20 Ağustos 2010 Cuma

Sicaklar!

Of sicaklar! Tum Turkiye gibi Datca da fena bu sene. Aslinda yaz basi normalden serin geciyordu ama Agustos ayina gireliberi rahat uyku yuzu goremedik (neyseki islak filtresinden gecirdigi havayi sogutarak ufleyen klimamsi bir fanimiz var, herkese tavsiye ederim). Sonunda dun aksam havluyu atip bahcede cadira gectik. Oh ne guzel bir uyku idi o.



Tek stres yeni extra large kopegimiz Nala (nam-i-diger Yarmagul) sabah gunaydin derken burnu ya da penceleri ile sinekligi yirtmadan ayaga ziplayabilmek (bkz. sineklikte daha once Ayberk'e diledigi gunaydindan kalan izler). Ha bir de kediler cadirin uzerinde tepismeye baslayinca alttan yumruk ya da tekme ile uzaklastirmak gerekiyor!

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Chook Dome - Tavuk Kubbesi

Sonucu bastan soyleyerek baslayayim, bizim kumes biraz fiyasko oldu. Problemlerin kucugu, kuresel bir yapiya kumes telini germede yasadigimiz sorunlar. Cok guzel olmasa da bu is halloldu ama kullandigimiz 20mm'lik PVC su borulari kesinlikle bu is icin ince geldi. Kitaptaki 20mm'lik PVC boru her ne ise bizimkinin ondan olmadigi kesin! Ortaya cikan yarikure, uzerine gunesligi koyana kadar gayet saglam duruyordu ama onu koyup Datca ruzgarina maruz birakinca ruzgar alan yerden yamulmaya basladi, bir ara nerdeyse tepesi yere degecekti. Biz de oldukca cirkin bir cozum ile icerden tahta dikmeler kullandik. Simdilik is goruyor ama kibar basitliginden eser kalmadi. Tasimasi da biraz daha guclesti haliyle.

Gelelim yarikurenin yapilisina. Ozellikle ilgilenip soranlar olursa detayli olculeri vermek uzere burada biraz basitlestirecegim kolay anlasilmasi icin. borulardan 3 halka yapiliyor, biri en alttaki en genis olan (12m.) digerlerinin tepeye dogru cevreleri giderek kuculuyor. Bunlari biribirine 6'sar metrelik meridyenler bagliyor. Kitapta bunlari biribirine tel ile bagliyor. Biz daha saglam olsun diye isi uzatmayi goze alip isitmali boru kaynak makinasi kullandik ama soyledigim gibi sonuc hic de dusundugumuz gibi olmadi.



Ikinci kattaki pencerelerden birini tel ile kaplamayip, buraya guneslik malzemeden bir perde yaptik. Burasi bizim kapimiz. Zaten genellikle pek iceri girilmiyor, buradan atiklar atiliyor, yem, su veriliyor.



Yarikurenin en ustteki (ucuncu) halkasi hizzasinda bir tunek yaptik, sazlardan bir izgara. Normalde buna kendilerinin ucarak cikmasi lazim ama bizimkiler beceremedi, bu yuzden yine sazlardan bir de merdiven yaptik. Ilk gece ben elimle koydum onlari ama ikinci gece baktim, hepsi kavramisti durumu. Buradan cikariyoruz ki bizim tavuklarin ogrenme yetenekleri iyi ama fiziksel yeteneklerde cuvaliyorlar :-)



Son olarak yarikurenin tepesine kare bir golgelik koyup bunu 4 tarafinda yere cadir kaziklari ile sabitledik.

Simdilik bizimkilerin yarikuresi bahcede rastgele geziyor, henuz mandalalari hazir olmadigindan. Planladigimiz mandala yeri mevcut sebze bahceleri ile cakistigindan simdiki sebzelerin islerinin bitmesin bekleyecegiz bir sure. Ileride mandalayi da yaparak bu konuya tekrar donmek uzere...

15 Ağustos 2010 Pazar

Bill Mollison ile Soylesi

Permakulturun kurucusu Bill Mollison ile yapilmis bir soylesi. Permakultur ile ilgili sıkıcı ve ogretici bilgilerden cok ruhunu vermesi acisindan oldukca guzel:

- Ingilizce metin
- Turkce cevirisi

12 Ağustos 2010 Perşembe

Bir Ayberk geldi gecti Bostancik'tan

Tugrul bahsetmis; yegenim Ayberk tam 17 gun bizle kaldi. Harup agacimizin golgesinde, her gece Nala'nin korumasi altinda, biz karavanda piserken o pufur pufur uyudu!:) Tamam tamam, bortu bocek darali, yer yatagindan tasan ayaklari, her sabah Nala'nin sevecen bir sekilde cadirin sinekliginden iceriye dalmaya calisarak onu uyandirmasi gibi problem olabilecek (!:) seyler vardi ama Ayberk hic sikayet etmedi.

Ayberk'in macerasi otobus yolculuguyla baslamis ama ben orasini anlatmayacagim. Otobusten indiginde Datca bu seneki korkunc sicak donemlerinden birine baslamisti. Oturdugumuz yerde ter dokuyorduk. Kaldigi gunler boyunca Datca'nin bildik ruzgarlari bizi yalanci cikarmamak icin ara ara estiyse de, genelde bu sicaklik surdu. Gerci bu yaz Datca ve tum ulke yaniyor. Su anda bu yaziyi yazarken ensemden akiyor! O aksam cadiri kurma isi biraz gece kaldi. Hava kararmak uzereydi basladigimizda. Icine yatagi yerlestirirken Ayberk kendini disari atmis ve "Tugrul abi icerde akrep var" demis. Itiraf edelim, Ayberk abartti sanmis Tugrul. Ama iceri girdiginde, feneri tutunca gercekten de davetsiz misafirin akrep oldugu dogrulanmis. Tabi bu durumun Ayberk'in geri kalan gunlerini nasil etkiledigini tahmin edersiniz! Isin ilginci, bu cadiri 1 ay kadar once bizi ziyarete gelen Hira arkadasimiz kullanmisti. Hira'nin bu akreple geceyi gecirdigini dusunmek istemiyorum. Ayberk icin cadir kurulurken iceri girmesi de cok cok dusuk bir ihtimal. Buyuk olasilik, biz Hira gittiginde cadiri sokerken penceresini acik biraktik bir sure ve o arada girdi. O cadir guzelce katlanip, kilifina konup karavanin icine girdi. Ve bu hayvan onca sure orada hayatta kalmayi becerdi! Inanilmaz bir sey. Ayberk'in kaldigi gunler boyunca hemen 2-3 gunde bir akrep gorduk. Buradaki ilk senemizde bu kadar cok akrep gormustuk, gecen sene neredeyse hic gormedik. Sansimiza, bir aksilik olup da sokulma durumu olmadi ama.

Ayberk gelir gelmez sagolsun hemen Bostancik'taki gunluk islere katildi. Tugrul'la birlikte sabah-aksam tavuk gutme, sularini, yemlerini kontrol etme, gun boyunca onlara sebzeler dograma gibi. Ilk gunlerde sabah bizden once kalkip bu isleri kendi basina yapmaya bile basladi. Ilk gunlerde diyorum, cunku sonlara dogru yorgunluktan bitap dusup gunesi ustune dogurmaya baslamisti!:) Iste bunu yaptigi ilk gun Basri ile (bizim horoza Ayberk'in verdigi isim) tanisti!:) Horoz sanirim Ayberk'i haremine bir tehdit olarak algiladi ki, hemen kimin patron oldugunu gostermeye kalkmis. Ayberk sogukkanli bir sekilde ilk saldiriyi savusturduysa da, ikinci hamlede Basri Ayberk'in bacagina mahmuzunu gecirmis. Ayberk giderken yara hala gecmemisti. O gunden sonra aralarinda "sicak" bir iliski basladi!:) Ayberk Basri'yi sofrada gormek istegini cesitli bahanelerle dile getirdi! Merak etmeyin, Basri hala sag ve selim!:)

Ayberk'i Nala da bir yokladi. Nala Layka'yi kosturmaya calisirken, ani bir donus yapip, Ayberk'in bacaklarina carpip, cocugu yerden kesti ve Ayberk kuuuut diye Nala'nin ustunden yere indi! Payam'in klasik kucaktan atlarkenki tirnaklarini sirta gecirme hadisesi bahsetmeye degmeyecek kadar siradan ama hadi onu da yazayim!:) Simdi yazarken, Ayberk'i tek parca halinde gondermeyi iyi becermisiz diye dusunmeden edemedim!:) Bir tek "kucuk kofte" dedigi Darma ile pek iyiydiler. Tabi Darma'yi cok sevimli oluyor diye kizdirirken ondan yedigi penceler bence tamamen kendi hatasi.

Bunlar bir yana, Ayberk'le 3. bir kisinin nasil motivasyon sagladigini gordum. Tugrul'la ikimiz biraz yapilacak islerin coklugu altinda eziliyoruz. Tabi bir de o iki kisiden birinin kadin olmasi durumunda pek cok is coooook agir yuruyor. Ingilizcede "iki kisi birbirine eslik eder, 3. kisi kalabalik yaratir" diye
cevirebilecegim bir deyim var. Ayberk tam tersine cok ozel bir 3. kisi oldu bizim icin. Hem motivasyonu, hem her isin altina girmesi, hem de gucu kuvvetiyle itici bir guc oldu ve listemizdeki bir cok isi yardimi ile karalayabildik. Karavanin yanindaki cicek bahcesi bunlardan sadece biri.



Fotograftan ne oldugu pek belli olmuyor ama o alan ayrigin bastigi, bogurtlenle asmanin nar agaclarina ve hayit calisina dolandigi, icine girilmez bir yerdi. Simdi o alan ayriktan kurtarildi, fidanligimizda bekleyen bir cok bitki dikildi, altlari ortulendi, cevreleri taslarla cevrildi. Ustleri de yakici gunesten korumak icin budadigimiz harup dallari ile golgelendi. Eger yazi atlatabilirsek, onumuzdeki bahar, icindeki her bitkinin birbiriyle sarmas dolas oldugu ve topragin gorunmedigi bir yer olmasini umuyorum. Bakalim.

Kizkardesi Burcu'yu da ciddi anlamda calistirmistik ki Yuksel teyze her seferinde bunu bize hatirlatir, ama Ayberk bir baska oldu. Gerci buraya baska turlu gelinse eminim sikintidan patlanir(bu da bizim bahanemiz!;).

Ayberk ilk geldiginde bizim duzenin ogle uykusu ve erken yatma kismini pek anlamadi. Bizden sonra yatip, bizden once kalkiyor, biz ogle uykusu uyurken o internette geziniyordu. Fakat oyle bir an geldi ki, kahvalti sonrasi sofradan kalkacak enerjisi bile olmadi. Kaniti asagidadir:



Son gunlerde bizim ritme tamamen girince, dedik ki artik Ayberk'i azad etme zamani gelmis!:)

Ayberk'in Bostancik'a katkilari (Kompost yiginimiza yaptigi onemli katkilardan
bahsetmis miydim? :) inanilmaz oldu. Onu gondermek zor oldu. Firsat buldugu her tatilde bekliyoruz.

10 Ağustos 2010 Salı

Permaculture Home Garden

Sizi harika bir kitaptan haberdar etmek istiyorum: Permaculture Home Garden - Linda Woodrow

Permakulturun alt basliklarindan olan dogal tarim haliyle gundelik zamanimizin buyuk bir bolumunu aliyor. Cogu insan icin de genellikle boyle oldugundan permakultur konusulurken ister istemez cogunlukla tarimdan bahsedilmeye baslaniyor. Bu konuda genel permakultur kitaplarindan daha derine inen ve bircok sorumuza cevap veren bu kitabi, isin tarim (daha dogrusu sebze bahcesi) yonuyle ilgilenen herkese tavsiye ederim.

Bu kitapta ana aktorler tavuklar. Linda tum bahcesini tavuklari dusunerek tasarlamis. Bu sene ziyaretimize gelen bir permakultur kurs arkadasimiza tavuklarla sebze bahcelerinin gecimsizliginden sikayet ettigimde bana bu kitaptan bahsetti, ardindan da sagolsun bir kopyasini yolladi.



Linda'nin bahcesi sekilde goruldugu gibi minik dairesel sekillerden olusan dev bir daire (capi 14m.) Bu seklinden dolayi mandala deniyor bu bahceye. Bu buyuk daire seklindeki bahceden birden fazla da olabilir ama hepsinin isleyisi ayni.

Sekilde dairenin dis sinirindaki beyaz yuvarlaklar meyve agaclari. Bu bahcenin en guzel yani meyve ile sebzeyi bir araya getirmesi. Dairenin dis kenarini olusturan acik gri bant, sebze bahcesini disaridan isgalci otlara karsi koruyan sinir bitkileri. Ayrik ile girdigim inatlasmayi bu sekilde kazanamayacagimi anladigimdan bu yaklasim bana ilac gibi geldi. Calisip calismayacagini henuz tam bilmiyorum ama en azindan deneyebilecegim bir yontem var artik. Bunun detaylarina birazdan gelecegim.

Daha koyu gri yilan gibi kivrilan alan ve en ortadaki mini goletin etrafindaki bant sebze bahceleri. En koyu gri/siyah ise yollar. Sebze bahceleri ile agaclarin altina dogru gordugunuz beyaz cemberler ise, gezici tavuk kumesinin 15 gun boyunca yerlestirildigi alanlar.

Yuvarlak seklin hikmeti su: belli bir alan icin minimum cevre daire ile elde ediliyor. Boylece disardan isgalci bitkilere karsi korunacak hat en aza inmis oluyor. Ayrica boyle bir bahcede yurume yollari da birim bahceye erisme acisindan en aza indirilmis duurumda, yani patikalarla degerli toprak alani harcanmamis oluyor. Ancak bahcenin boylesi bir daireye elvermedigi durumlarda daha farkli sekiller de mumkun. Ornegin bizim dusundugumuz alanin ortasindan bir yagmur hendegi gectiginden biz de bir miktar degisiklik yapmak zorunda kalacagiz.

Sistem soyle calisiyor:

Dairenin etrafina ot isgaline karsi kendisi yayilmaci olmayan ve yine ot ailesinden bitkiler dikiliyor (seker kamisi, limon otu). Ben burada ayrica ruzgar kesicileri de kullanmayi dusunuyorum, boylece bizimki gibi ruzgarli bir memlekette bahce gayet korunakli bir hale gelecek. Ayrica yine bu bantta ya da hemen disinda burada kendiliginde yetisen kimi calilari dusunuyorum, yine hem fiziksel bir sinir, hem de bahcenin hemen kiyisinda bol cicekli dogal bir habitat yaratmak acisindan.

Kubbe seklinde gezici tavuk kumesi, sekilde gosterildigi gibi sebze bahcelerini ortalayacak sekilde ve agaclardan birinin altina gelecek sekilde yerlestiriliyor. Sebze bahcelerinin arasinda kalan ve dairenin merkezine dogru biraz giren acik gri alanda tavuk yem bitkileri ekiliyor, nohut vs. Tavuklar bu alanda 15 gun kaliyorlar ve bu sure icinde hem buradaki varolan bitkileri yiyorlar hem de bizim hergun atacagimiz kova kova mutfak atiklari, sagdan soldan bulunan bitkileri, vs. Tavuklara bitkisel atiklari atarken bunlarin hepsinin ille de tavuklarin sevdigi seyler olmasi gerekmiyor. Sogan kabugu, limon kabugu gibi tavuklarin ellemedigi seyler de atiliyor. Burada amac 15 gun boyunca tavuklarin surekli eselenerek bu atiklari kendi gubreleri ile karistirarak kompost haline getirmeleri. Bu arada da varolan yabani ot tohumlarini tuketmeleri. Bir taraftan da meyve agacindan toplanamayan, dokulen, kurtlanan vs. meyveleri yiyorlar.

15 gun sonra gezici kumes bir sonraki alana kaydiriliyor, tavuklarin ciktigi alanda hemen ekim/dikim yapiliyor. Bu sekilde tavuklarin bir mandalayi bitirmeleri 3 ay suruyor. Ama 3 ay sonunda genellikle ilk bahcede hala sebze var. O yuzden genellikle bir gezici kumes 2 mandalayi hallediyor ya da ikinci 3 ay boyunca bahcede baska yerlerde geziyor. Bu sekilde 6 ay sonra ilk bahceye geri donuyor, oradaki kalan sebzeleri tuketiyor ve atiklari kompost ediyor ve dongu bastan basliyor.

Tavuk kumesinin ortmedigi bahce alanlarinda ise (dairenin kenarina en yakin bolgeler) Linda kendisi kompost yigini yapiyor. Bu hem oradaki yabani otlarla mucadele icin ise yariyor, hem de bahcenin ihtiyac duyacagi kompost tam da ihtiyac duyulan yerde kullanima hazir oluyor.

Anlayacaginiz gibi burada zamanlama cok onemli, hangi bahcedeki urun ne zaman olgunlasacak, ne zaman toplanacak, tavuklar ne zaman buraya girecek, kompost yapimi ne zaman bitip onun alani dikime hazir hale gelcek, vs. Bunlar ile ilgili bazi ornekler var kitapta ama ben bunu bizzat denemeden bu konularda daha fazla detay veremeyecegim. Simdilik genel fikir ile tanismis olun, isterseniz kendi denemeleriniz yapmaya baslayin. Biz de kendi denemelerimizde ilerledikce sizinle sonuclari paylasiriz.

Sistemin kalbi tavuklarin kumesi ise bir sonraki yaziya...

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Kompost Yigini

Bildiginiz gibi kullandigimiz kuru tuvalet sistemi donusumlu olarak kullandigimiz iki kompost gozunde islemi tamamliyor. Yani kompost yigini olayi bizim icin tanidik. Ancak bunlar ozel yiginlar ve kompost elde etmemiz kabaca 2 yil suruyor. Gecen haftalarda ilk kompost dagini yapma sansimiz oldu. Ortaya o kadar buyuk bir dag cikti ki, sanirim 3-4 ay icinde islem tamamlandiginda bizi uzun sure idare edecek kompostumuz olacak.

Bir komsu ziyaretinde ev sahiplerinin oglunun buradaki yazlik sitelerden birinin cimlerin bictigini ogrendik. Bizim heryerden organik madde topladigimiz herkes tarafindan duyuldugundan kesilmis cimlerle ilgilenip ilgilenmedigimiz sordular. Tabii ki hemen atladik. Biz almazsak Datca'nin coplugune gidiyor, siyah cop torbalarinda, ne yazik!

Birkac gun sonra bir romork dolusu kesilmis cim geldi. Mis gibi kokan taze cim beklerken, torbalarda gunlerdir beklemis ve kokusmus bir cop yigini ile karsilastik. Torbalardan sulari siziyor, vs. Bu torbalari bu sekilde bekletemeyecegimiz anlasilinca mevcut saman, kurumus fasulye bitkileri ve keci gubresini de ekleyerek bir kompost tepesi yapmaya karar verdik. Artik kullanmadigimiz yukseltilmis havuz demirinin icine bir katman karbon (kuru ot/saman/kuru fasulye),



birer katman azot (keci gubresi ve cim) koyarak





ve bu katmanlari malzeme bitene kadar tekrar ederek bir tepe yaptik, en ustunu de saman ile orttuk.



Tabii her tabaka sonrasi guzelce suladik.

Iki gun sonra soyle bir acip baktigimizda isinin cok yukseldigini gorduk. Yaz sicaginda duman tutuyordu ve elimi degmege kalktigimda asiri sicakti. Ara sira kontrol edip isi dustugunde yan tarafa aktaracagiz ve tekrar sulayacagiz. Bolca oksijen alip nemini yukselten yigin bir kez daha isinacak. Bu sekilde birkac devirmeden sonra cok hizli bir sekilde kommpost elde etmis olacagiz.

Biraz emek yogun bir is, hele curumus cimen torbalarini yigina tasiyip bosaltmak cok da zevkli degildi ama cimleri cope atmaktan cok daha iyi yine de. Umarim bundan sonra cimleri bicilir bicilmez araziye getirebiliriz.

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Uzun bir Aradan Sonra Tekrar Merhaba

Epeydir ses soluk veremedik, yaz ile birlikte bahce isleri, misafirler, altyapi isleri derken neler olup bittigini yazmaya vaktimiz olmadi. Son haftalarda kendimizi iyice yordugumuzdan ve de fena sicaklar bastirdigindan mecburi isi yavaslatma eylemi yapiyoruz. Bu firsattan istifade son havadisleri vereyim. Bu birkac gun ne yazabilirsek kar. Ardindan gelecek dalga daha da yogun olabilir.

Kimi birkac gunluk, kimi de daha uzun misafirlerimiz oldu. Bazilari ile Bostancik orta/uzun vade tasarimlarini degerlendirdik, bazilari ile ise ciddi isler yaptik. Kabak en fena Pinar'in yegeninin basinda patladi. Yanimizdaki tatili bir toplama kampi tadinda gecti. Onu bilmem ama bizim acimizdan cok verimli oldu. Beraberce epey isi bitirdigimiz gibi hemen hergun yuzmeyi becerdik. Misafir olmazsa biz bazen haftasonundan haftasonuna denize gidebiliyoruz.

Hendekleri derinlestirme ve genisletmeden tutun (halen devam ediyor) ayrikli bolgelerde bahce alani yaratmaya kadar pek cok zorlu ise el attik. Ancak ozellikle bahsetmek istedigim dev kompost yiginimiz ve yeni gezici kumesimiz. Ayrica size uzun uzadiya yeni okudugum permakultur kitabndan bahsetmem gerek, gezici kumes tasarimi da oradan zaten. Ancak bunlar bir baska yaziya.

Bu sene Datca bize her zamankinden daha kalabalik geldi. Sicak ve kalabalik iyi bir birlesim degil! Gerci herkes bize diger yillardan cok da farkli olmadigini soyluyor. Herhalde daha once bu kadar sik Datca'ya inip kalabaliklara denk gelmemisiz. Turizmden para kazananlar kizmasinlar, ramazanin baslamasini ve ortaligin biraz tenhalasmasini ip ile cekiyoruz.