tüketimimizin ne kadarını karşılayacak hiç bilmiyorum. Bu arada Kızlan köyünün hemen arka tepelerinde 39 büyük tribünün inşaatı şu anda devam ediyor.

Tabii akılda her zaman güneş enerjisini kullanmak var ama teknoloji giderek ucuzlasa da hala çok verimsiz. Kardeşim Sinan bir yazı göndermiş, beni oldukça heyecanlandırdı. Daha epey beklemek gerek ama işimize yarar birseyler çıkacak galiba...

7 Ağustos 2008 Perşembe

Ceviz agaci

Dun aksam da Ergul ve Alaattin ile birlikteydik. Bizi aksam caya cagirdilar. O oglen yeni yavru kopeklerimiz oldugunu konusmustuk. Alaattin'in yavrularla ilgili bir takim planlari vardi ama biz getirmeyince suya dustu, biz de Alaattin'in yaptigi lezzetli bademli kurabiyelerle (tek tek rendenin en ince yeriyle rendelenmis bir avuc bademle yapilmis!), Ergul'un yaptigi nefis tava boregini yemis olduk bahane ile!;)

Bu arada ilk gidisimizde, bahcelerindeki ceviz agacindan, taze, acayip lezzetli cevizler yemistik.



Alaattin ellerini minimum boyayarak, nasil soyulacagini ogretti, Ergul de kendi ceviz agacimizi nasil dikicegimizi ogrenip bize soyledi:

1. Eylul ayinda Alaattin'in annesi aranir, 5-6 tane kabugu acilarak yere dusmus cevizlerden rica edilir.
2. Hemen saksilara, humuslu topraga dikilir.
3. Subat-Mart ayinda topraga gecirilir.
4. Ozenle sulanip, ara ara konusulur, hal hatir sorulur. (Bu benden. Annem cicekleriyle hep konusur)

Elimde su anda Onder'lerden gelen yeni dunya cekirdekleri de var. O biraz daha zahmetli. Yeni dunya agaci tohumdan dikilirse eger, meyve vermesi icin 2-3 yasinda iken asilanmasi gerekiyormus. 2-3 sene sonra Demet (Onder'in ablasi, cekirdekleri de gondermisti) asi icin dal da gonderecegini soyledi!

Ergul ayrica bize Palamutbuku'nde yasayan, yoresel otlari cok iyi taniyan "Mehmet amca" ile kizi "Meral"den bahsetti. Ilk firsatta onlarla tanismali, belki keciboynuzu pekmezi ve tozu nasil elde edilir, biliyordur.

Insanin arkadaslarinin olmasi ne guzel!

Keçiboynuzu

Birkaç keçiboynuzu ağacımız var, meyveleri dökülüp duruyor. Birtürlü nasıl değerlendirebileceğimiz öğrenemedik, doğrudan yemek dışında. İlk denediğimde pek sevmedim ama insan azim etmeyegörsün... Artık öğledensonra çayları yanında kurutulmuş meyvelerin yanına yeni bir ek var. Hem de kendi takır takır kuru zaten! Bir de şu köpekleri alıştırabilirsek yere dökülenleri yemeye... Bir taşla 3-5 kuş.

Nöbet değişimi

Ufaklıklar altlarını tutmayı çabuk öğrendiler. Dün gece 11'den sabah 6'ya kadar uyudular. Ama biz yine de saati 3'e kurmuştuk, ses çıkmadıüını görünce tekrar yattık. Ama ondan sonraki uyku "acaba sesleri çıkıyor mu" diye dinlemekten pek verimli olmadı :-(

Bu sabah nöbet değişikliği var...

6 Ağustos 2008 Çarşamba

Layka'nın Yeni Yeri


Zavallı Laykacık sürekli üzerine gelen minik gremlinlerden kurtulmak için kendine daha uzakta bir yer seçti. Bence iyi de etti, çim üzerinde daha serindir.

Sabah sabah....

Bu ufakligin basimiza bir is acacagi belliydi!

Dun gece cok guzel gecti. Sadece bir kere kalkarak geceyi gecirdik. Sabah Tugrul 6'da zipladi. Yavrularin yanina gitti, ben biraz daha uykuya devam etmek istediysem de birilerinin bagirislari ve de Layka'nin ulumalariyla firladim. Disarda manzara su: Layka minik tepenin ustunde havliyor, yan taraftaki duzluk yerde (su anda yavrularin kaldigin yer), Tugrul ayaklarinin dibinde yavrular, asagi dogru dikkatle bakiyorlar! :) Ben yavrulari devir aldim, Tugrul da Layka ile asagi inip durumu kontrol etmeye gitti. Ben de yavrularla oynadim biraz. Ufaklik (disi olan) acayip cadi. Abisiyle cok guzel oynuyor, onun ustunden inmiyor. Cok keyifliydiler. Sonra Layka ve Tugrul geldi, bizim bulundugumuz yere gore yukarida kalan karavanin oldugu yere gectiler. Ufaklik birden cilgin gibi onlara dogru kosmaya basladi. Dur demeye kalmadi, onlerinden gecip karavanin altina girdi. Tugrul yerlerde, gel canim, hadi canim diye cikarmaya calisiyor. Cok uzatmadi, disari cikti, Tugrul kucaginda asagiya getirdi. Birakir birakmaz bir daha firladi ayni yonde! Tugrul da arkasindan. Karavanin orada ayakkabisi cakillarda kayip dustu. Sonuc: ufaklik yine karavanin altinda! Biz onu oradan gormeye calisirken, diger taraftan cikmis, en gerideki citlere dogru kosturmaya basladi. Tugrul arkasindan kostuysa da yetisemedi ve ufaklik citlerin gerisine gecti. Gectigi yerin fotosu iste bu:



Gozden kayboldu. Sesi geliyor, kendisini goremiyoruz. Gel gel diyoruz geri gelemiyor. Korkunc calilik. Tugrul geri gitti, digerini de kaybetmeyelim diye erkek olanin yaninda. Ben ters taraftan belki daha kolay yaklasirim umuduyla, arsanin disina ciktim. Nehir yataklarindan zakkum dallarinin ve calilarin arasindan kollarimi cizdirerek, sonunda ufakliga yaklastim. Sapsal, caliligin sonunda gelmis ama orasi da ciddi dik 2.5 metrelik bir yamac. Asagi inemiyor. Gel gel dedim, cebimden kuru mama cikardim, nafile! Inemiyor. Sonra bizimki yoruldu, kafayi calilarin ustune koydu, uyumaya basladi! Geri dondum. Arsanin icinden yalvarmaya devam... Ses yok. Sonunda Tugrul'la eldivenleri giydik, budama makasi, ve orak alip yola dustuk. O tepeye cikmanin imkani yok, toprak cok gevsek. Bizimki bizi gorunce, once bize bakti, yaklasti biraz daha ama korktu, yeniden kafayi yere koyup uyumaya basladi.

Baska care yok; Tugrul ellerini merdiven yapti, beni yukari kaldirdi. Bir elimle calilara tutunmaya calisarak, diger elimle de ufakligi kafasindan yakalamaya ugrasiyorum. O arada topraklar kayiyor, Tugrul, ellerinin ustunde ben, bir saga bir sola gidiyor. Allahtan kopecik kendisini yakalatti, o calilarin ustunden kayarak, ben kollarim topraga surunerek yere indik. Kucagimda pek bir keyifli, sicacik bir sekilde yine zambaklarin ve calilarin cizmeye inat etmis dallarindan siyrilmaya calisarak bos dere yatagindan geri donduk.

Tugrul ilk is boyunlarina tasma niyetine ip takti. Bu sefer bu sapsallar oyuncak zannettiler, alt alta ust uste birbirlerinin tasmalarina bulastilar!:) Sonra da yorgunluktan pestil uyuyusa gectiler.

Biz de ciziklerimizi temizleyerek erken kalkmis ama ise gecikmis olarak gune basladik.

Not: Sabahki bagirislarin sebebi kacan kecilerini kovalayan koyluymus! :)

5 Ağustos 2008 Salı

Köpeklerle İlk Gece

İlk gecemiz biraz uyanmalı geçti. Beklenen birsey tabii. Onlar için yaptığımız yerin altından kazıp çıkmayı becerdiler!

Evin yanındaki yerden vazgeçip onları biraz daha uzaktaki bir ağacın altına taşıdık. Böylece hem ihtiyaç görmelerini evden daha uzakta halledecekler, hem de gun boyunca ağacın gölgesinden faydalanabilecekler.



Bugün onları veterinere götürdük, ilk aşılarını oldular (ikisine 200 YTL - iyiki bedava sokak köpeği bulduk). Eve gelince de ilk banyolarını yaptılar. Akşama da pire ilaçlarını sıkacağız üstlerine. Böylece ilk aşamayı atlatmış oluyoruz.

4 Ağustos 2008 Pazartesi

Bak kim varmis burada!

Kizlan'a tasinmak cok guzel rastlantilara sebep olacakmis gibi duruyor! Bu c.tesi yillardir gormedigim, sevgili arkadasim, mezuniyet gezisi yoldasim Ergul'u gordum, esiyle tanisma firsati bulduk. Yillardir yasadigi Ingiltere'den TR'ye 1 ay once donmus. Hos geldin, Ergul'cum.

Onlarla hafta sonu misafircilik oynadik!:) C.tesi biz onlara gittik, pazar da onlar bize geldi. Layka ile inanilmaz iyi anlastilar. Onlari epey bir korkutmustuk, Layka bizi yalanci cikardi. Giderken goturmeyi teklif ettilerse de, Layka'ya "senin hakkinda neler soyluyorlar, biliyor musun" deseler de Layka bizi, biz de Layka'yi birakmadik.

Bir iyi haber: Jenkins ile misafir agirlamak cok da problem olmadi! Bu misafirlerimizin bizimle ayni frekansta olmasindan mi, yoksa bizi kirmamak icin nezaketlerinden mi, yoksa mecburiyetten mi bilmek zor! :)

Bir de hayiflanacak bir sey: neden foto cekmedik! :(

Bu ne ola ki!


Börtü böcek resimlerine devam. Birgün bunların ne olduğunu da öğreniriz elbet...

Arka bacaklardaki tehditkar karate hareketine dikkat.

Bire Niyet, İkiye Kısmet

Dün akşam Pınar Layka'yı gezdirirken köpek yavrularının sahibi kadın ile karşılaşmış ve kadından "olur"u almış. Bugün bir tanesini almaya gidince ne olduğunu tahmin edersiniz. Geriye kalan iyice çelimsiz sonuncusunu orada bırakmaya gönlümüz razı olmadı. Artık iki tane oldukça çirkin, açlıktan kemikleri sayılan doberman kırması köpeğimiz var. Umarım önümüzdeki bahara kadar toparlanıp domuza karşı biribirlerine destek olacak hale gelirler.






Layka bu işten pek memnun değil. Yavrular sürekli üzerine geliyorlar, o da nereye kaçacağını şaşırıyor. Bu aşırı ilgi hiç hoşuna gitmiyor. İlk 2 saat Layka'yı yatırmadılar yerinde, iyice huzursuz oldu. Onları en azından uyurlarken kaparabilecek bir yere ihtiyacımız var sanırım.

Bu sefer bir de minik video var, bakalım nasıl olacak...

1 Ağustos 2008 Cuma

Ah su sesleri de kolayca blog'a koyabilsek

Cok ilginc, yavas yavas seslerden havanin sicak mi serin mi olacagini anliyoruz. Sabah kalktigimizda eger circir bocekleri deli gibi otuyorsa (insanin bazen "yeteeeeer" diye bagirasi geliyor! :) ah diyorum , bugun durum fena, yaniyoruz! "Ofisimin" arkasinda pencere var, kafamin arkasi pencereye dogru. Birden saclarim one dogru ususmeye basliyor ve bu sefer de ruzgarin, dusurdugu keciboynuzlarinin, ve de devrilen camasir askisinin sesi basliyor! O sicakligin ustune pek guzel geliyor bu sesler. Ama sonra kafa yavas yavas sersem olma moduna geciyor....

Dogrusu gece ruzgarin sesiyle ve serinliginde uyumak pek guzel, o yuzden cok sikayet etmiyorum.