Ne kurutulacaksa, eylul 15'den once bitmeli bu is!
Uzumlerimizi kurutmak icin korkarim gec kalmisiz!:( Su son haftanin bulutlu, yagmurlu havasi yuzunden bir turlu kurutamadik. Uzumler irili ufakli. Ufaklar sanirim oldu ama buyukler bir turlu sularini kaybedemediler. Her sabah disari cikarip, yagmurda iceri kacirarak, artik iyice guneyden dolasan gunesten maksimum faydalanabilmek icin, tepsileri egimli tutup, gunese gore egimin yerini ayarlayarak kurutmaya calisiyoruz ama sanirim bu caba sonuc vermeyecek.
Kuruma isleminin bu kadar uzun surmesi iyi degil gibi geliyor bana. Buyuk ihtimal bir takim organizmalar uzumlerin icinde giderek artan sayida, eglenceli zaman geciriyor olabilir! Acaba hosaf yaparak buyukleri kurtarabilir miyim? Ya da islemi firinda tamamlayabilir miyim?
Onerisi olan? Yoksa, Fatma teyzeye sormak lazim bayramda elini opmeye gittigimizde.
26 Eylül 2008 Cuma
25 Eylül 2008 Perşembe
Talihsiz Kirpicik
Yine yuruyuslerimizden birinde Zeytin ile Uzum farkettiler bu kirpiyi. Tirsarak yaklasip koklamaya basladilar. Ben once korkup kendini toparlak yapti zannettim ama baktim hic hareket yok. Kopekleri uzaklastirip bir sopayla cevirince uzucu manzara ortaya cikti...
Labels:
hayvanlar
Narlar olmus
Bu nar agaclari, bizim yuruyus yollarimizdan biri uzerinde. Kac gundur agzimizin suyu akarak bakiyoruz gecerken ve keske fotograf makinesi yanimizda olsa da cekip millete gostersek diyoruz. Bugun unutmadim makineyi yanima almayi...
Labels:
ciftcilik
Zeytin icin salamura nasil hazirlanir
Zeytin evde nasil hazirlanir diye arastirma yaparken, cok guzel bir blog buldum. Siyah zeytinin yapimi ile ilgili cok detayli bir tarif vardi. Laktik asit yuzunden uygulayamadik, onumuzdeki sene kesin uygulamak istiyorum ama.
Genelde salamura icin gerekli olan 3 sey var:
- su
- kaya tuzu
- limon tuzu
Yukarida yazdigim blog'da, limon tuzu yerine ev yapimi yogurttan yaptiklari laktik asit kullaniyorlar. Tuz oranini %7 olarak belirtmisler. Diger baktigim sitelerden birinde tuz oranini belirlemek icin yumurta testinden bahsedilmis. Suya cig yumurtayi atiyorsun, dibe cokuyor. Sonra tuz eklemeye basliyorsun. Yumurta da yukselmeye. Yumurtanin yuzeyi suyun ustune deger degmez tuz eklemeyi bitiriyorsun.
Tavugun dotunden cikmis yumurtayi suya koymak, sonra da o suya zeytinleri koymak fikri nedense cazip gelmedi!:) Pazarda kalamata zeytinlerini satan amcadan yumurta testine alternatif, bir de zeytin testi ogrendik. Yumurta yerine zeytin kullaniyorsun. O gayet mantikli bak! Biz %7 methodunu sectik ve de tuz miktarini goz karari, siseyi tukenmez kalemin kalinligiyla olcerek belirledik!:) 1 lt suya yaklasik 4 yemek kasigi kaya tuzu, 1 yemek kasigi limon tuzu kullanmis gibi (gibi diyorum cunku, 750 ml. suyla baslayip yetmeyince su ve tuz ekledik- yine goz karari!:) olduk.
Yazdikca yazdikca, bu sene yiyecegimiz zeytinleri dusundukce gulmeden edemiyorum! Ote yandan okuduklarimdan ogrendigim kadari ile zeytinlerin simsiyah olmasi beklenmiyor. Hele cekirdeklerinin hic. Tuketiciyi koruma derneginin bir haberinde okuduklarim oldukca urkutucu. Alzheimer iddiasi ne kadar dogru bilmiyorum ama kullanilan yontem ve kimyasallar insanin moralini bozmaya yetiyor.
http://tuketiciyikoruma.org/v1/
Ana sayfada zeytin diye ararsaniz, haberi bulabilirsiniz. Isin aci tarafi, islerin bu hale gelmesinde, en kirmizi ve en yuvarlak domatesi, en parlak simsiyah zeytini, vs. tercih eden tuketiciler olarak her birimizin payi var.
Kendi yetistirip, kendi hazirladigin seyleri yediginde, belki cok lezzetli seyler yemiyorsun ama en azindan ne yedigini biliyorsun. Bizim urunlerdeki donguyu biliyorsunuz, gayet organik!:)) Uretime gectigimizde, gonderdiklerimizi gonul rahatligiyla yiyip icebilirsiniz.
Genelde salamura icin gerekli olan 3 sey var:
- su
- kaya tuzu
- limon tuzu
Yukarida yazdigim blog'da, limon tuzu yerine ev yapimi yogurttan yaptiklari laktik asit kullaniyorlar. Tuz oranini %7 olarak belirtmisler. Diger baktigim sitelerden birinde tuz oranini belirlemek icin yumurta testinden bahsedilmis. Suya cig yumurtayi atiyorsun, dibe cokuyor. Sonra tuz eklemeye basliyorsun. Yumurta da yukselmeye. Yumurtanin yuzeyi suyun ustune deger degmez tuz eklemeyi bitiriyorsun.
Tavugun dotunden cikmis yumurtayi suya koymak, sonra da o suya zeytinleri koymak fikri nedense cazip gelmedi!:) Pazarda kalamata zeytinlerini satan amcadan yumurta testine alternatif, bir de zeytin testi ogrendik. Yumurta yerine zeytin kullaniyorsun. O gayet mantikli bak! Biz %7 methodunu sectik ve de tuz miktarini goz karari, siseyi tukenmez kalemin kalinligiyla olcerek belirledik!:) 1 lt suya yaklasik 4 yemek kasigi kaya tuzu, 1 yemek kasigi limon tuzu kullanmis gibi (gibi diyorum cunku, 750 ml. suyla baslayip yetmeyince su ve tuz ekledik- yine goz karari!:) olduk.
Yazdikca yazdikca, bu sene yiyecegimiz zeytinleri dusundukce gulmeden edemiyorum! Ote yandan okuduklarimdan ogrendigim kadari ile zeytinlerin simsiyah olmasi beklenmiyor. Hele cekirdeklerinin hic. Tuketiciyi koruma derneginin bir haberinde okuduklarim oldukca urkutucu. Alzheimer iddiasi ne kadar dogru bilmiyorum ama kullanilan yontem ve kimyasallar insanin moralini bozmaya yetiyor.
http://tuketiciyikoruma.org/v1/
Ana sayfada zeytin diye ararsaniz, haberi bulabilirsiniz. Isin aci tarafi, islerin bu hale gelmesinde, en kirmizi ve en yuvarlak domatesi, en parlak simsiyah zeytini, vs. tercih eden tuketiciler olarak her birimizin payi var.
Kendi yetistirip, kendi hazirladigin seyleri yediginde, belki cok lezzetli seyler yemiyorsun ama en azindan ne yedigini biliyorsun. Bizim urunlerdeki donguyu biliyorsunuz, gayet organik!:)) Uretime gectigimizde, gonderdiklerimizi gonul rahatligiyla yiyip icebilirsiniz.
Labels:
ciftcilik,
nasil yapilir
22 Eylül 2008 Pazartesi
Zeytin (yok yok bizim kopecik degil de yenileni)
Cumartesi aksam disarda yagmur yagarken, bilin bakalim biz ne yapiyorduk? Eveeet, zeytinlerimizi hazirliyorduk! Yagmur oncesinde zeytinleri toplamayi bitirdik.
Cok degil, bir kovanin yarisindan azdi butun zeytinler. Yuksel teyzenin dedigine gore onlarin atadan kalma zeytinleri gibi yagli degil. Bir de bu haftaki pazarda kalamata (nam-i diger "esek zeytini"!) gorduk ki buyuklukleri inanilmazdi. Bizim pet siselerin agzindan iceri girmesi mumkun degil!
Bu hafta boyunca internetten "evde zeytin nasil yapilir" okumalari yaptim. Yuksel teyze ile konustuk, sonra da annem ve abimden bir kac tarif geldi. Eh bunca farkli metodu bu kadarcik zeytinde nasil test edersin? Edemedik tabi, o yuzden de 4 yontem denedik:
- Sele zeytin
- Salamura yesil
- Cizme yesil
- Salamura siyah
Dogrusu ne cikacak ortaya bilmiyorum. Tugrul'un daha once sarap icin dedigi gibi, korkarim bundan sonra iyi zeytin yemek pek mumkun olmayacak!:)
Labels:
ciftcilik
Kizlan'dan manzaralar
Gecen hafta sonuna dogru hava soguyup da bulutlar kendini gosterince, kopeklerle yuruyus manzaralarimiz inanilmaz oldu. Hem sabah, hem aksam. Bir kac tanesini buraya koyuyorum.
Bu fotografta, gun dogarken batiya bakiyoruz. Solda gordugunuz daglarda biraz zorlarsaniz, yukari bakan, profilden bir surat gorebilirsiniz. Yener amca Cevdet Sunay demisti, buralilarsa kizilderi diyor!:)
Sagdaki, bulutlarin kapattigi dagin zirvesinde askeri bir radar var. Normalde oradan heryeri gormek mumkun, ama o gun bulutlarin azizligine ugramis radardakiler.
Digerleri icin Picasa'ya gitmeniz lazim.
Labels:
doga
Ilk Yagmur
Haziran basindan beri surekli acik olan gokyuzu birkac gundur bulutlanmaya baslamisti biliyorsunuz. Sonunda Cmts aksami (20 Eylul) ilk yagmurumuz yagdi. Ustelik sabaha kadar oldukca da iyi bir yagmur idi. Kopekler yuzunden biraz hazirliksiz yakalandik, onlari yatiracak kuru bir yer bulmakta biraz zorlandik. Yagmur altinda biraz duzenlemeler yapmamiz gerekti.
Bu arada epeydir yakmak uzere kesilmeyi bekleyen kuru dallar da islandi. Buralarda bugunun isini yarina birakmamayi tecrube ile ogrendik bir kez daha. Pazar gunu ayrica yol tamirati yaptim biraz. Arsaya cikan yolun yagmurdan bozulan yerlerine kum/toprak doldurdum. 2-3 saat agir isten sonra bir arpa boyu yol gitmis oldugumu gormek biraz moral bozucuydu ama yavas, yavas...
Bu aksam yorgan cikariliyor! Birkac gecedir, pencereleri kapatarak, nevresim uzerine birseyler koyarak idare ediyoruz ama yorgan ile daha rahat olacagi kesin.
Bu arada epeydir yakmak uzere kesilmeyi bekleyen kuru dallar da islandi. Buralarda bugunun isini yarina birakmamayi tecrube ile ogrendik bir kez daha. Pazar gunu ayrica yol tamirati yaptim biraz. Arsaya cikan yolun yagmurdan bozulan yerlerine kum/toprak doldurdum. 2-3 saat agir isten sonra bir arpa boyu yol gitmis oldugumu gormek biraz moral bozucuydu ama yavas, yavas...
Bu aksam yorgan cikariliyor! Birkac gecedir, pencereleri kapatarak, nevresim uzerine birseyler koyarak idare ediyoruz ama yorgan ile daha rahat olacagi kesin.
Labels:
doga
19 Eylül 2008 Cuma
Halka yapalim
Dun ogleden sonra Yuksel teyze aradi. Halka yapiyorlarmis, eger isini ayarlayabilirsen gel dedi. Halka bu koyun ev yapimi ekmege verdigi isim. Ayni hamurdan ozel gunlerde, mesela kandillerde, beyler mezarliga giderken, hanimlar evde kalip kizartiyorlarmis. Ona da yagli corek diyorlar. O da cok lezzetli oluyor. Yuksel teyze ne zaman halkadan yapsa, bize de bir iki tane mutlaka veriyor.
Dun firsat bu firsat diyip, fotograf makinasini da aldim, yola dustum. Yuksel teyzelere vardigimda evin arkasindaki erzak odasi tam bir senlik yeriydi. Evin buyuk gelini kendi hamurunu yogurmayi bitirmisti. Kucuk gelin kendininkini bitirmis, mayalanmasini bekliyordu. Komsularin kimisi odadaki sedire oturmus, kimisi odanin hemen girisine yere oturmus konusuyorlardi. Megerse, Yuksel teyze ne zaman firinini yaksa, komsular kendi hamurlarini hazirlayip gelirlermis. Yuksel teyze, "e kizim, sen hani kek yapacaktin, hadi sen de hazirlayiver, firina atalim, gecen gun kurabiye yapti gelinler, pek guzel oldu" dedi. Ben nereden hatirlayayim tarifleri. Once havuclu keki dusundum ama sonra Tugrul'un annesinin yenilerde tarifini verdigi ama denemeye firsatimin olmadigi patatesli kek (tuzlu) aklima geldi. Tugrul'u aradim, tarifi buldurdum, ve de halkalar mayalanirken, Zeliha da patatesli kek icin gereken malzemeleri getirdi. Yuksel teyze patatesleri, soganlari soydu hazir etti. Ben de dogradim! :) Bir yandan da muhabbet ediliyor. Kis incirlerinden, biten unun nereden alinirsa ucuz olacagindan, torunlardan ...
Sonra legenlerdeki hamurlarin mayalanip kabardigi gorulunce, hummali bir calisma basladi. Yerlere halkalarin konacagi ortuler serildi. Susam torbasi, un torbasi hazir edildi. Halkalarin ustunde yapilacagi tahta ortaya cikti, Yuksel teyze onun basina gecti. Her hamurun sahibi ise legeninin basina. Mayalanmis, yumusacik hamurdan bir parca aliniyor, unla sekle sokulup Yuksel teyzeye veriliyor, Yuksel teyze susamlarin ustunde eliyle ince uzun bir rulo yapip, iki ucundan birlestiriyor. Buyuk gelin Fatma abla da halkalari ortunun ustune seriyor. Herkes kendi halkasini biliyor bir sekilde. Mesela, Fatma abla ile Zeliha'nin halka grubunu ayiran minik bir hamur parcasi, komsulardan birininkinin ustunde sadece susam degil, corek otu da var, vs.
Halkalarin ustune sicak tutsun diye ortuler serildi, hatta bir kisminin ustune battaniye!
O arada Zeliha disarda firini yakti. Haril haril. O ilk harli ates bir ara yerini firinin icinde gezinen alevlere birakti. Bakmasi cooook guzeldi.
O ara Ece ve en sevdigi arkadasi Atay geldi!:) Onlarla, Ankara'da yuvadaki cocuklarla gecen sene, bir yaz boyu oynadigim kara-deniz-hava oyununu oynadik. Ortaya bir cizgi ciziyorsun, bir yani deniz, bir yani kara. Karada basliyorsun, cocuklar deniz/kara komutuyla yer degistiriyor. Hava deyince de zipliyorlar. Eger zaten bulunduklari yerin adini soylersen orada kalmalari bekleniyor. Bizim Ece ile Atay, "e zaten oradayiz ya" diye kikirdasip durdular her oyle oldugunda.
Neyse, firinin atesi kivama gelince, korlar ve kuller firinin bir kosesine yigildi, halkalar hizli bir sekilde firina verildi.
Firinin agzi kapandi. Bir ara firinin kapagi acilip, kora yakin olanlar yer degisti, birbirine yapisanlar ayrildi. O arada hamurlar hazirlanirken bahsi gecen kis incirleri ortaya cikti, hepimiz tadina baktik. Kisa bir sure sonra da halkalar firindan cikti.
Pisme kismi cok kisa suruyor. Butun ekmekler 2 partide pisirildi.
Bizim payimiza da 2 tane dustu; birini eve getirir getirmez bitirdik!:)
Patatesli keke gelince; aksam Yuksel teyzelere ugradik, pek lezzetli olmus, tepsinin yarisi yenmis bitmis bile! Bize de ayirdiklari dilimlerle, yanina cokelegin kalan son parcasi, domates, borulce salatasi ile dun aksam nefis bir yemek yedik, kalanini da bu sabah kahvaltida bitirdik!:) Ben de Tulay annemin tarifini bizim ufak elektrikli firinda deneyecegim ama tadi o kadar guzel olur mu bilmem! Olmazsa, bize de bir tas firin yapmak gorunuyor derim.
Not: Butun fotograflari Picasa'da gorebilirsiniz.
Labels:
ciftcilik
17 Eylül 2008 Çarşamba
Cokelek nasil yapilir, ogrendik
Gecenlerde Tugrul cokelek yaptigimi yazmis. Ben de hemen detayini yazayim da gerektikce buraya bakar hatirlarim, hem de ihtiyaci olana faydasi olur dedim.
Oncelikle evde eksimis yogurt olmali. Beni taniyanlar bilir :), normalde bizde yogurtlar eksiyecek zaman bulamadan ben tuketirim ama bu sefer yazin sicaklarina dayanamayan buzdolabimizin azizligine ugradik. Ustune bir de marketten aldigimiz yogurt ta eksi cikti! Boylece hemen hemen 2 kg'luk eksimis yogurt olusuverdi elimizde.
Ben yogurt corbasi yaparak yogurdu kurtarmayi dusunurken, o aksam Yuksel teyzelerde yemege kaldik. Onun yaptigi, yaninda bol zeytinyagli cokelegi, yine Yuksel teyzenin yeni yaptirdigi tas firininda ilk deneme olarak yaptigi sicacik halka ekmeklerini zeytinyagina bana bana yiyince, bizim eksimis yogurdun da kaderi belli oldu.
Yuksel teyzenin tarifine gore, bizim eksimis yogurdu bir tencereye koydum, cok eksi oldugu icin de 2 kg. yogurda yarim lt. kadar sutle sulandirdim. Eger o kadar eksi degilse, sut yerine su konulabilirmis. Sonra da goz karari (sanirim 1 tatli kasigi kadar) tuz ektim. Sonra kisik ateste, yavas yavas kaynattim. Epey bir kaynadi. Ara ara karistirdim. Bu karistirma isini Yuksel teyze soylememisti. Karistirmasak da olurdu herhalde. Eklenen tuz yogurdun kesilmesine sebep oluyor. Karisim yavas yavas topaklaniyor. (Aslinda belki de normal yogurttan da ayni islemden gecerek yine cokelek elde edilebilir. Denemek lazim.) Sonra tulbentten Zeliha'nin (Yuksel teyzenin kucuk gelini) diktigi keseye doktum. Kesenin agzini iyice buzdum. Suzgece koydum. Genis tabanli bir kasenin icine bir kac buyuk tas koyup onu da kesenin ustune koydum. Amerikadakiler; tasi nerede bulursunuz bilmem!:) Bir kac saatin sonunda keseden, yuvarlak kasar kaliplarina benzer bir sekilde cokelegi cikardim. Gorunumu cok hostu dogrusu. Fotografini cekmedigime simdi hayiflaniyorum bak!
Neyse, yerken, yiyecegimiz kadarini alip, catalla eziyoruz. Biraz tuz ekiyoruz, ayni tabaga, cokelegin yanina da bol zeytinyagi dokuyoruz. Artik yaraticiliginiza ve arzunuza gore cokelege susam/corek otu/kekik/ince dogranmis yesil biber/maydanoz/dere otu, vs. ekleyebilirsiniz. Kizarmis ekmek o yaga mutlaka banarak yeniyor ama!
Afiyet seker olsun...
Oncelikle evde eksimis yogurt olmali. Beni taniyanlar bilir :), normalde bizde yogurtlar eksiyecek zaman bulamadan ben tuketirim ama bu sefer yazin sicaklarina dayanamayan buzdolabimizin azizligine ugradik. Ustune bir de marketten aldigimiz yogurt ta eksi cikti! Boylece hemen hemen 2 kg'luk eksimis yogurt olusuverdi elimizde.
Ben yogurt corbasi yaparak yogurdu kurtarmayi dusunurken, o aksam Yuksel teyzelerde yemege kaldik. Onun yaptigi, yaninda bol zeytinyagli cokelegi, yine Yuksel teyzenin yeni yaptirdigi tas firininda ilk deneme olarak yaptigi sicacik halka ekmeklerini zeytinyagina bana bana yiyince, bizim eksimis yogurdun da kaderi belli oldu.
Yuksel teyzenin tarifine gore, bizim eksimis yogurdu bir tencereye koydum, cok eksi oldugu icin de 2 kg. yogurda yarim lt. kadar sutle sulandirdim. Eger o kadar eksi degilse, sut yerine su konulabilirmis. Sonra da goz karari (sanirim 1 tatli kasigi kadar) tuz ektim. Sonra kisik ateste, yavas yavas kaynattim. Epey bir kaynadi. Ara ara karistirdim. Bu karistirma isini Yuksel teyze soylememisti. Karistirmasak da olurdu herhalde. Eklenen tuz yogurdun kesilmesine sebep oluyor. Karisim yavas yavas topaklaniyor. (Aslinda belki de normal yogurttan da ayni islemden gecerek yine cokelek elde edilebilir. Denemek lazim.) Sonra tulbentten Zeliha'nin (Yuksel teyzenin kucuk gelini) diktigi keseye doktum. Kesenin agzini iyice buzdum. Suzgece koydum. Genis tabanli bir kasenin icine bir kac buyuk tas koyup onu da kesenin ustune koydum. Amerikadakiler; tasi nerede bulursunuz bilmem!:) Bir kac saatin sonunda keseden, yuvarlak kasar kaliplarina benzer bir sekilde cokelegi cikardim. Gorunumu cok hostu dogrusu. Fotografini cekmedigime simdi hayiflaniyorum bak!
Neyse, yerken, yiyecegimiz kadarini alip, catalla eziyoruz. Biraz tuz ekiyoruz, ayni tabaga, cokelegin yanina da bol zeytinyagi dokuyoruz. Artik yaraticiliginiza ve arzunuza gore cokelege susam/corek otu/kekik/ince dogranmis yesil biber/maydanoz/dere otu, vs. ekleyebilirsiniz. Kizarmis ekmek o yaga mutlaka banarak yeniyor ama!
Afiyet seker olsun...
Labels:
ciftcilik,
nasil yapilir
Yiyemedigimiz uzumleri kurtarma operasyonu
Fatma teyzenin "feslikenlerle" birlikte biraktigi uzumler o kadar coktu ki, ne yapacagimizi bilemedik! Tam bizim sarabi siseledigimiz gundu, hemen sarap yapalim dedik. Yikayip, ayiklayip ezmeye baslar baslamaz her uzumun sarabinin olmayacagini anladik. Bu uzumlerden su cikmiyor! Bizimkiler minicikti amma ne cok suyu cikmisti sikarken. Bunun uzerine, care yok yiyerek tuketecegiz dedik. Sabah, ogle, aksam, aralarda, yemeye basladik. Allahtan o ara Fatma teyzeye tesekkure gidince, onun tepsi tepsi uzum kuruttugunu gordum. Bize verdigi uzumlermis. Kurutmak icin, guneste bekletip, olunca (Iste burasi cok zor. Kac gun dedim, soyleyemedi, iste boyle olunca diye tepsiden sectigi bir uzumu elime tutusturdu. Peki bu tepsi olmus mu simdi diye sordum, daha degil dedi! Bana verdigi uzumun diger uzumlerden farkini cok anladigimi soyleyemem!) cok sicak olmayan bir suya batirip cikaracakmisim. Sicakligin derecesini de hislerimle bulmam gerekecek!:)
Bu sabah hava pek bulutluydu ama simdi acik. Bakalim bizim uzumler ne zaman olacak...
Bu sabah hava pek bulutluydu ama simdi acik. Bakalim bizim uzumler ne zaman olacak...
Labels:
ciftcilik,
nasil yapilir
Sinan'la Yesim'i gonderdik
Bu sezon son konuklarimiz Sinan ve Yesim'i gecen c.tesi ugurladik. Yalniz biz fotograf cekme konusunda cuvalladigimiz icin, bu blogu yazmak icin onlardan gelecek fotograflari beklemek zorunda kaldik. Fotograf Palamutbukunde cekildi. Buraya gelen herkesi Palamutbuku'ne asik etme gibi bir hedefimiz oldugu icin, Sinan ve Yesim de nasiplerini aldilar, hem de iki kere!:) Gerci ilk gidislerinde buyuk ihtimal aciklarda atigini birakan bir teknenin azizligine ugramislar!:(( Neyseki ikinci sefer beraber gidisimizde, tam tadinda bir Palamutbuku gorduler. Tabi coook sessiz, sakin.
Labels:
konuklar
Havada bulut var...
3 aydir neredeyse bulut nedir unutmustuk. 2-3 gundur bulutlu bir gokyuzune uyaniyoruz. Gecici bir durum mu, yaklasan sonbaharin habercileri mi bakalim. Aksilik tam da uzum kurutmaya kalkistik :-(
Labels:
doga
Bir baskadir Datca'da gunesin dogusu...
Yesim'in cektigi bir fotograf. Hem fotograf, hem de tatilde o saatte ayakta olabildigi icin tebrikler.
Labels:
havadan sudan
16 Eylül 2008 Salı
#@!&... Elektrik Kesintileri
2 gundur elektrikler kesiliyor. Aksam hava karardiktan sonra simsek gibi bir isik goruyoruz, ardindan karanlik. 2-3 saat boyunca gelmeye calisiyor, ama tekrar kesiliyor. Sonra sabaha kadar yok. Dun sabah cok dusuk voltaj ile kalktik. 9:30 gibi normale dondu. Su pompasini reset etmemiz gerekti. Su anda 8:45 ve hala yok. Isin kotusu elektrik kesik olunca su da kesik. Sanirim acilen bir jenerator almamiz lazim. Yaz boyu cok daha kalabalik ve sicak ikenn birsey olmazdi, simdi nerden cikti bunlar anlamadim.
Bu mesaji UPS'in kalan son enerjisi ile yazi... Ahhh....
Bu mesaji UPS'in kalan son enerjisi ile yazi... Ahhh....
Labels:
havadan sudan
15 Eylül 2008 Pazartesi
Nemden Sirilsiklam
Iki sabahtir kalktigimizda cimleri henuz sulanmis kadar islak buluyoruz. Hatta bu sabah catidan akan sular cakillarin uzerini islatmisti. Salincak ve sandalyelerin minderleri disarida kalirsa sirilsiklam oluyor. Bu Ankara'dan hic bilmedigimiz bir olay. Aslinda gun boyu da nem cok yuksek. Yazin terlemedigimiz kadar terliyoruz yuruyuslerde.
Labels:
havadan sudan
Komsulardan Feslegen ve Uzum
Cumartesi gunu kardesim Sinan ve esi Yesim'i yolcu edip aksam hava kararmaya yakin eve donunce bahce kapisinin dibinde 2 torba bulduk. Birinin icinde bir plastik kaba dikilmis feslegen (bakiniz alttaki fotoda sarap sisesinin arkasindaki feslegen), digerinde ise 4-5 kilo uzum. 2 gundur yaptigimiz arastirmalar sonunda sonuc verdi. Meger daha once de bizi ziyaret eden Fatma teyze, yine ziyaretimize gelmis. Once komsunun torunlarini gonderip evde oldugumuzu kontrol etmis, ardindan da onlarla bize gelmis ancak anlasilan biz o arada evden ayrilmisiz.
Bugun Pinar alelacele iade-i ziyarette bulundu. Yuksel teyze "gel ben seni gotureyim" deyince ve o anda da evde birsey olmadigindan koydeki bakkaldan nispeten buyuk olanina gidip bir havlu ve bir de Kemalpasa tatlisi aldik. Umarim hosuna gitmistir.
Bugun Pinar alelacele iade-i ziyarette bulundu. Yuksel teyze "gel ben seni gotureyim" deyince ve o anda da evde birsey olmadigindan koydeki bakkaldan nispeten buyuk olanina gidip bir havlu ve bir de Kemalpasa tatlisi aldik. Umarim hosuna gitmistir.
Labels:
havadan sudan
Bostancik Karasi hazir...
Sarabimizin bekleme zamanini epeydir gecirdik, bir turlu firsat olmadi. Son bir haftadir ikimizin de digerimiz salliyordur diye sarabi sallamadigi da ortaya cikinca sonunda dun artik zamanidir dedik ve sarabimizi siseledik. Yani bir sise ve yarim kavanozladik. Bilirsiniz ben hep kendisi birseyler yetistirenlere acimisimdir cunku kendi mahsullerinin olmasi, hele de bunlar belli bir islem gerektiren seylerse, artik carsidan bunlarin kalitelilerini alamayacagin ve kendi yaptigin daha kotulerini bayilarak yiyecegin anlamina gelir. Bundan maalesef aile ve yakin cevre de zarar gorur. Yakinda igrenc zeytinlerimiz de olacak, bu hafta toplamaya ve cizmeye basliyoruz!
Sarap ilk bir kac yudumda simdiye kadar ictigim en kotu sarap gibi geldi bana ama ikinci kadehten sonra aslnda cok guzel oldugunu anladim. :-) Bedava sirkenin baldan tatli olmasi gibi kendi emek verdigin sarap da belli ki nice pahali saraptan cok daha keyifli iciliyor. Darisi zeytinlere...
Bu arada gecenlerde Pinar beklemis ve eksitilmis yogurttan cokelek peyniri yapti (tarif koyden Yuksel teyzeden), o gercekten de pek nefis oldu. Onlarin yaptigi gibi yanina zeytinyagi koyup yedik. Pinar bir de biraz susam ilave edince super oldu!
Sarap ilk bir kac yudumda simdiye kadar ictigim en kotu sarap gibi geldi bana ama ikinci kadehten sonra aslnda cok guzel oldugunu anladim. :-) Bedava sirkenin baldan tatli olmasi gibi kendi emek verdigin sarap da belli ki nice pahali saraptan cok daha keyifli iciliyor. Darisi zeytinlere...
Bu arada gecenlerde Pinar beklemis ve eksitilmis yogurttan cokelek peyniri yapti (tarif koyden Yuksel teyzeden), o gercekten de pek nefis oldu. Onlarin yaptigi gibi yanina zeytinyagi koyup yedik. Pinar bir de biraz susam ilave edince super oldu!
Labels:
ciftcilik
12 Eylül 2008 Cuma
Arsadaki en yeni konugumuz
Bizimkiler ilk geldiklerinde, yegenlerim arsayi kesfe ciktilar. Heyecan icinde donduler. Bir tane bukalemun gormusler. Bol bol fotograf cekmisler. Hatta bir de video. Acayip agir yuruyormus. Gitsek kesin gorursunuz dediler ama araya isler girdi aradan epey bir sure gecti. Sonra bir baktim, Burcu ile Ayberk ablami almislar bukalemun gormeye ve de hayvani bulmuslar! Biz de hemen gittik. Acayip guzel bir sey.
Ablam Tugrul'a sen kesin bunu eline alirsin dedi o arada da soyle bir elini uzatti. Hayvanin tepkisi aynen soyle oldu:
Agir agir ilerlemeye devam etti. O aksam bir ara muhabbet sirasinda tam tekerleme gibi oldu sunu denedik:
[benim] bukalemunum
[senin] bukalemunun (ozellikle bu iste!:)
[onun] bukalemunu
Deneyin, cok komik oluyor!:)
Ablam Tugrul'a sen kesin bunu eline alirsin dedi o arada da soyle bir elini uzatti. Hayvanin tepkisi aynen soyle oldu:
Agir agir ilerlemeye devam etti. O aksam bir ara muhabbet sirasinda tam tekerleme gibi oldu sunu denedik:
[benim] bukalemunum
[senin] bukalemunun (ozellikle bu iste!:)
[onun] bukalemunu
Deneyin, cok komik oluyor!:)
Labels:
hayvanlar
11 Eylül 2008 Perşembe
10 Eylül 2008 Çarşamba
Ruzgar gibi gecti
Benimkiler (annem, babam, abim, esi, ablam, esi ve 2 yegenim) geldiler, gorduler ve gittiler. Pz.tesi gelip bugun de donduler. Annem, babam icin cok buyuk yorgunluk olmasina ragmen yine de geldiler. Hem de elleri kollari dolu geldiler. Ev hediyesi istemiyoruz deyince, icli kofteler, su borekleri, biber dolmalari, karpuz, kavun, vs. ile bizi doyurmaya karar vermisler!:)
Tugrul'un kardesi Sinan ve esi Yesim ile benimkiler bu hafta birbirlerine pisti yaptilar!:) O aksam bir de Yener amcayi cagirinca evde tam 13 kisi olduk! Yener amca babamla Corum'un Alaca ilcesinde 68'de beraber calismislar. Babam Jandarma Alay komutani, Yener amca'nin ilk kaymakamlik gorevi. Ataturk bustu dikme anilari var!:) Ciddi olay cikmis, askere sungu tak emri verilmis vs. Sonrasinda Yener amca Datca'ya surulmus! O zamanlar Datca'da et pek yokmus. Kizlari proteinsizlikten bir hastalik gecirmis. Datca'da, Knidos'da gezerken, suralari suralari ben yaptirdim, duzelttirdim diye anlatti bize. Emekli olunca da buraya yerlesmis. Esi Armagan teyze de kendisi de cok tatli, iyi insanlar. Bize Datca'yi cok sevdirdiler.
Arti bizim kopeklere arkadas abimin kopegi Asena da geldi. Asena araba fetisisti bir kopek. Arabanin bagajinda yatiyor. Bir kere bindi mi bagaja, kimseyi hatta abimle esini bile yaklastirmiyor! Layka ile kesin kavga cikacak diye dusundugumuz icin, abim arabayi demir kapinin disinda birakti, ve bagajin kapagini acti. Asena 6 saatlik yoldan sonra, bacaklarini acmaya karar verdi. Sonra da bakti ki herkes demir kapinin diger tarafinda Layka'nin cilgin gibi hirlamalarina aldirmadan, kapinin altindaki bosluklardan iceri giriverdi. Layka yokmus gibi davraninca Layka ne oldugunu sasirdi, arkasindan bakakaldi. Yatma zamani gelene kadar problem cikmadi. Ne zaman ki Asena arabanin yanindayken, Layka arabaya yaklasti, o zaman cingar cikti! Allahtan kotu bir seyler olmadan ayirdik. Ama ondan sonra uzaktan birbirlerine gicik olarak gecti gunleri!:)
Cok kisa da olsa, bizimkilere burayi gostermek, 2 aksam uzun uzun oturup cay icip muhabbet etmek cok guzel oldu.
Not: Cagri ve Nimet ufakliklara tasma getirmisti, Yesim ile Sinan da ev hediyesi Zeytin ile Uzum'e kopek mamasi, Layka'ya cok guzel bir cekisme oyuncagi (Layka kendi oyuncaklari ile ufakliklar oynadigindan beri oyuncaksiz kalmisti. Onlarin degdigi hic bir seye dokunmuyor!) getirdiler!:) Biz bu isten cok karli cikiyoruz. Ev yapmayi coook uzun bir sure ertelemek gayet mantikli degil mi?;)
Tugrul'un kardesi Sinan ve esi Yesim ile benimkiler bu hafta birbirlerine pisti yaptilar!:) O aksam bir de Yener amcayi cagirinca evde tam 13 kisi olduk! Yener amca babamla Corum'un Alaca ilcesinde 68'de beraber calismislar. Babam Jandarma Alay komutani, Yener amca'nin ilk kaymakamlik gorevi. Ataturk bustu dikme anilari var!:) Ciddi olay cikmis, askere sungu tak emri verilmis vs. Sonrasinda Yener amca Datca'ya surulmus! O zamanlar Datca'da et pek yokmus. Kizlari proteinsizlikten bir hastalik gecirmis. Datca'da, Knidos'da gezerken, suralari suralari ben yaptirdim, duzelttirdim diye anlatti bize. Emekli olunca da buraya yerlesmis. Esi Armagan teyze de kendisi de cok tatli, iyi insanlar. Bize Datca'yi cok sevdirdiler.
Arti bizim kopeklere arkadas abimin kopegi Asena da geldi. Asena araba fetisisti bir kopek. Arabanin bagajinda yatiyor. Bir kere bindi mi bagaja, kimseyi hatta abimle esini bile yaklastirmiyor! Layka ile kesin kavga cikacak diye dusundugumuz icin, abim arabayi demir kapinin disinda birakti, ve bagajin kapagini acti. Asena 6 saatlik yoldan sonra, bacaklarini acmaya karar verdi. Sonra da bakti ki herkes demir kapinin diger tarafinda Layka'nin cilgin gibi hirlamalarina aldirmadan, kapinin altindaki bosluklardan iceri giriverdi. Layka yokmus gibi davraninca Layka ne oldugunu sasirdi, arkasindan bakakaldi. Yatma zamani gelene kadar problem cikmadi. Ne zaman ki Asena arabanin yanindayken, Layka arabaya yaklasti, o zaman cingar cikti! Allahtan kotu bir seyler olmadan ayirdik. Ama ondan sonra uzaktan birbirlerine gicik olarak gecti gunleri!:)
Cok kisa da olsa, bizimkilere burayi gostermek, 2 aksam uzun uzun oturup cay icip muhabbet etmek cok guzel oldu.
Not: Cagri ve Nimet ufakliklara tasma getirmisti, Yesim ile Sinan da ev hediyesi Zeytin ile Uzum'e kopek mamasi, Layka'ya cok guzel bir cekisme oyuncagi (Layka kendi oyuncaklari ile ufakliklar oynadigindan beri oyuncaksiz kalmisti. Onlarin degdigi hic bir seye dokunmuyor!) getirdiler!:) Biz bu isten cok karli cikiyoruz. Ev yapmayi coook uzun bir sure ertelemek gayet mantikli degil mi?;)
Labels:
konuklar
5 Eylül 2008 Cuma
Karinca Cumhuriyeti Kara Yollari Genel Mudurlugu
Bir zaman once bir belgeselde seyretmistim, bir tur karinca yemyesil tropik bir ormanda kendi yasam alanlarini kimyasal madde dokulmus gibi yasamsiz hale getiriyordu, rakip bocekler/karincalar gelmesin diye. Yine karincadan yollar yapan turler gormustum. Meger bizim buralarda da araziye yol yapan cins varmis. Umarim fotografta karincalarin actigi yaklasik 5 cm. enindeki yol seciliyordur.
Yuvalarinin agzi yolun kabaca ortasinda. Gecenlerde iceriden birseyler cikarirken gormustum. Farkli buyukluklerde yuvarlak mikro cakil taslari gibi. Yumurta oldugunu sanmiyorum, nedir anlayamadim.
Yuvalarinin agzi yolun kabaca ortasinda. Gecenlerde iceriden birseyler cikarirken gormustum. Farkli buyukluklerde yuvarlak mikro cakil taslari gibi. Yumurta oldugunu sanmiyorum, nedir anlayamadim.
Labels:
hayvanlar
Kulturlerin ve danslarin bulustugu yer: Kizlan
Baslik amma hos oldu di mi? :) Gecen sene de geldigimizde Datca'da halk oyunlari yarismalari vardi. Meger bu gosteriler civarda, koy koy yapiliyormus. Tugrul dun koye indiginde ogrenmis, aksam hemen gittik. Koy meydaninda, dugunlerin vs.nin yapildigi toprak alan (ustu acik; insan agac diker, yesillendirir! Neden oyle birakmislar anlamiyorum), plastik sandalyeler konmus, sandalyelerde hatunlar oturuyor, beyler meydanin yanindaki asmalarla golgelendirilmis kahvede oturuyor. Her Turk toplantisinda oldugu gibi "protokol masasi" var. Ben alana gelince, Ece gorup hemen beni annesinin ve babaannesinin yanina goturdu. Yuksel teyze hemen bana icerde borek pisirildigini, protokole verilecegini soyledi. Bu arada su anda Ramazandayiz. Ama dogrusu koyde aksamlari patlayan (gercekten de!) iftar topu disinda bir belirti yok. Yuksel teyzelere gittigimizde kimse oruclu degildi, ustune "doktor" amca (Ozgur'un babasina nedense doktor diyorlar. Sorduysak da nedenini soylemedi Yuksel teyze, "e iste, oyle diyivırırla" deyip konuyu kapatti.) bir kadeh rakisini da afiyetle icti.
Danscilar zaman zaman toprak zemin yuzunden beklenmedik kayislar yasadiysalar da keyifle dans ettiler.
Ha bu arada, yapilan borekler protokol masasina gelmedi ama gosterinin sonunda o tayfa kahveye oturdu. Buyuk ihtimal orada yendi! Himmm, bu borek olayi kafama takilmis anlasilan!:)
Danscilar zaman zaman toprak zemin yuzunden beklenmedik kayislar yasadiysalar da keyifle dans ettiler.
Ha bu arada, yapilan borekler protokol masasina gelmedi ama gosterinin sonunda o tayfa kahveye oturdu. Buyuk ihtimal orada yendi! Himmm, bu borek olayi kafama takilmis anlasilan!:)
Labels:
havadan sudan
Sabah yuruyuslerimiz
Bu sabah normalinden bir yarim saat erken kalktilar. Saat 6:30 itibariyla yollardaydik. Epeydir bizim arsanin arka tarafindaki "ormanlik" arazide yuruyoruz. Ormanlik dendigine bakmayin, agactan cok fundalik var. Kirmizi toprak uzerinde cesit cesit bitkiler. Sabahlari cok guzel oluyor. Artik havalar da o kadar sicak degil.
Genelde ayni yerlerde ama farkli yollardan giderek dolasiyoruz. Layka kendi kendine takiliyor. Cevremizde belli bir capi asmadan, bizi gozden ya da burundan (bizi gormekten cok kokularimizla takip ediyor bence) kaybetmeden istedigi gibi dolasiyor. Kendine guveni acayip yerine geldi. Eskiden dibimizden ayrilmazdi!:)
Layka gecen hafta bir keci/koyun bacagi bulmus. Birkac gun onu her gidisimizde bulup, donus yoluna kadar agzinda tasiyip, sonunda bizim israrlarimizla bir yerlerde saklayip eve geliyorduk. Bir gun iyice abartti, eve getirmek istedi. Birakmadigi gibi, bizi yanina da yaklastirmamaya basladi. Donus yolunda, basinda tam 10 dakika ugrastim. "Birak Layka" diyorum surekli. Bir ara birakip, hemen agzina geri aliyor. Artik umidi kesmeye baslamistim. Eyvah diyorumm, Cesar gorse cok fena kizar!:) Butun alpha'lik cope gidecek! Taktik degistirmeye karar verdim. Bir ara birakti, ben hemen hadi bakalim gidiyoruz deyip harekete gectim. Bozuntuya vermeden, sanki ben de zaten gidecektim misali!:) Layka hemen agzina alip, yanimda yurumeye basladi. Sonra ara ara durup Layka birak deyip biraktirip, ardindan da hemen hadi bakalim gidiyoruz deyince, bizimki alisti. Ve bir ara kemikten biraz uzaklasti. Hemen sahin gibi atlayarak, elime aldim! Sonra da yolun kalaninda dibimde yuruyerek eve geldik. Bacak hemen torbaya ve de cope gitti! Boylece alpha'ligi da kurtardim sanirim!;)
Donus sonrasi susamisiz:
Genelde ayni yerlerde ama farkli yollardan giderek dolasiyoruz. Layka kendi kendine takiliyor. Cevremizde belli bir capi asmadan, bizi gozden ya da burundan (bizi gormekten cok kokularimizla takip ediyor bence) kaybetmeden istedigi gibi dolasiyor. Kendine guveni acayip yerine geldi. Eskiden dibimizden ayrilmazdi!:)
Layka gecen hafta bir keci/koyun bacagi bulmus. Birkac gun onu her gidisimizde bulup, donus yoluna kadar agzinda tasiyip, sonunda bizim israrlarimizla bir yerlerde saklayip eve geliyorduk. Bir gun iyice abartti, eve getirmek istedi. Birakmadigi gibi, bizi yanina da yaklastirmamaya basladi. Donus yolunda, basinda tam 10 dakika ugrastim. "Birak Layka" diyorum surekli. Bir ara birakip, hemen agzina geri aliyor. Artik umidi kesmeye baslamistim. Eyvah diyorumm, Cesar gorse cok fena kizar!:) Butun alpha'lik cope gidecek! Taktik degistirmeye karar verdim. Bir ara birakti, ben hemen hadi bakalim gidiyoruz deyip harekete gectim. Bozuntuya vermeden, sanki ben de zaten gidecektim misali!:) Layka hemen agzina alip, yanimda yurumeye basladi. Sonra ara ara durup Layka birak deyip biraktirip, ardindan da hemen hadi bakalim gidiyoruz deyince, bizimki alisti. Ve bir ara kemikten biraz uzaklasti. Hemen sahin gibi atlayarak, elime aldim! Sonra da yolun kalaninda dibimde yuruyerek eve geldik. Bacak hemen torbaya ve de cope gitti! Boylece alpha'ligi da kurtardim sanirim!;)
Donus sonrasi susamisiz:
Labels:
kopekler
2 Eylül 2008 Salı
Cuceler ile Deniz/Restoran
Minikleri insana, trafige, denize, vs. alistirma calismalarina hiz verdik bu aralar. Malum bunlari yapmazsak basimiza ne gelecegini Layka sayesinde gayet iyi biliyoruz. Bu egitimden gecmeyince asil zararli cikan kopegin kendisi oluyor, hic bir yere gidemeyip surekli arkada gezenlerin yolunun gozlemek zorunda kaliyor.
2 haftasonudur onlari yakinimizdaki bir yazlik sitenin onunden denize sokuyoruz. Kiyidaki sosyal tesiste, sokaklarda dolasirken insanlar ve 1-2 kopekle tanisiyorlar, yanlarindan gecen arabalara alisiyorlar. Bir tasla birkac kus vurmus oluyoruz. Aslinda bu tip seylere ozel caba gostermeden alisir pek cok kopek ama bizim yerimiz insanlardan ve trafikten uzak oldugundan ugrasmamiz gerekiyor.
Bu haftasonu ilk Datca'ya inme denememizi de yaptik, hatta dun bir paket almak icin ikinci kez gittik. Trafige ve kalabaliga alismalari zor olmadi ama restoranda masa altinda beklemede problem var. Biraz yatip sonra hemen sikiliyorlar. Ozellikle Uzum (disi olan) sikayet etmeye basliyor. Bu denemeleri biraz daha kendi kendimizeyken yapmaya karar verdik.
Cay bahcesinde minik bir yavru kopek var, onu ziyaret ettik. Bir saat kadar oynadilar. Ama bu yavru surekli bagli oldugundan cok hiper, yas olarak daha kucuk olmasina ragmen daha yapili. Bizim cucelerin Layka'ya yaptigini o da onlara yapti. Biraz tirstilar.
Artik yemekleri hazirlanirken oturup beklemeyi ogrendiler. Aksam yatmaya yerlerine kendiliklerinden giriyorlar. Dere tepe yuruyuslerinde de bize ve Layka abilerine cok daha rahat ayak uyduruyorlar. Hatta bu sabah biraz fazla hareketli idiler, sarp yerlerden kostururken dusecekler diye biraz korktuk.
En buyuk sorunumuz onlari arazide yalniz birakamiyor olusumuz, cunku bazen dellenip cimleri kazmaya basliyorlar. Bunu giderek daha az yapmaya basladilar, umariz buyudukce iyice birakacaklar bu aliskanligi.
2 haftasonudur onlari yakinimizdaki bir yazlik sitenin onunden denize sokuyoruz. Kiyidaki sosyal tesiste, sokaklarda dolasirken insanlar ve 1-2 kopekle tanisiyorlar, yanlarindan gecen arabalara alisiyorlar. Bir tasla birkac kus vurmus oluyoruz. Aslinda bu tip seylere ozel caba gostermeden alisir pek cok kopek ama bizim yerimiz insanlardan ve trafikten uzak oldugundan ugrasmamiz gerekiyor.
Bu haftasonu ilk Datca'ya inme denememizi de yaptik, hatta dun bir paket almak icin ikinci kez gittik. Trafige ve kalabaliga alismalari zor olmadi ama restoranda masa altinda beklemede problem var. Biraz yatip sonra hemen sikiliyorlar. Ozellikle Uzum (disi olan) sikayet etmeye basliyor. Bu denemeleri biraz daha kendi kendimizeyken yapmaya karar verdik.
Cay bahcesinde minik bir yavru kopek var, onu ziyaret ettik. Bir saat kadar oynadilar. Ama bu yavru surekli bagli oldugundan cok hiper, yas olarak daha kucuk olmasina ragmen daha yapili. Bizim cucelerin Layka'ya yaptigini o da onlara yapti. Biraz tirstilar.
Artik yemekleri hazirlanirken oturup beklemeyi ogrendiler. Aksam yatmaya yerlerine kendiliklerinden giriyorlar. Dere tepe yuruyuslerinde de bize ve Layka abilerine cok daha rahat ayak uyduruyorlar. Hatta bu sabah biraz fazla hareketli idiler, sarp yerlerden kostururken dusecekler diye biraz korktuk.
En buyuk sorunumuz onlari arazide yalniz birakamiyor olusumuz, cunku bazen dellenip cimleri kazmaya basliyorlar. Bunu giderek daha az yapmaya basladilar, umariz buyudukce iyice birakacaklar bu aliskanligi.
1 Eylül 2008 Pazartesi
Misafirlik Sirasi Bizde
Bu aksamuzeri Kizlan'dan Ozgur telefon etti. "Tandir insaati bitti, annemler bu aksam ilk denemeyi halka ekmek pisirerek yaptilar, mutlaka sizi bekliyorlar" dedi. Iste yogun gunler yasiyoruz ama bu ilk davete icabet etmemezlik edemedik. Aksama telafi etmek uzere 6 gibi isi paydos edip yola dustuk. Evleri bize 5 dakika yurume mesafesi.
Firinlarini gorduk, icinde yeni yaptiklari ekmeklerin bir kismini parcalara bolmus, gevretiyorlardi. Yuksel teyze ile gelini Zeliha yapmislar. Hemen her koyun farkli bir ekmek yapma yontemi var ama bir kerede bolca yapilan ekmegi koruma yontemi genellikle iyice kurutup suyunu tamamen buharlastirmak ve bu sekilde kuf/mantar/vs.'den korumak.
Kizlan'da yufka ekmegi degil, halka seklinde dev simit ya da bagel gibi ekmekler yapiliyor. Bunlar ya taze tuketiliyor, ya da parcalara bolunup, az once pistikleri firina geri atilip sicak firinda iyice sert bir peksimet haline getiriliyor. Biz bu sert hallerini de cok seviyoruz, peynir ile harika oluyor.
Biraz muhabbetten sonra disaridaki avluda yere kilimler serildi, uzerine tepsi icinde kendi yumurtalarindan yagda yumurta, kendi cokelekleri (uzerine biraz kendi zeytinyaglarindan gezdirilmis), kendi zeytinleri ve kendi domates ve kozlenmis patatesleri, hala anlamadiysaniz sofradaki hersey kendi bahcelerinden :-)
Kimbilir birgun belki biz de boyle bir sofra kurariz. Pinar cokelek tarifini aldi, ilk firsatta deneyecegiz. Zeytinlerimizin biraz daha yaglanmasini bekleyecekmisiz, Husniye teyze Eylul 20'den sonra toplayin dedi.
Unal, Yuksel teyze ile Omer amcanin ogullari, Ece de torunlari. Cok tatli ve bilmis birsey. Kizlan sivesi ile konustuklarini dinlemek cok zevkli.
Firinlarini gorduk, icinde yeni yaptiklari ekmeklerin bir kismini parcalara bolmus, gevretiyorlardi. Yuksel teyze ile gelini Zeliha yapmislar. Hemen her koyun farkli bir ekmek yapma yontemi var ama bir kerede bolca yapilan ekmegi koruma yontemi genellikle iyice kurutup suyunu tamamen buharlastirmak ve bu sekilde kuf/mantar/vs.'den korumak.
Kizlan'da yufka ekmegi degil, halka seklinde dev simit ya da bagel gibi ekmekler yapiliyor. Bunlar ya taze tuketiliyor, ya da parcalara bolunup, az once pistikleri firina geri atilip sicak firinda iyice sert bir peksimet haline getiriliyor. Biz bu sert hallerini de cok seviyoruz, peynir ile harika oluyor.
Biraz muhabbetten sonra disaridaki avluda yere kilimler serildi, uzerine tepsi icinde kendi yumurtalarindan yagda yumurta, kendi cokelekleri (uzerine biraz kendi zeytinyaglarindan gezdirilmis), kendi zeytinleri ve kendi domates ve kozlenmis patatesleri, hala anlamadiysaniz sofradaki hersey kendi bahcelerinden :-)
Kimbilir birgun belki biz de boyle bir sofra kurariz. Pinar cokelek tarifini aldi, ilk firsatta deneyecegiz. Zeytinlerimizin biraz daha yaglanmasini bekleyecekmisiz, Husniye teyze Eylul 20'den sonra toplayin dedi.
Unal, Yuksel teyze ile Omer amcanin ogullari, Ece de torunlari. Cok tatli ve bilmis birsey. Kizlan sivesi ile konustuklarini dinlemek cok zevkli.
Labels:
gezme
Ya bak simdi bisi diycem
Ben boyle kopek gormedim. Zeytin'in gozu surekli Uzum'un kemirdigi ya da oynadigi seylerde. Kucuk kardesin abla/abiye musallat olmasi gibi! Yalniz bazen Uzum vermemekte direnince basliyor bir ikna etme cabasi! Uzum'un basinda durup, nasil dil dokuyor gormeniz lazim. Son 15 dakikadir onu dinliyorum. Kibar kibar, ince bir sesle, neler soyluyor ikna etmek icin! Bazen Uzum sertce cevap veriyor, kemikten vazgecmeye hic de niyeti olmadigi belli. Biraz once nihayet Uzum kemigi birakti, Zeytin buyuk bir keyif icinde, cimlerin ustunde kemiriyor. Uzumse cimlerde sirtini kasimakla mesgul...
Labels:
kopekler
Evvel zaman icinde, kalbur saman icinde, bir Zeytin varmis bir de Uzum
Sonunda kopeklerimizin isimlerini koyduk. Erkek olan "Zeytin", disi olan "Uzum". Gecen hafta icinde bir gun birden bu isimleri soyleyiverdik ve cok hosumuza gitti. 1 haftalik denemeden sonra tamam dedik, budur isimleri!
Onder, yanlis hatirliyor olabilirim ama sanki sen Benek'e boyle bir isim koymak istemistin. Galiba "manti" falan da alternatifler arasindaydi!:) Eger dogru hatirliyorsam, isim babalari sen sayilabilirsin!:)
Onder, yanlis hatirliyor olabilirim ama sanki sen Benek'e boyle bir isim koymak istemistin. Galiba "manti" falan da alternatifler arasindaydi!:) Eger dogru hatirliyorsam, isim babalari sen sayilabilirsin!:)
Labels:
kopekler
Koyden Misafir Var
Bu Pazar, haftasonu yorgunlugunu [evet, bizim haftasonumuz dinlenerek degil, daha da yorularak geciyor :-)] atmak icin ogleden sonra kestirirken Layka'nin havlamalari ile sicradik. Gece normal ama gunduz boyle havlamasi beklenen birsey degil. Ardindan da uzaklardan kadin sesleri gelir gibi olunca yataktan firladik. Bir de baktik, arsa kapisinin onunde iki ihtiyar teyze, iki de kiz cocugu. Layka benim de disari cikmam ile iyice uzerlerine atlayip onlari telin arkasindan bile epey korkuttu. Ben ona tasmasini taktim ve misafirlerimiz buyur ettim. Meger bizim buranin eski sahibinin kizi Fatma teyze (83), arkadasi Husniye teyze ve Husniye teyzenin torunlari Gizem ve Sinem Bostancigin yeni sahipleri ile tanismak istemisler.
Fatma teyze burada dogmus, 7 kardesten biri. Burada belli ki cok guzel gunler gecirmisler, burayi cok sevmisler. Bize bir yandan eski gunleri anlatti, bir yandan duygulandi. Pek de ikramlik birseyimiz yoktu maalesef, biskuvi, burcak, meyvesuyu cikarabildik. Bir iki saat cok guzel konustuk, daha dogrusu onlar anlatti biz dinledik. Sonra ben onlari evlerinin yakinina kadar araba ile biraktim.
Yavas yavas Ankara misafirlerimize koyden misafirler de ekleniyor, cok guzel...
Fatma teyze burada dogmus, 7 kardesten biri. Burada belli ki cok guzel gunler gecirmisler, burayi cok sevmisler. Bize bir yandan eski gunleri anlatti, bir yandan duygulandi. Pek de ikramlik birseyimiz yoktu maalesef, biskuvi, burcak, meyvesuyu cikarabildik. Bir iki saat cok guzel konustuk, daha dogrusu onlar anlatti biz dinledik. Sonra ben onlari evlerinin yakinina kadar araba ile biraktim.
Yavas yavas Ankara misafirlerimize koyden misafirler de ekleniyor, cok guzel...
Labels:
konuklar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)