31 Temmuz 2009 Cuma

Sebze Bahcesinden Haberlere Devam

Sebzelerimiz sanirim urun vermede tepe noktasini gectiler. Bahcenin gorunusune bakilirsa bundan sonra yokus asagi. Koyden bir arkadas gelip bahcemizi gezdi. Sebzelerimizi agirlikli olarak thrips ve kirmizi orumcegin sardigini soyledi. Ilac kullanmayarak bitkileri bu hale getirdigimize cok uzuldu cunku zaman zaman bize hatirlatmalarda bulunuyordu.



Zavalli sebzeler bizim deneme yapma takintimizin kurbani oldular. Bu sene bilincli olarak minimum kosullarda ne oluyor gormek istedik. Bahcemizin topragi kotu, dikimden once verdigimiz keci gubresinin miktari, simdilerde anladim ki, komik denecek kadar az. Bitkisel tabanli organik sivi gubrenin etkisini gozlemlemek icin 2., 4., 6. ... ariklara toplam 3 kez verdik. Bamyalarda buyuk fark yaratti, borulce ve patlicanda biraz fark olustu, biber ve domateste ise pek fark edemedik gubrenin etkisini.

Gereginden oldukca az sayida kadife cicegi ve feslegen ve bamyalardaki bitlere karsi birkac kez arapsabunu disinda hicbir zararli ile mucadelede destek olmadik. 10 Mayis civari dikimden bu zamana 71 kg urun aldik. Su anda patlican ve domates agirlikli cok fazla urun var ama bitkiler bunlarin ne kadarini olgunlastirabilecek gorecegiz.

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Ciftci ve Doga

Kendi bahcemiz ile ilgili kafamizdaki sorulari cevaplandirmak uzere okumalar yaptikca kacinilmaz olarak tarim nereden geliyor, nereye gidiyor sorulari da gundeme geliyor. Bir suredir kafamda yavas yavas olusan belli belirsiz bir yargi, gecen gun bir web sitesinde okudugum bir cumle ile iyice netlesti: Modern tarim (makinelesme ile baslayan, tek tip urune ve ilaclamaya, kimyasal gubrelemeye agirlik verilen tarimi kastediyorum), ayni sanayilesmenin fabrikalardaki iscileri isin butununden kopararak onlari islerine yabancilastirmalari gibi, ciftcileri de islerine yabancilastiriyor. Cogu eskiden sahip olduklari derin bilgileri kaybetmis durumdalar. Kaybetmedilerse bile bunu kullanacaklari durumlar ortadan kalkmis durumda. Eskinin kendine yeterli cesit cesit bitki ve hayvanin bir arada yasadigi, her birinin ciktisinin bir digerine girdi olarak kullanildigi karmasik iliskilerle dolu ciftliklerinin yerini her bir tarlada tek tip urun almis durumda. Bu da ciftciyi sentetik gubre ve zirai ilac ureticilerinin kullanim talimatlarini takip eden basit iscilere donusturmus durumda, en azindan isin bilgi yogunlugunu ve narin bir dengeyi yonetme becerisinden kaynaklanan tatminini azaltmis durumda. Ayni gozlem su aralar okumakta oldugum Omnivore's Dilemma kitabinda da var. Bizim buralarda olcek ornegin Amerika'nin ortasindaki kilometrekarelerce misir tarlalari seviyesinde olmasa da problemin kendini gosteris bicimi ayni.

Gorebildigim kadari ile hangi bitki hangi bitkilerle yanyana iyi gelisir, birinin ardindan hangisi ekilir, topragi surmeden nasil iyilestirebiliriz, hangi boceklerle biyolojik olarak nasil mucadele ederiz, bu bilgiler artik pek yok. Tarima yaklasim, hasta bir insani tonlarca ilac ile iyi etme cabasina benziyor. Vucudu uzun vadede saglikli ve guclu yapmak icin ugrasmak yerine surekli kisa vade hastalik ve krizlerle ugrasiliyor. Ornegin toprakta ne eksikse kisa yoldan onu tamamlamaya calisiyoruz, ihtiyaci olan gubreyi verir vermez gozle gorulur bir fark goruyoruz. Topragi surup uzerindeki bir suru organik maddeyi icine karistirarak onu havalandiriyoruz ve yine hizli bir fayda gozluyoruz ama bu sirada topragin icindeki mikro organizmalara, kok sistemlerine, solucan tuplerine vs. buyuk zararlar veriyoruz. Bitkileri beslemek ve zararlilarla mucadele etmek icin karmasik iliskileri anlamak ve ona gore karmasik cozumler uygulamak yerine kendimizi surekli basitlesen ve dogrusallasan bir surecin onemsiz ve yeri geldiginde otomatize edilebilecek bir parcasi olarak buluyoruz. Tecrubeli ciftcilere pek ihtiyac yok cunku gerekli bilgi buyuk tarimsal sirketlerin 3-5 arastirmacisinin kafasinda.
Bu haliyle tarim hem tekduze (tek bitki dik, belli bir takvime gore gubreleme ve ilaclama yap), hem yorucu (surekli capalama, yabani otla mucadele - belki kimyasallar kullanarak), hem de dogaya zarar verici (surekli surmeden kaynaklanan toprak yapisi bozulmasi, topragi su ve ruzgar erozyonuna acik hale gelmesi, tarim ilaclarin pek cok canliyi oldurmesi, ...) Bizim istedigimiz ise bir yandan kendimiz icin saglikli urunler yetistirirken dogaya da zarar vermemek, hatta onun iyilesmesine yardimci olmak, bir taraftan da zevkli ve ogrenmesi bol bir is yapmak. Ve tabii capalama derdinden kurtulmak!

Permakultur tam da burada devreye giriyor. Ilk okumalarimdan edindigim izlenime gore bilgi yogun ve karmasik bir sistem, o yuzden tasarim asamasi ve konumlandirma cok onemli. Ama eger sistem dogru oturtulursa sonrasi oldukca zahmetsiz. Tam bana gore :-) (Capa fobim yuzunden su anda ozellikle sheet mulching'e -katman katman topragi ortme- odaklanmis durumdayim.)

Bu yaklasim cercevesinde asagidaki konular oldukca onemli, her biri ile ilgili bilgi kirintilarim var, daha derin ogrenmemiz gerekiyor:
- Dikim yeri toprak hazirlanmasi. Eger surulmeyecek/capalanmayacaksa uzerine basilmayacak sekilde adacik yaklasimi mantikli gibi.
- Topragin bos kalacagi zamanlar icin ortu bitki uygulamasi, bu sekilde topragi besleme, erozyondan koruma
- Ortu bitkilerini capalamadan toprak ortusu olarak (mulch) serme? Koklerini sokmeme? Anlasilan bazi bitkiler kolay olmeyebiliyor...
Derin koklu ortu bitkileri ile topragin daha altindaki besinleri yuzeye getirme, topragin derinlerini gevsetme. (turp gibi)
- Kalin bir organik ortu ile yabani otlari kontrol etme, capalama yapmama
- Ayni alanda bitki dikim siralarini belirleme
- Beraberce dikilecek bitkileri belirleme
- Zararlilarla mucadele icin ek bitkiler, vs. belirleme.
- tavuklarin ve belki diger hayvanlarin bu dongudeki yeri

Kisa/orta vade amaclarimiz oldukca alcakgonullu. Herhangi bir sebze, meyvede cok ve kaliteli urun almaktan daha onemli olan genel bir uyum ve dengeye ulasabilmek. Varsin sepetler dolup tasmasin, varsin birazini bocege, kusa kaptiralim. Ama sistem kendi kendine yetsin ve disaridan fazla girdi gerektirmesin. Bakalim permakultur uygulamalari kitap uzerinde gorundugu kadar mucizevi etkiler ortaya cikaracak mi. Bu uzun bir yolculuk olacak gibi. Ogrendiklerimizi, deneyimlerimizi burada paylasmaya devam edecegiz.

26 Temmuz 2009 Pazar

Endustriyel Tarimin Besin Degerleri Uzerinde Etkisi

Yenilerde okudugum bir yaziya gore yillardir daha cok urun almaya programlanmis secme kriterleri yuzunden cogu urunde besin degerlerinde dusmeler olmus. Yani daha cok urun aliyoruz ama herbirinin icindeki besin daha az. E ne anladim ben bu isten!

Bizi surekli paketlenmis gida tuketmeye zorlayan yiyecek sanayii zaten vitaminli/katkili urunlerinin dogallarindan daha besleyici olduguna bizi ikna etmeye calisiyor. Meyve ve sebzedeki bu gidise dur denilmezse sonunda hakli da cikacaklar. Yazida onerilen eski evladiyelik tohumlara geri donmek. Ama bu donus sadece isteme ile olmuyor. Bunu ancak yeterli sayida tuketicinin talebi saglayabilir. Uzaklara tasinamadigi icin yerel urunleri yemege, bu yuzden artik alistigimiz ama uzaklardan gelen bazi urunlerden vazgecmeye, her mevsim hersey bulunmadigindan eski usul saklamalara (kurutma, konserve, recel, salca, ...), bazen sekli bozuk, biraz zarar gormus urunleri filemize koymaya var miyiz?

Sozum meclisten disari, surekli eski domateslerin tadini/kokusunu biribirimize anlatip ardindan pazara ciktigimizda gidip domatesin en kirmizi, en iri, en gosterislisini alinca ureticiye de pek fazla secenek birakmis olmuyoruz.

15 Temmuz 2009 Çarşamba

Kibris Akasyasi - Acacia Cyanophylla/Saligna

Bostancik'ta her tarafta boy gosteren ve cok hizli buyuyen Kibris akasyasi agaci ile ilgili arastirma yaptim. Bir iyi, bir kotu haberim var :-)
Permakultur cercevesinde azot baglayici agaclarla tanisinca bu akasya onlardan biri olmasin dedim. Kibris akasyasi da agacsi baklagillerdenmis ve koklerindeki rhizobia bakterisi sayesinde azotu havadan alabiliyor. Hizli buyuyen bir bitki olarak fakir topraklari iyilestirme amacli kullanilabilecek bir agac. Ancak kotu haber de hizli buyumesinde gizli. Bu tip bitkileri secerken basiniza bela etmemeye dikkat edin diyorlar. Kibris akasyasi cok kolay belaya donusebilecek gibi gorunuyor. Gerek ruzgar engelleyici olarak, gerekse bulundugu ortami baska bitkiler icin daha uygun hale getirmesi icin kullanip kullanmama konusunda karar vermek icin biraz daha arastirma yapmak lazim.

12 Temmuz 2009 Pazar

Bir Yasam Tarzi Olarak Cifcilik

Sehirden kopup bir ciftlikte yasamaya baslamak haliyle buyuk degisiklikler getiriyor. Bunlardan belki en carpicisi bu yeni ortamda kendini cok bilgisiz/tecrubesiz bulmak. Yuksek uzmanlasmanin tanimladigi sehir yasamindan, bir cok seyi kendinin yaptigi koy yasamina gecince, onca egitime ve uzmanlasmana ragmen sudan cikmis baliga donuyorsun. Hele de kendi kendine yeterli bir ciftlik kurmaya calismak, su kullanimindan topragi daha kaliteli hale getirmeye, atiklari degerlendirmekten bazi yapi projelerine, tarimsal zararlilarla mucadeleden bitkileri detayli ogrenmeye, ciftlik hayvanlarini tanimaktan yenilenebilir enerji kaynaklarini uygulamaya kadar pek cok alanda en azindan belli duzeyde bilgi sahibi olmayi gerektiriyor.

Buraya geldigimizden beri koydeki yasli/genc insanlarin temel yasamsal faaliyetler ile ilgili bilgi duzeyleri beni hep sasirtti. Bilgiler belki cok derinlemesine degil, bazi "Su is soyle yapilir"larin nedeni, nasili zaman icinde biraz kaybolmus ama pratik bilgiler gunluk hayatin tum boyutlarini kapsiyor.

Okullarda klasik bir soru vardir, "ogretmenim, bu ogrendiklerimizin hayatta bize ne faydasi olacak?" diye. Sehirde yasayanlar icin hakli bir soru, kocaman bir sistemin minik bir parcasi olarak tek bir servis uretip onun disindaki herseyi satin alan bireyler olarak bize dayatilan haliyle daha fazla, daha fazla uzmanlasma. Kendi isini iyi yap, baska isleri merak etmene gerek yok. Bu durumda cok ilgili, bir suru hobisi olan birkac birey disinda gercekten de etrafimizda neler olup bittigi bizim icin bir sir haline geliyor. Ama buralarda hic de oyle degil. Eger dogru yonlendirilirsen okulda ogrendigin her seyin ertesi gun dogrudan uygulamasini yapabilirsin. Diyelim fen dersinde Arsimed'in vidasini okudun, belki tarlanda su cikarmak icin ise yarar? Agir birseyler kaldirman gerekiyor, Bir kac makara is gorur mu acaba?

Ama tahmin ediyorumki isler pek de bu sekilde olmuyor. Okul ile hayat arasindaki kopukluk burada da sehirdekinden cok farkli degil. Gunluk yasamdaki pratik cozumler daha cok tecrube ile aktariliyor. Bazi bitkilere belirli zararlilarin gelmedigi biliniyor ama neden oldugu belirsiz. (Bu belirsizlik belki yanlis ilaclarin kullanimina ya da yanlis miktarlarda kullanima neden oluyor.) Halbuki bunun nedenleri aslinda biyoloji kitabinda yaziyor.

Sonuc olarak ciftcilik aslinda sasirtici bicimde bilgi yogun bir yasam. Gundelik islerini gorecek kadarini ezberleyip durmak da mumkun, arkasindaki nedeni/nasili merak edip, ders kitaplarini raflardan indirip icine gomulmek de!

Larva'lar Degisiyor

Larva bilmecesi cozulmek uzere. Artik nasil bir bocege donustugunu biliyoruz. Umarim bundan sonrasi, yani bunun ne bocegi oldugunu bulmak, kolay olur. Mayis bocegi (larvasi: kadi lokmasi) resimlerine baktim epey benziyor ama emin olamadim.

Hatirlarsiniz 5 hafta kadar once gubre cuvallarinin icinden cikan dev larvalardan bir kismini bir yogurt kabinda gozlem altina almistik. Once kabin icindeki gubre hizla eridi, yavas yavas gubrenin yerini pirinc buyuklugunde dışkılar aldi. Ardindan (1-2 hafta once) kucuk ceviz buyuklugunde yutmurta gibi toplar bulmaya basladik icinde ve bunların kozaları oldugunu tahmin ettik. Bugun cuvallar halinde son kalan 20 kadar cuvali compost etmek uzere tasirken, cuvallarin icinden yine larvalar ve toplari cikti. Sansimiza bir tanesinde toplardan birini catlamis bulduk. Icindeki bocek baskalasimini tamamlamis, disari cikmaya calisiyordu. Fotograf cekebilmek icin biraz da biz yardim ettik.

Ne Pisirsek?

Eskiden "ne pisirsek" sorusunun cevabini kendimiz verirdik. Evet, pazarda ne var, ne ucuz, ne guzel, neler yeni cikmis gibi faktorleri de katardik ama en cok da butcemizin elverdigi olcude canimiz ne istiyor diye dusunerek alisverisimizi yapardik. Artik bizim yerimize sebze bahcemiz veriyor kararlari: "Dunku borulce guzeldi degil mi, al sana biraz daha borulce. Demek bamya istemiyorsun artik, al o zaman biraz daha bamya!"

Bahcedeki bitkiler gelistikce verdikleri urun miktari da artti. Bu sabah bamya, borulce, domates, patlican ve kabak topluca 3 kilo 250 gr geldi. Dikim isini zamana yaymak ve bunu saglayacak dikim yerleri hazirlamak sart. Ayrica dogal besin saklama yontemlerini ogrenmeye baslamakta da fayda var. Yuksel teyze patlicanlari ipe dizmis bile. Bana gosterdi kasigin sapi ile nasil oyulacagini. Tabii eller usta, biz yapinca bakalim ilk kacini telef edecegiz...

6 Temmuz 2009 Pazartesi

Datca'da Iki Turist

Bu hafta sonu o minik kriz sonrasinda, Datca'ya indik. Burada yasiyoruz ama hala yeterince denizin keyfini cikaramiyoruz. Her Datca'ya inisimizde o masmavi, davetkar denizi gordugumuzde sasiriyoruz! Bu haftasonu, Ilica'ya gittik. Oturduk; birer bira, patates kizartmasinin ustune attik kendimizi serin denize.

Pek bir keyif yaptik canim.

Pembelerin basina gelenler

Hafta sonu minik bir kriz yasadik.

Cumartesi sabah erkenden bahceye gittik, bamyalarimizi toplayalim da fazla gec kalmadan Datca'ya gidelim diye. Tugrul toplarken, ben de domateslere bakayim dedim. 3 tane pembe fidesini yerde ortalarindan ayrilmis gordum! Ustlerinde minik domatesler, cicekler dolu!:(( Bizim Datca'nin deli ruzgarlari, ortaligi dagitmis. Ilk sokun ardindan, ise giristik, ve onlara destek yaptik. Diplerini biraz daha capalama ile bogazlama yaptik. Itiraf edeyim ben belki de olur diye iyice kirilmis 2 tane dali baska bir yerde topraga soktum. Tabiki 1 saat icinde yapraklar gitti. Ama toprakta kokleri olan dallar ikiye ayrilmalarina ragmen, yine de desteklerle toparlandilar. O gun hemen diger butun fidelerimizin diplerini biraz daha capalayarak saglamladik.

Bu arik sisteminin ve geleneksel tarimin pek cok dezavantajlarindan biri de kalici duzenekler yapamamak. Her sene ekilen/dikilen sebzeye gore tekrar tekrar destekler hazirlamak bizim gibi tembellerin yapmak isteyecegi bir sey degil. Bu konuda okumaya zaten baslamistik, bu olaylar onumuzdeki yillar icin tercihimizin dogrulugunu bize boyle uzuntuler yasatarak gosteriyor iste.

Ogrenecek ne cok sey var!

Kabaga gel kabaga...


Bu gordugunuz karpuz degil, bir top kabak! Pazarda neredeyse portakal buyuklugunde gordugum top kabaklar bizim bahcede boyle kontrol edilmeyince minik bir karpuz kadar olabiliyor. 1 kilo 200 gr. Ici nasil bilmiyorum, henuz pisirme girisiminde bulunmadim. Ah, biz bu miniklerin "hepsini", "hergun" kontrol etmeyi ne zaman ogrenecegiz!

Cuma gunu Yuksel teyzelerden patlican ve kabak almistim, aklimca da az aliyorum diye dusunmustum. Bizim bahceden fasulye ve bamya da pisiririm demistim. Tum bunlara ek bir yemeklik dolmalik biber, bir de bu kabak cikti. Daha haftanin basindayiz, korkarim yine bamya ve fasulyeler bir kac gune bir pisirmelik kadar olacaklar! Domatesler kizarmaya basladi. Pek yakinda da bir anda domates baskinina ugrayacagiz gibi duruyor!:)

Himmmm, bu is biraz planlama gerektiriyor gibi duruyor. Onumuzdeki sene bir ekim plani yapmali, ekilenler bir anda cikip bitecek sekilde degil, zamana yayilmis sekilde sebze verecek sekilde bir kac hafta arayla ekilmeli. Baska neleri dusunmemiz lazim acaba?