21 Ekim 2009 Çarşamba

Verimlilik Nedir, Ne Degildir?

Bir isi yaparken butunun sadece bir kismina odaklanip o parcayi mukemmel yapacagim derken isin tamamini mahvettiginiz oldu mu hic? Benim oldukca fazla basima gelen birsey bu :-) Galiba erkekler icin daha zor birsey butunun tamamini dusunurek parcalar icin zaman zaman "bu kadari yeter" diyebilmek. Yemege misafirler geldiginde ortaligi bok goturuyorsa ve hic yemek pisirilmemis ama sofra sahane hazirlanmissa emegin cok da mantikli harcandigi soylenemez degil mi?

Bugunlerde endustriyel tarimin ne kadar verimli oldugunu ve milyarlarin ancak bu sekilde doyurulabilecegini her duydugumda icimden "peki yemekler nerede, ortaligi kim toplayacak?" diye sormak geliyor. Biliyorsunuz su anki endustriyel tarimi savunanlar genellikle uzgun bir yuz ifadesi takinip "evet kimyasallar zararli, dogru cesitlilik azaliyor ve doga zarar goruyor ama milyarlari baska nasil besleyebilirizki" diyorlar, ve bunu tartisilmaz bir gercek gibi ortaya koyup bizim "acaba?" sorusunu bile sormamizi engellemeye calisiyorlar.

Halbuki verimli diye yutturulan sistemin asil maliyetinin bir buzdagi gibi oldugu ve cogunun su altinda gozumuzden kacirilmaya calisildigi artik iyice ortaya cikti. Yani takke dustu...

Su anda dunyadaki yiyecek probleminin bir yiyecek/tarim sikintisi degil, para problemi oldugu, insanlarin yiyecek eksikliginden degil parasizliktan ve isleyecek topraga erisimlerinin olmamasindan aclik cektigi, normalde tarimin su andaki dunya nufusunun kat kat fazlasini besleyebilecegi artik herkesin bildigi birsey zaten. Ama gecenlerde okudugum bir makalede daha da ilginc bir bilgiye rastladim. Makale "organik tarim dunyayi besleyebilir mi?" sorusuna cevap ariyor. Bircok model kullanilarak ve farkli disiplinlerden insanlar tarafindan organik tarima gecince nasil bir degisimin ortaya cikacagi inceleniyor. Gelismis ulkelerde, yani kimyasallarin inanilmaz boyutta ve her turlu makinelesme ile kullanildigi ulkelerde tamamen organik tarima gecildiginde evet verim biraz azaliyor ama (simdi siki durun) fakirlikten dolayi endustriyel tarimi gelismis ulkeler kadar bol bulamac uygulayamayan fakir ulkelerde organik tarim sonucu verimlilik net olarak artiyor. Yani asil doyurmak icin endustriyel tarima muhtac oldugunu dusundugumuz ulkelerde organik tarim net bir urun artisi demek oluyor. Tabii butun bunlar yukarida bahsettigimiz buzdaginin altinda kalan maliyetleri hesaba bile katmadan. Onlar da devreye girince ulke farki gozetmeden su andaki tarimin ne kadar verimsiz, kaynaklari savurganca harcayan, ve insan dahil hicbir canlinin yasam hakkini gozetmeyen felaket bir sistem oldugu iyice ortaya cikiyor.

Somut bir ornek olarak daha once bahsettigim Endonezya'daki pirinc ornegini hatirlatayim. Monsanto 2 yerine 3 kez urun alip ihya olacaksiniz diye pirincini ektiriyor oradakilere. Koyluler bu yeni "yesil devrim" urunu ile hayatlarinda ilk kez pirinc zararlisi ile tanisiyorlar, bocek ilaclari giriyor devreye. Artik kendi tohumlarini alamiyorlar, her sene Monsanto'dan tohum satin almak zorundalar. Daha once hic yapmadiklari bir suru harcama kapisi aciliyor, bunlara bocek ilaclarindan kaynaklanan saglik harcamalarini da katin. Ve bir de bu gozle degerlendirin Monsanto'nun fakir Endonezyalilari doyurmak icin yaptigi fedakarca cabalari. Ne demistim daha once, ilk bakista daha verimsiz gorunen kendi pirincleri daha saglam bir analiz ile yeni pirincten 5 kat verimli cikiyor.

Ne yazikki dunya capinda boylesine garip bir verimlilik hesabi ile kaziklanmis durumdayiz. A urununu 2 liraya maledip, 5 liraya satabiliyorum. Biri gelip de ben sana B vereyim onu uret 20'den satarsin deyince hicbirimiz hemen atlamiyoruz, peki kaca maloluyor diye sormayi pekala akil edebiliyoruz. Maliyet 19 ise de hicbirimiz B'ye bulasmiyoruz. Ama maliyet hemen degil de uzun vadede ve dogrudan bize degil de tum dogaya (ve dolayisi ile bize) yayiliyorsa jeton bazen oldukca gec dusebiliyor!

Organik tarima gore citayi cok daha yukselten permakulturun yerel tuketim sayesinde nakliye tasarruflari, ayni araziden katman katman bir suru urun alinabilmesi, topragin zamanla fakirlesmeyip tam tersine iyilesmesi, biyolojik hayatin cesitlenmesi gibi artilarini da goz onunde bulundurunca gercekten bir super kahramanla karsi karsiya oldugumuz ortaya cikiyor. Ama bunun gogsunde S degil P harfi var :-)

Hep tarimdan bahsettik ama permakulturun aslinda sadece bir tarim yaklasimi degil, cok daha butuncul bir tasarim araci oldugunu ekleyelim (diger konulara da zamanla gelecegiz). Yaziyi Permakulturun 3 ana etik kurali ile bitirelim:
- Insani koru, kolla
- Dogayi koru, kolla
- Tuketimi azalt ve fazlayi paylas (insanlarla ve doga ile)

1 yorum:

nalan dedi ki...

peki kimin cebine rüşvet girecek ?
:)