
Foto: Rayn@'sSpot
Hafta sonu, Palamutbuku'nde Datca Yerel Tarih Grubu ile bulustuk. Yeni bir projenin on calismalari yapiliyor. Geleneksel tarim yontemlerinin arastirilip yazili hale getirilmesi uzerine. Muhabbet tarimdan, "kultur"e geldi ve daha 10 sene oncesine kadar Mesudiye'de, hatunlarin koyun ve kecileri baharda yunlerini kirkmadan once temizlemek icin denizde yikadigi konusuldu. Bu cogu kadin icin denize tek girme sebebiymis. Ve dahi, rivayete gore, bazilari ciplak girermis. Benzer bir olay ise inekler icin gecerli. Bugday hasadi burada buyukbas hayvanlari bugday saplarinin uzerinde yuruterek yapilirmis. Hayvanciklarin toynaklarina saman dolarmis. Hasat sonrasi, inekler denize sokulup yikanirmis. Hayvanlardan cikan samanlara, belki de pislige baliklar geldigi icin, koyun delikanlilari sabahtan aciklara ag atarlarmis.
Ardindan, konu agaclara geldi. Palamut ve zeytin agaclari pek degerliymis o kadar ki bazi zeytin agaclari budanmadigi ve bakimsiz birakildigi icin 1940'larda kesilmis ceza makbuzlari varmis. Bazi agaclarda hala eski sahiplerinin muhurleri gorulebilirmis. Bu iki tur agaci dedeler torunlarina sunnet, dugun gibi olaylarda hediye ederlermis, bizi ansinlar torunlar buyuduklerinde diye. Sozlu olarak bu tum koyde bilinir ve kabul edilirmis. Bir arsayi aldiginizda, uzerindeki bazi agaclarin sahipleri arsa sahibinden farkli cikabilirmis. Bu sehirden gelen ve arazi alan pek cok kisinin basina gelmis. Araziyi aliyorsunuz, sonra birisi geliyor diyor ki, uzerindeki su zeytin agaci benim, hasat edecegim! Makul bir fiyata o agaci almaktan, ya da hasat edilmesine izin vermekten baska care yok.
Su anda Palamutbuku'nde numunelik kalmis palamut agaclari. Gelen turistler, burada palamut baligi cok da mi, bu isim olmus diye soruyorlarmis! Ortada agac yok ki! Zeytin ise giderek para getirmeyen bir urun haline geldigi icin yavas yavas terkedilmeye baslanmis. Aynen bir zamanlarin palamut agacinda, harubunda oldugu gibi. Yerel tuketim olmadigi muddetce bu isin sonu kimbilir nereye varacak!:(